Nazara karşı, zeytin dalıyla tütsüleniyoruz

Nazara karşı zeytin dalıyla tütsülenmek, Kıbrıs’taki önemli gelenekler arasında yer alıyor.

Bu işlem halk arasında ‘tütünmek’ olarak da tabir ediliyor. Bazı bölgelerde, tütsü yerine ‘bohurlanma’ ya da ‘buhurlanma’ da deniliyor. Bu işleme farklı isimler verilmiş olsa da tütsülenmek, Kıbrıslıların yüzyıllardır süre gelen bir geleneği olarak varlığını sürdürüyor.

Dumanın kem gözden koruduğuna inanılıyor

Kıbrıs inanı, zeytin yaprağı yakıldığı zaman çıkan dumanın kem gözden koruduğuna inanıyor.

Özellikle mangal yakıldıktan sonra mangalda kalan son ateşle, zeytin yaprakları tütsü kabının içinde yakılır ve tüm aile tütsülenir. Hatta elle yelpaze yaparak dumanı yönlendirilir ve özellikle çocukların başında üç kez çevrilir. Tütsülenme sırasında kem gözden korunmaya karşı mani de söylenir.

Tütsünün üzerinde parmakları çıtlatanlar da bu hareketin nazardan ve düşmandan koruduğu inancını taşır. Zeytin dalı, mutlaka pişmiş topraktan yapılan tütsü kabının içerisine yakılır. Ayrıca yakılacak zeytin dalının kurutulmuş olması gerekiyor. Bir tütsü içerisinde önce zeytin yapraklarının ucu yakılır ve yaprak içli içli yanarken çıkan dumanla tütsülenilir. Tütsü işlemi tamamlandıktan sonra, yakılan yaprakların külleri de toprağa atılır.

Efsanesi de var

Bir efsaneye göre, Hz. İsa, düşmanlarından kaçarken bir zeytin ağacına tırmanmış ve düşmanlar geçip gittikten sonra zeytin ağacını kutsayarak “Seni eken insandan yüz kat fazla yaşa. Hep bol ürün ver, meyveleri ve yağı faydalı olan, sahiplerini zengin eden bir ağaç ol” diye dua etmiş.

Bunun üzerine zeytin ağacı sormuş “Ya beni kesip yakarlarsa?”… Hz. İsa da, “O zaman da odunundan ve yaprağından çıkan duman insanları kötülüklerden, kem göz ve hasetten korusun” diye dua etmiş.

Birçok Kıbrıslı, bu efsaneyi bilmese de, zeytin yaprağının nazara karşı iyi geldiğine inanarak tütsülenmeyi ihmal etmiyor.

Fotoğraf: Harun UÇAR