İşte o paylaşım...

"Tıpkı, hazırladığım röportaj kitabın piyasaya çıktığı dönemde olduğu gibi, az sonra kendisiyle ilgili yazacaklarım nedeniyle de bir çok kişi tarafından bana eleştiri geleceğinin bilincindeyim.

Ama olsun...

Bir kaç kelam etmemek olmazdı.

Çoğumuz gibi ben de kendisini, şehir efsanesine dönen hikayeleriyle, “Tavuri yine uslanmadı”, “Tavuri yine dolandırdı” başlıklarıyla çıkan gazete haberleriyle tanıdım.

“Peki bu adam kim? Çocukluğu nasıl geçti? Ailesiyle ilgili anıları, ilişkileri ne? Hiç aşık oldu mu?” gibi soruları sorana dek, O'nunla ilgili bilgim gazetelerin büyük puntolarla hakkında attığı başlıklar kadardı.

Birbirimizi karşılıklı tartmayla geçen ilk bir kaç görüşmemizin ardından zaman içinde, kendimce, iç dünyasını okuyabilmeye başladım.

Yaptıklarından çok, bir birey olarak Mustafa Serttaş’ın yani bilinen adıyla Tavuri’nin insan yönüne odaklandım.

Çocukluğunda yaşadığı üzücü olayları, babasızlığını, annesini kaybetmesini, yoksulluğunu, sevgilerini, aşklarını öğrendim.

Kim bilir...

Belki de, bana söylediği ve benim de kitaba aktardığım "Diğer arkadaşlarım polis, öğretmen hatta yargıç oldu. Ben ise sabıkalı. Hiçbir zaman aklanmayacak, bir ömür boyu “Hırsız Tavuri” olacağım" sözleriyle kendi içinde bir pişmanlık da yaşamış olabilir...

Ama özellikle, son yıllarda sağlık sorunları nedeniyle yaşadığı ölüm korkusu, kendisiyle ilgili hafızamda yer alan anıların en güçlüsü olarak kalacak.

Şeker hastasıydı ve ciddi kalp sorunları yaşıyordu.

Bir süre önce şekere bağlı olarak sol ayağından operasyon geçirmişti. Bacağından da bir ameliyat olması ve ardından da açık kalp ameliyatı geçirmesi gerekiyordu.

Ama inatla bacağından ameliyat olmak istemiyordu. Çünkü bir sonraki adımın kalp ameliyatı olduğunu biliyordu ve korkuyordu.

Tüm ısrarlarımıza rağmen bize “Kalp ameliyatı olmak istemem. Korkuyorum! Yatırsam, masadan kalkamayacağım” diyordu.

İkna edemedik; ne ben, ne Derviş Zaim hoca, ne de bir başkası...

Kendince bildiği yolda yürüdü ve hayatını kaybetti.

Sicili kabarık bir suçlu olduğunu unutmadan, başından sonuna tanıdığım Tavuri’yi anlatmak istedim sadece...

Ve yıllar önce söylediğim şu sözün hala arkasındayım.

Sokakta, sosyal ortamda, iş ortamında öyle insanlar tanıdım ki, Tavuri benim gözümde, onlardan daha muteberdir.

Tüm sevaplarıyla, günahlarıyla huzur içinde yatsın."