Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis ile düzenlediği ortak basın toplantısında Doğu Akdeniz'deki gelişmelerle ilgili "AB'ye gönderdiğimiz mektupları da takdim ettim. Türkiye'nin tezleri ve son gelişmeler hakkında bilgiler mevcut. Libya'da kalıcı ateşkes için çaba sarf ediyoruz. Göç konularında daha samimi bir işbirliği yapmamız gerekiyor.Örneğin Libya'dan bize kaçak göçmen gelmiyor ama Avrupa'ya geliyor. Gelmemesi için Libya'nın kapasitesini güçlendirmesi için iki tane bot veriyoruz. Neden? Bu bir ortak bir sorun. Pandemiden sonra bu sorunla daha çok mücadele etmek zorunda olacağız.Ticaretin Lübnan'la devam etmesi gerekiyor. Tüm konularda işbirliğine hazırız." ifadelerini kullandı.

SORUMLU TÜRKİYE DEĞİL YUNANİSTAN

Bakan Çavuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

SORU: Yunanistan ve Fransa ortak tatbikat başlattı. AB de toplanacak. Düşüncelerinizi alabilir miyim?

Maalesef gerginlik arttı, bunun sorumlusu Türkiye değildir, Yunanistan'dır. Biz sondaj faaliyetlerimizi başlatmak için 2018 yılına kadar sabırla bekledik. Hem Yunanistan hem Rum kesimi 2000'li yıllardan itibaren tek taraflı faaliyetleri başlattılar.

Sonuçta Türkiye, hem Kıbrıs Türk halkının hem de kendi haklarını korumak için adım atması gerekti ve attık. AB'nin ve bazı AB ülkelerinin özellikle AB dönem başkanı Almanya'nın ricası üzerine biz iyi niyet gösterisinde bulunduk. Faaliyetlerimizi geçici olarak durdurma konusunda ricaları olmuştu, Cumhurbaşkanımız da açıkladı. Fakat tam bu süreç içerisinde Yunanistan, Almanya'dan habersiz gitti Mısır'la anlaşma imzaladı. Tam böyle diplomaside neler yapabileceğimizi yaptığımız dönemde yaptı. Anlaşmanın içeriğinden bağımsız olarak bu ülkeler ve AB böyle bir çaba sarf ederken, biz zaten AB'yi uyarmıştık. Yunanistan'ın böyle bir adım atması kabul edilemez. Geldiğimiz noktada suçlanacak bir ülke varsa o da Yunanistan'dır.

SERT UYARI: BU İŞ BÖYLE İŞLEMEZ

Biz de Oruç Reis'i kendi kıta sahanlığımıza gönderdik, başkasının alanına değil. Yunanistan'ın da aklı selim davranması lazım. İki gün akşam yaptığı için Oruç Reis'i taciz etme girişimlerinde bulunmasın, bunun karşılığını alır. Ama Yunanistan "kuralları ben belirlerim, ondan sonra oturalım" diyorsa, bu böyle işlemez.

Burada çok komik şeyler var. Yunanistan'ın bu yaklaşımlardan vazgeçmesi lazım. Meis adası Kaş'a 2 kilometre uzaklıkta, Yunanistan ana karasına 580 kilometre uzaklıkta. Yunanistan bu adacık için 40 bin kilometre kare kıta sahanlığı istiyor. AB'nin de Yunanistan'ı şımartmak yerine, aklı selim düşünmeye davet etmesi gerekiyor.

Burada Fransa'nın özellikle gerginliği artırıcı adımlardan kaçınması gerekiyor. Kabadayılıkla bir yere varamazlar. AB'nin böyle güvenilir bir örgüt olarak diyaloğu desteklemesi gerekiyor.

"ÇİFTE STANDARTTAN KURTULDUĞUMUZ ZAMAN CEVABI VERMİŞ OLURUZ"

SORU: Ortadoğu'da askeri güç olacak mı Türkiye?

Türkiye hiçbir ülkenin toprağında gözü olmayan bir ülkedir. Türkiye gittiği her yerde adalet için çaba sarf eder. Suriye'de, Suriye'deki barış için, özellikle Suriye'deki göçmen ve 7 milyon içerideki insan için yaptığımız çabaları görmezden gelip "Türkiye Suriye'de" derseniz haksızlık olur. Terör örgütüne karşı teslim olmamızı beklerseniz o da yanlış, hayalci bir tutum olur.

Biz, bize yönelik tehdit olduğu zaman biz bununla mücadele ederiz. Suriye'de DEAŞ ile Türkiye mücadele ederken, 4 bine yakın DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirirken, yabancı savaşçıları ülkelerine iade ederken Türkiye çok iyi, ama PKK ile mücadele yaparken Türkiye Suriye'de... Bu çifte standarttan kurtulduğumuz zaman cevabı vermiş oluruz.

Biz Libya'da kiminle çalışıyoruz? BM tarafından kabul edilen meşru hükümetle çalışıyoruz. Bugün Türkiye'nin desteği olmasaydı, bu savaş şehir içinde bir savaşa dönüşecekti ve 10 sene devam edebilirdi. Bugün Hafter bile ateşkes diyebiliyorsa, önceden demiyordu. Bu sahadaki dengenin sağlanmasındandır. Biz iki ülke arasındaki meşru anlaşmalar çerçevesinde Libya'ya eğitim, danışmanlık veriyoruz. Bizim oralarda gidip askeri konuşlandırma ve ülkeyi ele geçirme derdimiz yok. Buraların barışı hepimiz için önemlidir.

Siz Hafter'e destek veren Fransa başta olmak üzere, Mısır, BAE, hatta şimdi Moskova da destek veriyor. Bunlara niye destek veriyorsunuz diye sormak yerine, Türkiye'nin çabalarını görmezden gelip sorgularsanız haksızlık etmiş olursunuz.

Ayrıca her ülke kendi çıkarlarını, haklarını korumakla mükelleftir. Hükümetlerimiz olarak bizim de yapmaya çalıştığımız budur.

"KENDİ ÇIKARLARI UĞRUNA FİLİSTİN DAVASINA İHANET ETTİLER"

SORU: Dün ABD'li yetkililer tarafından İsrail ve BAE'den bildiri yayınlandı. Türkiye'nin değerlendirmesini alabilir miyiz?

Bu konuyu da kısaca değerlendirdik. Her şeyden önce bu anlaşmanın yanlış olup olmadığına bakmak için Filistin'in tepkisine bakmak lazım. Çok şiddetli şekilde karşı çıktı. Dolayısıyla bu anlaşmayı desteklemek mümkün değildir. Bu anlaşmanın amacı, bugün hepimizin ölü doğdu dediğimiz sözde yüzyıl anlaşmasını, ABD'nin öncülüğünde yapılmış bir anlaşmadır.

Bu anlaşma BAE'nin de üyesi olduğu Arap Ligi'nin ve barış planının ki İslam İşbirliği teşkilatı da bunu desteklemiştir. Tek taraflı ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. Gerçekten baktığımız zaman Abu Dabi, tek taraflı bir şekilde bu Arap Barış İnstiyatifi'ni ortadan kaldırmaya çalışıyor. Zaten Abu Dabi yönetimi yıllardır Filistin yönetimini zayıflatmak için her türlü oyunu çevirdiler. Niye? İsrail'in işgal planına destek olmak için yapıyor.

Kendi çıkarları uğruna Filistin davasına ihanet ettiğini de açık şekilde söylüyoruz."