Misli KADIOĞLU

2010 yılında  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin Demopoulos Davası’nda verdiği kararla Kıbrıslı Rumlar’ın Kuzey’de bıraktığı mallarla ilişkili olarak, tazminat müracaatları 2 bin 300’ü aştı. 187 tanesi sonuçlanan davaların tazmini toplam bedel olarak 62 milyon sterlini tutuyor. Kıbrıslı Rumlar’ın Kuzey’deki mallarına sahip çıkmaya başlamasıyla birlikte, Kıbrıslı Türkler de güneydeki mallarını nasıl değerlendirecekleri yolunu aramaya başladı. Rum tarafındaki vasilik yasasının değişmesi, özellikle de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görüşülen Nezire Sofi davası sonrasında değişen bu yasayla, Kıbrıslı Türkler’in Güney Kıbrıs’ta bulunan Kıbrıs Türk Malları vasisinden izin alınarak mallarla ilgili adlarına koçan çıkarmaları, devir yapmaları ve satış yapmlarının önü açıldı. Güney ve Kuzey Kıbrıs’ta avukatlık yapan, gazetemizin hukuk danışmanı Av. Burcu Sertbay, bu güncel konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı. 



Öncelikle, İnsan Hakları Mahkemesi’nin AHİM’de verdiği Nezire Sofi davası sonrasında değişen vasilik yasası hakkında sizden bilgi alabilir miyiz? Hangi şartlarda Kıbrıslı Türkler güneyde kalan mallarına sahip çıkabilirler?
Güneydeki mallarına sahip çıkmak isteyen Kıbrıslı Türkler, bu yasa altında iki temel unsurdan en az birini ispat etmek durumundadırlar. Güney’deki malına sahip çıkmak isteyen bir Kıbrıslı Türk öncelikle devamlı olarak Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde ikamet ettiğini ıspat etmesi gerekmektedir. Buna ilaveten Güney’deki malları ile ilgilenenlerin 1974 öncesinde Kıbrıs haricinde bir ülkede ikamet etmekte olması gerekmektedir. Örneğin, İngiltere, Avustralya veya Türkiye Cumhuriyeti’nde uzun yıllardır yaşayan vatandaşların bir kısmı yasadan faydalanarak Güney Kıbrıs’taki mallarına sahip çıkmaya başladılar. Tabii ki bu durum İngiliz vatandaşlığı bulunan vatandaşlarda değişebiliyor.

Çok fazla gündeme geldiği ve kafalarda soru işareti olduğunu düşündüğümüz için sizlere açıkça sormak istiyoruz. Kıbrıslı Türkler Güney Kıbrıs’taki mallarını satabilirler mi?
Bu sorunun cevabı hem ‘evet’ hem de ‘hayır’dır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki vasilik yasası, kriterlere uyan Kıbrıslı Türk mal sahiplerinin mallarını satmaları, devretmelerini mümkün kılarken, bu yasadaki şartlara uymayan müracaatlar için aynı şey söz konusu değildir. Dikkat çekilmesi gereken diğer bir husus ise müracaat eden kişinin Güney’de bıraktığı mallarına karşılık Kuzey’de mal almamış olmasıdır.

Güneydeki mallarına yönelik müracaatlarda bulunan çok sayıda vatandaşımız var mı?
Konuyla ilgilenen insan sayısı her geçen gün artıyor. Bunun nedeni de Kıbrıslı Türk toplumunda bireylerin hak arama bilincinin artmasıdır. İnsanlar artık bu konularda şuurlu hareket etmeye başladılar. Ancak, bu konu herkesi ilgilendiren bir konudur. İllaki mallarını satmak olarak algılanması yanlış olacaktır.

Güney’de kalan mallarını satmak dışında ne yapabilirler?
Herşeyden önce, Güney Kıbrıs’ta bırakılan malların ilgili Tapu Dairesi’ndeki kütüklerde, malda hak sahibi olan kişilerin adına çevrilmesi gerekmektedir. Özellikle 1974 öncesi bir taşınmaz malın, bir evin veya arsanın vefat eden bir kişinin adında duruyorsa, bu kişinin adında bulunan malların terekesinin kurularak mirascıların adına geçirilmesi önem taşıyor. Güney Kıbrıs Rum Kesiminde tapu kütükleri zaman zaman güncellendiğinden dolayı çok eski kayıtlara ulaşmakta büyük zorluklar çıkıyor. Bu kayıtları zaman içinden kaybolmasının önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu tür müracaatlar yapanlar hangi tür durumlarla karşılaşıyorlar?
Bu ana yapılan müracaatlarda ve kurulan terekelerde, birçok mirasçının veya varisin bildiğinden çok daha fazla mal bıraktığını gözlemliyoruz. Çok doğaldır ki, yaşanan onca olaylardan sonra bazı mal koçanlarını muhafaza etmek her zaman mümkün olmuyor.  Gerçek mal varlığı yapılan araştırmalardan sonra ortaya çıkmaktadır.

Bu sıkı koşullara bağlı olarak vasilik yasasının değişmesi söz konusu mu?
Güncel müracaatlar ışığında, vasilik yasasının şu anda uygulanmakta olan halinin, Kıbrıslı Türkler’in mülkiyet haklarına konulan yasakların İnsan Hakları Mahkemesi’nde geçerliliğinin tartışıldığı bir dönemdeyiz. Özellikle geçtiğimiz yıl Hatice ve Sıddıka Hanımlar Vakfı’na ait Kıbrıs Rum Yönetimi’ne açmış olduğu davadan sonra, Kıbrıslı Türkler, bu alanda uygulanan engelleri ve yasakları sorgulamaktadırlar. Her koşul ve ahvalde, Güney Kıbrıs’ta bulunan Kıbrıs Türkleri’ne ait malların sahipsiz bırakılmaması gerektiği kanaatindeyim. Bu tür girişimler, şu anda Kıbrıslı Rumlar’ın KKTC’deki Taşınmaz Mal Komisyonu’na yaptıkları müracaatlarla adalet terazisindeki bozulan dengeyi biraz olsun düzeltecek ve Kıbrıslı Türkler’in de Güney Kıbrıs’daki mülkiyet haklarına sahip çıkmalarına yol açacaktır.

Bu güncel konu ile ilgili bizlere aydınlatıcı bilgi verdiğiniz için teşekkür ederim.

Rica ederim.

Not. Bu konu ile ilgili sorularınızı [email protected] adresine email atarak öğrenebilirsiniz.