Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Rumlar, geçmişteki hatalarından ders çıkartarak iki komşu devletin iş birliğine dayalı diyalog ve iki tarafa ait olan adanın kaynaklarını eşit paylaşma yoluna gitmelidir” dedi.

Kıbrıs’ta uzlaşmanın yolunun adadaki gerçeklerin ve tarafların egemen eşitliklerinin kabulünden geçtiğini belirten Ertuğruloğlu, “Tanısınlar veya tanımasınlar bizim bir devletimiz vardır. Bu devletin temelinde şehitlerimiz vardır, malul gazilerimiz vardır, gazi halkımız vardır, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü vardır. Kıbrıs’ta, iki ayrı egemen devlet vardır. Bir anlaşmaya, bu gerçekler kabul edilerek gidilir. Tek ada, iki ayrı devlet. Başka yol yok” açıklamasında bulundu.

“103 TÜRK KÖYÜ YAKILIP YIKILDI”

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu 15 Temmuz nedeniyle yayımladığı mesajda şunları kaydetti:

“Kıbrıs Türklerinin adadan yok edilmesini öngören Akritas Planı’nı yapan ve uygulamaya koyan Rumlar, 1963-1974 arası 103 Türk köyünü yakıp yıkarak, çoluk, çocuk, kadın yaşlı demeden yüzlerce sivil Türk’ü Enosis’e engeldirler diye toplu mezarlara gömmüştür.

Kıbrıs’taki Türk varlığına karşı yıllardır sistemli bir şekilde etnik ve dini temizlik yapan, ortaklık devletini ortadan kaldıran Rumlar, Enosis ideallerini hayata geçirmek, yani Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması amacıyla Nikos Sampson önderliğinde Yunan generallerin desteğiyle, 15 Temmuz 1974’te Başpiskopos Makarios’a karşı darbe yaptı. Makarios’a karşı girişilen ve katliama dönüşen darbe, Anavatanımız Türkiye’nin 1960 Garanti Antlaşması’ndan doğan garantörlük hakkını kullanarak, Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini korumak amacıyla 20 Temmuz 1974’te Ada’ya müdahalesi ile başarısızlıkla sonuçlanmıştır.”

ANNAN PLANI REFERANDUMUNDA KIBRIS TÜRKLERİYLE EŞİT ŞARTLARDA ORTAKLIK KURMAK İSTEMEDİKLERİNİ BİR KEZ DAHA KANITLADILAR

20 Temmuz 1974’te Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliğinin sağlandığını, darbecilerin Kıbrıs’ta işgal ettikleri makamlardan çekilmek zorunda kaldığını, 1967’de askeri darbeyle başlayan cunta döneminin tarihe karışarak Yunanistan’da demokrasiye dönüldüğünü ifade eden Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, şunları kaydetti:

“Kıbrıs’taki iki halk, Rumların tüm adaya sahip olmak istemesinden kaynaklı, uzun süren kavgadan sonra ayrılmıştır. 1963’te başlayan ayrılık 1974’de kalıcı hale gelmiştir. 1975’de Federe Devlet, 1983’de de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilerek Kıbrıs’ın hiçbir zaman Yunan toprağı olamayacağı ve bir Rum devletine dönüştürülemeyeceği somut hale getirilmiştir.

Kıbrıs Türklerini 1960 ortaklık devletinden dışlayarak devletsiz bırakan, adadan yok etmek için etnik soykırım uygulayan Rumlar, 24 Nisan 2004 Annan Planı referandumunda da Kıbrıs Türkleri ile eşit şartlarda ortaklık kurmak istemediğini bir kez daha kanıtlamıştır.”

“TEK ADA, İKİ AYRI DEVLET... BAŞKA YOL YOK…”

Kıbrıs’a barışın 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile geldiğini kaydeden Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türkleri, Anavatanımız Türkiye’nin her alanda sağladığı koşulsuz desteği ile 20 Temmuz 1974 öncesine asla dönmeyecektir.

Komşumuz Rumlar, geçmişteki hatalarından ders çıkartarak iki komşu devletin iş birliğine dayalı diyalog ve iki tarafa ait olan adanın kaynaklarını eşit paylaşma yoluna girmelidir.

Tüm dünya çok iyi bilmelidir ki, Kıbrıs’ta bir uzlaşmanın yolu, Ada’daki gerçeklerin ve tarafların egemen eşitliklerinin kabulünden geçer.

Tanısınlar veya tanımasınlar bizim bir devletimiz vardır. Bu devletin temelinde şehitlerimiz vardır, malul gazilerimiz vardır, gazi halkımız vardır, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü vardır. Kıbrıs’ta, iki ayrı egemen devlet vardır. Bir anlaşmaya, bu gerçekler kabul edilerek gidilir. Tek ada, iki ayrı devlet. Başka yol yok.”