Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tosunoğlu, hükümet olarak hızlı hareket edilmediği takdirde birkaç yıl içinde çok ciddi sayıda iş yerinin kapanabileceğini söyledi. Tosunoğlu, “Hepimize sorumluluk düşüyor. Cesaret ve akılla adım atmak lazım. Önümüzde erken genel seçim var. Bu seçim, önlemlerin alınmasına engel olmamalıdır” dedi. Tosunoğlu, “sicil affı” önerisini gündeme taşıdı ve bu dönemde, hem borçlu insanların hem de yatırımcının yanında olunması gerektiğine dikkat çekti.

 

Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Tosunoğlu, dün akşam Genç Tv’de “Didem Gürses ile Alternatif” adlı programa konuk oldu ve soruları yanıtladı.

“İleride hiç kredi veremez duruma bile düşebiliriz”


Tosunoğlu, ülkemizde birçok kişinin döviz borcu olduğuna dikkat çekerken, “Kalkınma Bankası olarak yatırımcımızın yanındayız. Aynı gemideyiz. Bu sorun sadece borcu olanların sorunu değildir. Bankamız için de risk oluşturmaktadır. İleride hiç kredi veremez duruma bile düşebiliriz” diye konuştu.

Tosunoğlu, TL’nin bazı yabancı para birimleri karşısında değer kaybının sebepleri arasında, faiz indiriminin de olabileceğini belirtirken, “tek sebebi, ya da sadece sebep budur demek doğru olmaz, Türkiye Cumhuriyeti ilgililerinin mutlaka bu konuda sebepleri vardır” şeklinde konuştu.

“Kriz masası oluşturduk”


Kalkınma Bankası bünyesinde kriz masası oluşturduklarını, önümüzdeki hafta da Yönetim Kurulu’nu toplantıya çağırdıklarını kaydeden Tosunoğlu, kur havzasında hızlı değişikliklerin gözlemlendiğini, TL’nin değer kaybının dün çok az da olsa nefes aldığını ifade etti.


“Umut beslemek istiyorum, umarım TL daha fazla değer kaybetmez” diyen Tosunoğlu, özetle şöyle devam etti:


“Kalkınma Bankası olarak öncelikle yatırımcı ve borçlulara sahip çıkma borcumuz vardır. Kuru sabitlemeliyiz. Ama örneğin Sterlin kurunu 17.50 TL’den sabitlemek kimseye yaramaz. Müşteri, yatırımcı bunu kaldıramaz. Kalkınma Bankası’nın bunun ne kadarına cevap verebileceğine bakıyoruz. Umudum odur ki, bir kısmını biz karşılayabilelim, kaldırabilelim. Bu dönem zararın bir kısmını sübvansiye etmemiz gerekirse etmeliyiz. Yatırımcıyı, insanımızı yalınız bırakmamalıyız. Yönetim Kurulu’nda bunu haftaya ele alacağız. Borçlu insanlarımıza, en kısa zamanda yardımcı olmayı gerçekten umut ediyorum. Ama bu konuda bir devlet politikası da ortaya konmalıdır. Devlet yatırımcıya kolaylık sağlamalıdır.”

“Böyle bir döviz artışı öngörülmedi”


Tosunoğlu, 2019 yılı başında bir milyon Dolar borç alan bir yatırımcının o günkü kurdan TL cinsi borcunun 6 milyon, şu anda ise yaklaşık 12 buçuk milyon olduğunu belirtti ve şöyle devam etti:

“Böyle bir döviz artışı öngörülmedi. Bu döviz artışını öngörmemekle yatırımcıya iyilik mi yaptık, kötülük mü yaptık doğrusu bilemiyorum. Kur sabitlenmeli. Ama bu sabitleme, bugünkü kurdan olursa kimsenin işine yaramaz. 2021 yılı başındaki kurdan sabitleme olabilir. Kimse sanırım bu yükselişi tahmin edemezdi. Etmemişti. Bankalar ve iş sahipleri eminim bir miktar mağdur olacaktır ama insanımızı rahatlatmak adına mutlaka bir şeyler yapılmalıdır. Her bankanın kendine göre bir pozisyonu vardır. Ancak tümü kendine göre elini taşın altına koymalıdır. Sürdürülebilir bir yapı için bu kaçınılmazdır. Pratik ancak kısa dönem için değil, orta ve uzun vadeli çözüm üretilmelidir. Pandemi dönemindeki kısa vadeli çözüm çabalarının pek işe yaramadığı ortadadır.”

“Devlet fon yaratmalı”


Devletin fon yaratması gerektiğine de parmak basan Tosunoğlu, şunları ifade etti:

“Fonu nasıl yaratacağız? Nereden ve nasıl fon sağlayacağız? Bu sorulara yanıt bulmak gerekiyor. Vergi sistemimiz çağdışıdır. Mutlaka güncellemeliyiz. Alışkanlıklar ve teamüller takoz olmaktadır. Çağdaş bir vergi sistemi oluşturulamamaktadır… Ülke ekonomisini sadece casinolara veya bazı büyük yatırımcılara endeksleyemeyiz. Yatırımları, küçüklü büyüklü çeşitlendirmek, renklendirmek ve vergilendirmek lazım. Ada ülkesiyiz. Tanınmamışlığı da avantaja çevirebilmeliyiz. Bu avantajları yatırıma, yatırımları vergiye ve vergileri de topluma dönüştürebilmeliyiz. Önümüzde Malta örneği vardır. Bizden dört kat fazla milli gelire sahip. Bir çok finans kaynağı bu ülkede kesişir. Bizde ise Malta’dan on kat katı kurallarla benzer finans kurumlarının Kuzey Kıbrıs’a gelişi engellenmektedir. Fon yatırımlarından söz edebiliriz. Dışarıdan yasal fonların gelmesi konusunda düzenlemeler yapılmalı. İllegal olmayan fonların aktarılması ve aktarımının kolaylaştırılması gerekmektedir. Bir ada ülkesiyiz ve off shore olayına önem vermeliydik. Biz ise ne yaptık? AB’yi memnun etmek adına, 2006’da 2007’de ve 2008’de yasal mevzuat hazırlayıp bunu engelledik. AB üyesi Güney Kıbrıs bile 2013’te bu mevzuatı uyguladı. AB bize ne kadar yakın durdu peki? Sormak isterim.”

