“Bir Rum kadın vardı, her yıl iki Rum ve bir Türk öğrenciyi ödediği parayla okutuyor, burs vererek önlerini açıyordu. O yıl da sınıfın çalışkanı olarak gördükleri beni seçmişlerdi ve ben yıllarca o kadının parasıyla okuyabilmiştim. Yoksa babamlarda para yoktu, beni de berber yapma niyetindeydiler”

Berber bir aile babası, ev hanımı bir annenin oğlu olan ve 14 Şubat 1927 yılında Larnaka’da doğup büyüyen, üç kardeşli kalabalık bir aile ferdi Hasan Fedai’nin geçmişine tanık oluyoruz bu hafta…

Yüksek tahsil yapamayan Fedai, hayatının her aşamasında kendini geliştiren, çağa ayak uyduran bir baba, ilk günkü sevgisini koruyan bir eş… 

Babası ve tüm amcalarının berber olması Hasan Fedai’yi de bu sanata itiyordu. Üzerine yoksulluğun da tuz biber ektiği 1930’lu yıllar, okumayı çok seven Fedai’nin önünde engel gibi duruyordu.

O yılları bizimle paylaşan Fedai, kendisinin yüzüne gülen, ‘şans’ olarak nitelendirdiği Rum kadına duacı.

Fedai, “Bir Rum kadın vardı, her yıl iki Rum ve bir Türk öğrenciyi ödediği parayla okutuyor, burs vererek önlerini açıyordu. O yıl da sınıfın çalışkanı olarak gördükleri beni seçmişlerdi ve ben yıllarca o kadının parasıyla okuyabilmiştim. Yoksa babamlarda para yoktu, beni de berber yapma niyetindeydiler. Kıbrıs İslam Lisesi’nin Kolej Bölümü’nü 1944 yılında bitirdim.”

Geçmişten kalan izler, günümüze dek taşındı…

Aldığı burs ile liseyi bitirebilen Fedai, İAŞ Kontrol Dairesi’nde, orada çalışan tek Türk olarak görev aldı. Rum, Türk karışık çalışan dairede Rumca ve İngilizceyi de öğrenen Fedai, buradaki dört yıllık iş hayatının ardından 1948 yılına Posta Dairesi’ne memur olarak göreve başladı.

Fedai, “O yıllarda dairelere girebilmek için çok ciddi sınavlar vardı, İngilizce sınavlara giriyorduk, bunun için hazırlanıyorduk. Hiç unutmam ilk işe başladığım ay, öğlen başlamıştım, Çarşamba günü ve o ayın sonunda müdür beni çağırıp ‘sen işe öğlen başladın ben bu günlüğünü kesiyorum, sorun olur mu?’ diye sormuştu, hayır olmaz demiştim. O gün işe başlama günüm olan Çarşamba hafızama kazınmıştı sanki saati bile…” diye anlatıyor o yılları… Hasan Fedai, 1948 yılından kalma, sınav neticelerini, iş raporlarını, v.s. gibi evraklarını halen daha saklıyor.

Uzun yol’un gülü hasan fedai

İkinci sınıf kâtip olarak girdiği Posta Dairesi’nde muhasebe bölümünde yıllarca görev alan Fedai, hesap makinesinin olmadığı dönemde muhasebe sorumlusu olmuştu. El ile yapılan hesaplamalar dün gibi aklında Fedai’nin…

1953 yılında terfi alıp Pul ve Filateli Bölümü’ne atanan Fedai’nin birkaç aylık Baf macerası da olmuştu. Fedai, “Ardından 1959 yılında Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nda Baş Katip olarak işe başladım. 1961 yılında eşim Neşe ile tanıştım, çok yakın arkadaşımın kardeşi idi. Evlendik. Ben 32 yaşında eşim Neşe ise 28 yaşında idi. Gezmeyi ve eğlenmeyi çok seven bir gençtim, o yüzden geç evlendim.” diyor. Hayatı seven ve ekonomik özgürlüğüne ulaşan Fedai, çevresi ve etraf tarafından da gezmesine düşkün bir genç olarak biliniyordu.

Eşi Neşe Hanım gülerek sohbetimize katılıyor, Neşe Fedai, “Bu yüzden onunla evlenmek istememiştim, bu hayatı beni korkutmuştu.” diyor. Neşe Hanım’ın korktuğu başına gelmemiş, Fedai çifti dünyaya getirdiği üç kız ile sorunsuz, mutlu bir aile kurmayı başarmıştı. Yıllar sonra bankada çalışan kızlarının soyadını duyan bir müşterisi Hasan Fedai’nin kızına, “Sen bizim Hasan’ın kızı mısın? Hani o Uzun Yol’un gülü olan Hasan’ın?” diye sormuş. Kahkahalar eşliğinde bunu anlatan Fedai ailesi, o yılları büyük bir mutluluk ve çekingenlikle bizimle paylaştı.

“Torun sevgisi bir başka” 

25 yıl Lefkoşa’da, Köşklüçiftlik Bölgesi’nde oturan Fedai ailesi, oradan sonra Taşkınköy’deki sosyal konutlarına yerleştiler.

Fedai, “Yıllarca müdürlük yaptım ve emekli çıktım. Emeklilik param ile Yenikent’teki arsamızın yarısını ödeyebilmiştim. İçine de evimizi yapıp buraya taşındık. Çok şükür çocuklarımı istedikleri gibi okutabildim de hayatlarını kazanır duruma geldiler. 1979 yılında emekli olmuştum fakat oturmayı sevmiyordum, arkadaşım olan Agah Necat şirketine girip orada da yıllarca çalıştım. Maalesef oğlumuz olmadı ama ardından Ege adında dünya tatlısı torunumuz dünyaya geldi ve emekliliğimizde de ona bakıp büyütmek ile meşgul olduk. Torun sevgisi bir başka….”

Unutulmayan anılar…   

Posta Dairesi’ne yılların veren Fedai, o yıllardan kalma anılarını paylaşıyor bizimle;

“O olayların içinde Türk tarafına gelen mektuplar Rum tarafında kalıyordu ve Rumlar sadece benim gidip almamı istiyordu. Başkasına vermiyorlardı, ‘başkası gelirse vermeyiz’ diyorlardı. Yıllarca birlikte çalışmıştık, beni çok seviyorlardı. Fakat ortalık karışık çok zor bir görevdi. Sürekli gidip Türk tarafına mektup taşıyordum.”

Kıbrıs meselesine gönül veren ve bu uğurda ailesini, kendi canını tehlikeye atan büyüklerimizden biri de Hasan Fedai…

Posta Müdürü iken görev icabı da olsa Norveç, Brezilya, İngiltere gibi birçok ülkede seyahat eden Fedai, halen daha gezmeyi çok seviyor. Günlerinin çoğunu evini güneş gören oturma odasında geçiren Fedai, eşine “Neler geçirdik Hanım?” diye sorup eski yılları yâd ediyor…