Star Kıbrıs'ın genç muhabirlerinden Pelin Şahin, bugün yazdığı yazısında "duayen" diye nitelendirilen gazetecilere isyan etti. Genç muhabirlerin zor çalışma koşullarını ve basın camiasındaki haksızlıkları dile getiren Şahin, adeta isyan etti!

Son birkaç aydır ‘gazeteciliği’ bırakıp farklı işler yapmak istiyorum… İçimden gelmiyor artık bu işi yapmak. Şu meslekte dönen oyunlardan ve komplolardan o kadar çok sıkıldım ki bu sıkkınlık fazlasıyla yordu beni. Hani hep söylenir ‘Salatalık satın ama bu işi yapmayın’ diye, galiba onları söyleyen ağabeylerimiz çok haklı… Bu cümleyi kurmak tabiî ki haddime değil çünkü henüz yolun çok başındayım…

Okuyanlar ‘bize ne?’ diye sorabilirler, haklarıdır da! Ama bu ülkeye bir şeyleri kazandıracak olanlar da kaybettirecek olanlar da şu mesleği yapan insanlardır. Bu meslekteki sorunlar bir beni mi rahatsız ediyor bilmiyorum ama ben fazlasıyla yoruldum…

Bu ülkenin ‘duayen gazetecileri!’ vardır. Herşey onlardan sorulur, her şeyi onlar bilir hani… İsim isim yazmaya gerek görmüyorum çünkü onlar ‘Duayendir’ ve herkes bilir!
Bahsettiğim duayen ağabeylerim ve ablalarım lütfeder de bu yazıyı okursa söyleyecek birkaç sözüm var… 

Durun durun ‘dünkü çocuk konuşmaya başladı’ demeyin, panik yapmayın isim vermeyeceğim!

Gazetecilik yapan herkes bilir ki, bu meslekte karın doymaz. Bu meslekte birinci sınıf yer içer üçüncü sınıf hayat sürer ve bir köşede ölür kalırsın… Bu durum ‘duayen’ ağabeylerimi kapsamaz tabii… Onlar her dönemin adamıdır. Her şekilde herkesten nemalanmayı çok iyi bilirler… Her ne kadar emekten, haktan ve hukuktan haberleri olmasa da onlar yine de her şeyi bilir! 

Ellerine bir defa makine alıp sokağa çıktılar mı? 

Bir tane vatandaşın derdini 50 derece sıcağın altında dinlediler mi?

Tabi ki ‘hayır’… 

Dedim ya onlar duayendir ve onlar elit kesimin kalemşörleridir. 

‘Otur’ denilirse oturur ‘kalk’ derlerse kalkarlar hatta olayı abartır ‘tuvalete gitme’ denilirse gitmezler. Bunlar bu şekilde yaşayan ve yaşamaya devam edecek olan ağabeylerimizdir…

Sizlere sesleniyorum! 

Sizler bu ülkenin gençlerine örnek olması gereken insanlar olamazsınız tabii ama en azından çevrede daha fazla kirlilik yaratmayın, gölge olmayın artık… 

Ne yazdığınız bir köşe karşılığında bilmem kaç bin sterlinlik villalarınızı dile getirdik ne de bir basın toplantısına katılmanız için aldığınız paraları gözler önüne serdik. Size kimse karışmıyor anlıyor musunuz karışmıyor. Ama siz de artık şu edep, utanma kavramlarını bir ele alınız… Yaptıklarınızdan, söylediklerinizden bir utanın artık… 

Biz size dedik mi ‘çalışmadığınız halde belediyelerden para aldınız, bakanların yanında gözüktünüz diye bir ülkeyi dolandırdınız hatta birileri sizleri parayla satın aldı’ diye. Yok demedik. O zaman siz de susun birilerini patlama noktasına getirmeyin artık…

Neden mi geldim isyan noktasına? 

Son dönemlerde o kadar genç meslektaşımın hakkı yeniliyor ki… 

Son dönemlerde şu mesleğe yeni başlayan o kadar çok arkadaşım emek hırsızlığına uğruyor ki… 

Son dönemlerde o kadar çok gazeteci arkadaşım sömürülüyor ki… 

Bunları görüp sessiz kalamadım… 

Sözünü ettiğim arkadaşlarım; 

Cebindeki telefonun faturasını yatıramıyor… 

Cebinde beş kuruş olmadığı için öğlen yiyeceği yemeği düşünüyor… 

Ev kirasını ödeyemediği için evinden atılıyor… 

Akşama kadar ayakları şişercesine koşturup akşam evinde huzurla oturamıyor… 

Aksine duayen ağabeylerim ne yapıyor? 

Akşam eşiyle ya da dostlarıyla bir otelde viskisini yudumlarken ‘nereden villa alsak’ diye düşünüyor… 

Ayıp yahu!

Duayen ağabeylerim; 

Bir dakika durun da şu asgari ücrete çalışan muhabirlerin neler çektiğini düşünün. 

Yapacağınızı sanmıyorum o yüzden ben size özetleyeyim mi?

O muhabir arkadaşlarım ne emeğinin karşılığını alabiliyor ne de adam gibi ileriye dönük planlar yapabiliyor. 

Gazeteciliği de geçin insan olmanın gerekliliğidir emeğin karşılığının verilmesi. Ama bu duayen ağabeylerim ne yapıyor? Yanında çalıştırdığı adamın parasını ödemiyor… 

Yanında çalıştırdığı adamın yatırımını yapmıyor… 

Sonra da çıkıyor haktan hukuktan ve gazetecilikten bahsediyor. 

Almayın be artık o kelimeleri ağzınıza… Kendiniz kirlendiniz bırakın o kelimeler kirlenmesin… 

Genç ve yeni yola çıkan bir basın emekçisinin isteği sizden bunlardır.