“Anavatan her zaman yanımızdadır”


Anavatan Türkiye’nin her zaman yanımızda durduğunu hatırlatan Tosunoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti olmasa nefes alamayız” dedi.


Tosunoğlu, Kıbrıslı Rumların kuzeye geçişleri konusuna da değindi ve şunları söyledi:

“Paranın, ekonominin dili, dini, ırkı olmaz. Kıbrıslı Rumların geçişlerini lehimize çevirebilmeliyiz. Kuzeye daha kolay geçişlerinin yanında, daha fazla para harcatmanın yollarını bulmalıyız. Çalışma yapmalıyız. Bu bir devlet politikası olmalı. Kıbrıs’ın güneyinden gelen herkes burada kendini daha rahat hissetmeli. Kuzeye hiç geçmeyen Kıbrıslı Rumlar var, sebepleri araştırılmalı. Geçişleri sağlanmalıdır.”

“Havaalanında turistlerin uzun süre bekletilmesi doğru değil”


Daha fazla turist için de alınması gereken tedbirlere değinen Tosunoğlu, havaalanında turistlerin uzun süre bekletilmesinin doğru olmadığına işaret etti ve “Gerekiyorsa iki sağlık görevlisi değil, 10 sağlık görevlisi orada olmalı, özel sektörden hizmet satın alınmalı ama geçişler hızlandırılmalıdır” dedi.

“Sosyal patlama endişem var”


Ülkede zihniyet değişikliğine de ihtiyaç olduğunu belirten Tosunoğlu, devletin, zaman zaman özel sektör gibi davranabilmesini istedi.

Tosunoğlu, “hep birlikte elimizi taşın altına koymazsak, sosyal patlama endişem dahi bulunmaktadır. İşsizlik artıyor ve bu endişe vericidir” diye konuştu.

“Derhal sicil affı çıkarılması lazım”


Tosunoğlu, iş insanlarının çok zorda olduğunu, işçi çıkarmamak ve işlerini sürdürmek için direndiklerini ancak fazla umut olmadığını da belirtti ve özetle şunları ekledi:

“İş insanlarının ucuz krediye daha kolay ulaşmalarını sağlamak lazım. Devletin derhal bir sicil affı yaratması gerekiyor. Sicil affı çıkmazsa bir çok kişi krediye ulaşamayacaktır. Hızlı hareket etmezsek, birkaç yıl içinde çok ciddi sayıda iş yeri kapanacaktır. Hepimize sorumluluk düşüyor. Cesaret ve akılla adım atmak lazım. Önümüzde erken genel seçim var. Bu seçim, önlemlerin alınmasına engel olmamalıdır. Bu ülkede bir yıl önce haftalık alış verişi için 300 – 500 TL harcayan aileler, şimdi bir küçük poşeti aynı paraya dolduramaz durumdadır. Maaşlar eriyor, borçlar artıyor. Genel müdür seviyesindeki bir arkadaşımın 550 Sterlinlik ev taksiti var. Maaşının yüzde 85’ine denk geliyor şu anda. Polis, esnaf, memur, asker zordadır. Gelirler erirken borç yükü en az üç kart arttı. Çözüm zordur ama mümkündür. Devlet ve bankalar el ele vererek, bir şey yapılmalıdır. Kayıt dışı ekonomi her ekonomide vardır. Devlet denetimi artırmalı ve kayıt dışı ekonomiyi azaltmalıdır. Daha önce de dediğim gibi vergi reformu, kamu reformu yapılmalıdır. Bir memurun iki dudağının arasına kalmış ve çağdışı resen vergi kaldırılmalıdır.”

“Kalkınma Bankası siyasetten uzaklaştırılmalı”


Kalkınma Bankası gibi kurumların daha özerk yapıya kavuşturulması gerektiğinin de altını çizen Tosunoğlu, şöyle devam etti:

“Kalkınma Bankası siyasetten uzaklaştırılmalı. Her hükümet yeni yönetim kurulu atıyor. Yetkin insanlar bu kurumlara getirilmelidir. Ben kendimi bankacılık açısından yetkin hissediyorum. Ama ne zaman görevden alınacağımı sorguluyorum. Merak ediyorum. Her devlet kurumunda benzer sorunlar vardır. Özel sektör zihniyeti ve hizmet içi eğitim çok önemli… Siyasi istikrar da çok önemlidir. Bunu için de siyasi hırslar bir yana bırakılmalı, gereken anayasal değişiklikler yapılabilmelidir. 5 yıl görevde kalacak koalisyonlar olabilir; başkanlık sistemine de geçilebilir. Ama istikrar ve uzun süreli hükümetler önemlidir. Bir yıllığına, 14 aylığına hükümetler olmamalıdır.”