Erhürman, başka bir devlete ait bir resmi kurumun gidip bir başka ülkedeki su kaynaklarının tümünü yönetmesinin doğru olmadığının ve bunun da dünyanın hiçbir yerinde görülmediğini kaydetti.

CTP’den yapılan açıklamaya göre, Genç TV’de Günün Getirdikleri programına konuk olan CTP Genel Sekreteri Tufan Erhürman, suyun yönetimiyle ilgili TC ve KKTC hükümetleri arasında bir diyalog süreci yaşandığını kaydetti.

İki devlet arasında uluslararası bir anlaşma imzalandığını kaydeden Erhürman, dönemin hükümeti bu konuyu meclis gündemine getirdiğinde, o dönemki CTP’li milletvekillerinin bu anlaşmanın içeriğine karşı çıktıklarını ve birçok kesim tarafından da eleştirildiklerini hatırlattı. O dönem bu konuda ret oyu veren CTP’li milletvekillerinin suyun yönetiminin kimde olacağının ve yönetim modeline ilişkin ayrıntıların bilinmemesinin altını çizdiğini ifade eden Erhürman, “2010 yılında başlayan bu konudaki belirsizlik bugünlere kadar geldi” dedi.

“ÖZEL ŞİRKETİN YÖNETECEĞİNE DAİR BİR MADDE YOK”

Dönemin TC ve KKTC hükümetleri arasında imzalanan anlaşmaya ve protokole bakıldığı zaman bu suyun yönetiminin özel şirkette olması gerektiğine dair herhangi bir hükme rastlamadıklarını dile getiren Erhürman, bu konudaki sıkıntının projenin temellerinin atıldığı 2010 yılında giderilmesi gerektiğini ancak iki tarafın da “Su akmaya başlasın da bakarız” düşüncesiyle hareket ettiğini vurguladı.

Veysel Eroğlu’nun, “Bu teknolojinin uzman kişiler tarafından yönetilmesi gerekiyor” sözünü anımsatan Erhürman, ülkemizdeki mühendislerin donanımlı kişiler olduğuna vurgu yaparak, Türkiye Devlet Su İşleri’nin Kıbrıslı Türk mühendislerle birlikte ortak çalışma yapıp tecrübelerini aktarabileceğini ifade etti.

“DSİ ELİMİZİN TERSİYLE İTECEĞİMİZ BİR KURUM DEĞİL”

DSİ’nin elin tersiyle itilebilecek bir kurum olmadığını hatta DSİ’de bu konuda çok deneyimli kişiler bulunduğunu dile getiren Erhürman, DSİ tarafından ülkemizdeki mühendislere bir süre kurs verilip suyun yönetiminin Kıbrıslı Türklere devredilebileceğini belirtti. Erhürman, bu arada, halihazırda Yorgancıoğlu Hükümeti döneminde KTMMOB ile işbirliği içinde Kıbrıslı Türk mühendislerin eğitimden geçirildiğini ve şu anda görevde olduklarını hatırlattı. Tahsilatların sağlanabilmesi için suyun özel bir şirkete verilmesi gerektiğinin dile getirildiğini ifade eden Erhürman, suyun akıllı sayaçlarla vatandaşlara verileceğini ve tahsilatta bir sıkıntı yaşanmasının söz konusu olmayacağını söyledi.

Tahsilat yapmak için suyun özel şirkete devredilmesine gerek olmadığını savunan Erhürman, arıtma tesislerinin de yap-işlet-devret modeliyle kurulabileceğini anlattı. Mağusa’da hali hazırda bir arıtma tesisinin bulunduğunu dile getiren Erhürman, arıtma tesislerinin aynı modelle kurulabileceğine dikkat çekti.

“NEYİ YAPAMIYORUZ?”

Yaşanan sıkıntıların çözülemeyecek sorunlar olmadığının altını çizen CTP Genel Sekreteri Erhürman, suyun yönetimi konusunda yetkinin Kıbrıslı Türklerde olması gerektiğini, tahsilatın da akıllı sayaçlarla BESKİ veya bugün olduğu gibi belediyeler tarafından yapılabileceğini ifade etti.

Özellikle tahsilat kısmındaki sıkıntının akıllı sayaçlarla da giderilebilecek olmasından dolayı suyu yönetme yetkisinin Kıbrıslı Türklerde olmasında bir mahsur görmediğini dile getiren Erhürman, “Neyi yapamıyoruz? Anlamıyorum” dedi.

Erhürman, özellikle müzakerelerin devam ettiği ve Kıbrıslı Türklerin masada siyasal eşitlik ve federal devletin kurumlarının bu çerçevede birlikte yönetilmesini, Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’nin kurumlarını da tek başına yönetmeyi talep ettiği bir ortamda, sürekli olarak Kıbrıslı Türklerin bazı şeyleri yapamayacağını, bazı kurumları yönetemeyeceğini vurgulamanın yanlışlığını işaret etti.

“EĞİTİM SÜRECİNE İHTİYAÇ VAR”

Türkiye’den gelecek olan suyla ilgili Kıbrıslı Türk mühendisler ile DSİ arasında ortak bir çalışma yapılıp eğitim sürecinden geçilmesi gerektiğini ifade eden Erhürman, DSİ’nin çok saygın bir kurum olduğunu ve oradaki yetkililerin gelip buradaki mühendislere tecrübelerini aktarmasına hiçbir Kıbrıslı Türkün itiraz edeceğini sanmadığını vurguladı.

Ancak bu tecrübe aktarmanın Kıbrıslı Türk mühendisleri dışlayıcı şekilde olmaması gerektiğinin altını çizen Erhürman, “Biz gelip yapacağız siz de izleyip öğrenin” mantığıyla sorunun çözülemeyeceğini, ortak çalışma yapılması halinde tecrübe aktarımının gerçekleşeceğini söyledi. Kıbrıslı Türk mühendislerin önemli bir kısmının da Türkiye’deki üniversitelerden mezun olduklarını hatırlatan Erhürman, DSİ ile ortak çalışma yapılması halinde sorunun çok kolay çözüleceğine olan inancını belirtti.

“TEHDİTKAR BİR TUTUM OLACAĞINI SANMIYORUM”

“Suyun yönetiminin Türkiye’nin istediği şekilde olmaması halinde ne gibi gelişmeler yaşanabilir?” sorusuna cevap veren Erhürman, Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere karşı tehditkar bir tutum içine gireceğini düşünmediğini, düşünmek istemediğini ifade etti.

Ancak böyle bir durum yaşanması halinde de bunu Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmaları gerekeceğini kaydeden Erhürman, TC ile KKTC arasında uzun yıllardır bir ilişki olduğunu ve bundan dolayı da tehditkar bir davranış olabileceğine inanmadığını vurguladı.

Başka bir devlete ait bir resmi kurumun gidip bir başka ülkedeki tüm su kaynaklarını yönetmesinin doğru olmadığının ve bunun da dünyanın hiçbir yerinde görülmediğini belirten Erhürman, bu suyu çok önemsediklerini, yönetim için rasyonel bir formül bulunması gerektiğini kaydetti.