Ahmet İLKTAÇ

Tarihi Mağusa Suriçinin sevilen esnaflarından Gündüz Aykota’nın yolu, babası Kamil Aykotanın subay olması nedeniyle Türkiyenin birçok bölgesinde bulunduktan sonra, 1979 yılının Kasım ayında Kıbrıs’la kesişmiş. 1 haftalık tatilin ardından yeniden Türkiyeye dönse de 1980 yılında eşi Aynurla yeniden Kıbrısa gelmeye ve hayatlarına Kıbrısta devam etmeye karar vermişler.

Adadan kopamamalarının sebebini Kıbrıs’ın sakinliğine ve çok etkilendiği Mağusanın tarihi dokusuna bağlayan Aykota, ailece kitap okumanın hayatlarının en önemli parçası olduğuna işaret ederek bu sakinliğin kitaplarla içiçe geçen hayatları açısından büyük avantaj sağladığını belirtiyor.

Gazetemiz North Cyprus UKe konuşan Gündüz Aykota, 1954 Erzincan doğumlu olmasına rağmen henüz bebekken oradan ayrıldıkları için Erzincan’la ilgili fazla anısı olmadığına değiniyor ve ilkokulu okuduğu Çorlu, ortaokul yıllarını geçirdiği Erzurum ve Ankaranın kendisi için oldukça özel olduğunu anlatıyor. Orta öğrenimini tamamladıktan sonra Kuleli Askeri Lisesine başladığını, Kara Harp Okulundan 1975 yılında Piyade Teğmen olarak mezun olduğunu belirten Aykota mezuniyetinin ardından geçen bir yıllık stajyerlik döneminde, askeri görevden ayrılma fikrinin kafasında olgunlaştığına değinerek, o dönemde askeri görevden 3 ay süre ile birliğe uğranmadığında istifa etmiş sayıldığını ve bunu ilk uygulayanlardan birinin de kendisi olduğunu söylüyor.

1976 yılının Nisan ayında subaylık görevini bıraktıktan sonra bir araştırma içerisine girdiğini anlatan Aykota, İsviçrede kabul gördüğü işletme üzerine yüksek lisans programına maddi olanaksızlıklardan dolayı gidemediğini, onun yerine, Ankarada İktisadi Ticari İlimler Akademisinde işletme üzerine yüksek lisans yaptığını anlatıyor. Aykota yüksek lisans yaptığı dönemde Pet Holdingde Güntekin Köksal’ın yanında idari müdür olarak 1 yıla yakın çalışmış ve hemen sonrasında Ankarada Koloğlu Ailesinin İstanbul Giyim Sanayinde müdürlük yapmış.

Olayların başlamasıyla birlikte 1980 yılında Kıbrısa yerleşmeye karar vermişler

1979 yılında nişanlanıp 1980’de eşi Aynur’la İzmir’de evlenen Aykota, aynı sene Türkiye’de başlayan politik ve sosyal gerilimden biraz uzaklaşmak için o sırada eşinin babası ’74 Harekatı Mağusa Sancaktarı Kemal Servet’i ziyaret amacıyla Kıbrıs’a geldiklerini ve Kıbrıs maceralarının bu tatil sayesinde başladığını anlatıyor. Zamanlarının çoğunu Boğaztepe’de (Monarga) geçirdikleri tatillerinde Kıbrısı çok sevip yerleşmeye karar verseler de Aykota çiftinin adadaki ilk yılları tahminlerinden daha zor geçmiş; “Kıbrısta iş arayışları içerisine girdim. Yepyeni bir ülkede yepyeni bir hayat tarzıyla karşı karşıyayaydık. Ankara gibi büyük ve kalabalık bir şehirdeki Giyim Sanayi tecrübesinden sonra Kıbrısın ufak bir şehrinde kendi mağazamı açmak riskli bir işti. Önce Kaleiçinde Kızılkule sokakta “Butik Viyolet” isminde bir yer açtım. Tecrübelerimizden farklı olsa da çok güzel bir başlangıç yaptık. Eşim ilkokul öğretmenliği yapmaya başladı. 1982 yılında Baykal Bölgesinde “Butik Dolphin” adıyla faaliyetimizi sürdürdük. 1986-1987 yıllarında ise yeniden Kaleiçine geçtik ve Namık Kemal Meydanı’nda çocuk giyim mağazası açtık. 1988 yılında Mağusa’da dünyaya gelen kızımız Cansu ile birlikte adayla olan bağlarımız daha da kuvvetlendi.”

Adada geçirdikleri 14 senenin sonunda 1994 yılında Demirkaya Holdingin “Halil Mağazaları’ndan” kendisine gelen genel müdürlük teklifini kabul ederek İstanbula gittiğine ve 11 mağazanın sorumluluğunu taşıdığı bu dönemin oldukça zorlu geçtiğine değinen Aykota, bu şirkette kurumsallığı sağladıktan sonra göreve devam etmesi istense de 7 ay sonra yeniden Kıbrısa dönüş yaptığını ifade ediyor.

Kıbrıs’ın sakinliği, Mağusanın tarihi cezp etti

Kendisiyle yaptığımız röportajda Gündüz Aykota sık sık Türkiyenin birçok yerini gezmesine rağmen Kıbrıs’ın sakinliğinin kendisini oldukça cezp etiğine dikkat çekerek, Kıbrıstaki yaşantılarının ilk yıllarında kültürel bakımdan yaşadıkları bazı sıkıntıların bir süre sonra çok sevdikleri Kıbrıs hayat şartları ve gelişen kültürel ve sosyal koşullar sayesinde unutulduğunu anlatıyor. Gününün büyük çoğunluğunu Mağusa Suriçinde iş yerinde geçiren, haftanın 4-5 günü sabahları yürüyüş yapan ve senelerdir süregelen Pazartesi akşamları arkadaş gurubuyla çıkılan yemekleri artık bir gelenek haline getiren Aykota sözlerini “Mağusayı ve otantik havasını çok seviyorum. Mağusanın tarihi dokusuna bakarken tüm tarihi geçmişini hissediyorsun ve bu da insana huzur veriyor. Yaşadığım bu şehre sevgi ve saygı duyuyorum. 2003 yılında kapıların açılmasıyla iş yerim de daha zevkli bir hale geldi. Değişik ülkelerden gelen insanlarla tanışma ve güzel dostluklar kurma fırsatım oldu.” diyerek sonlandırıyor.

Kendisine bu hoş sohbet için North Cyprus UK ailesi adına teşekkür ediyor, hayatının geriye kalan kısmını adanın kendisine sağladığı huzur ve mutlulukla geçirmesini temenni ediyorum.