Başbakan Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının 1800’lerden beri derinden derine hissettiği yok olma korkusunu ortadan kaldırmanın yegane yolunun üretmek olduğunu vurguladı ve “Biz bunu başaracağız, başaracağımızı da söyleyeceğiz” dedi.

Erhürman, üniversitelerin ve turizmin Türkiye’de yeniden anlatılması gerektiğini kaydederek, “Bu iki sektördeki geliri artırabiliriz. Buralarda daha cevval olmalıyız” diye konuştu.

Başbakan Erhürman, “Hep birlikte ellerimizi taşın altına koyacağız… Önce benden değil diğerinden başlayın’ denmeyecek. Bu memleketi bütün olarak değerlendireceğiz. Bunca yıllık sorunları ele ele vererek, bu niyetle hareket ederek aşabileceğimize inanıyorum. ‘Bizim halkımız tembel, bizim halkımız böyle, bizim halkımız şöyle’ değil. Bu halkın çok daha büyük işleri yapabildiğini gösterdi. Kenetlenmek, inanmak ve inandırmak gerek. 1800’lerden beri derinden derine hissettiğimiz yok olma korkusunu ortadan kaldırmanın yegane yolu üretmektir. Biz bunu başaracağız, başaracağımızı da söyleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Başbakan Tufan Erhürman, Sanayi Odası’nın 33’üncü genel kurulunda konuştu. Mali protokol konusunda da açıklamada bulunan Başbakan, “Takvim işliyor” dedi.

KKTC’nin 2017’de 1 milyar 800 milyon dolar ithalat, 100 milyon dolar ihracat yaptığını kaydeden Başbakan, ihracat açığının 750 milyon dolarlık eğitim, yaklaşık 960 milyon dolarlık turizm geliriyle kapatılabileceğini söyledi.

“BİZ KENDİMİZİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE DAHİ TANITAMIYORUZ”

Erhürman, “Biz kendimizi Türkiye Cumhuriyeti’ne dahi tanıtamıyoruz. KKTC’de 1 milyon turistten bahsediyoruz. Türkiye’nin nüfusu 82 milyon civarı. KKTC’yi Türkiye’de yeniden anlatmak durumundayız. Türkiye’de yine son günlerde bir algı yaratıldı. ‘KKTC’de üniversiteye gitmek çok da makbul değil’ diye. Bu külliyen yanlıştır. Hepsi için söylemiyorum ama üniversitelerimizin düzeyi, aldıkları uluslararası puanlar ortada… Üniversitelerin, turizmin Türkiye’de yeniden anlatılması gerek. Bu iki sektördeki geliri aratılabiliriz. Buralarda daha cevval olmalıyız” dedi.

Bilişim sektöründeki oranlara işaret eden Başbakan, çok uzun yıllar teknoparklar ve AR-GE konusunda adım atılmadığını söyleyerek, “AR-GE ile ilgili yasa bu yıl geçti. Bilişim oranı yüzde 4’lerde. Yasanın da geçmesiyle bu konuda atılım bekliyoruz” dedi.

Başbakan Erhürman, “Sanayi üretimini sadece turizm sektörüne ulaştırdığınızda kafayı ithalata takmamıza da gerek yok. Bu bağlantıyı kurmamı lazım. Hâlâ kurmuş değiliz. Çalışıyoruz” dedi.

“Sanayi çöktü” eleştirilerine yönelik Başbakan, bu sektöre yönelik ziyaretlerine işaret etti, “Gözlerinize inanamayacağınız işler yapan insanlar var” şeklinde konuştu.

Başbakan Tufan Erhürman, “Yerli ürünü otelde kullanmıyoruz, restoranda da kullanmıyoruz, kalite ve fiyat farkı varsa anlarım ama o da yok” diyerek, bu yöndeki sorunun çözülmesi gerektiğini belirtti.

Mali protokol konusunda da konuşan ve her şeyi kamuoyuyla paylaştıklarını kaydeden Başbakan, “En geç önümüzdeki haftanın başında teknik heyetin çalışması buraya gelecek. Takvim işliyor” dedi.

"TC'DEKİ SIKINTILARDAN DOLAYI 188 MİLYON TL GELEMEDİ"

2018’de protokol yürürlükte olduğunu da anımsatan Erhürman, protokolün 31 Aralık’ta bittiğini söyledi, “‘Protokol imzalanmadı da para gelmiyor’ diye bir şey yok. Protokol yıllık da imzalandı. Ben de imzaladım. Türkiye’de yaşanan çeşitli sıkıntılar dolaylı 188 milyon TL’lik para gelemedi” dedi.

2017’de KKTC’ye Türkiye’den 960 milyon, 2018’de 485 milyon geldiğini de kaydeden Başbakan, “Bileceğiz ki canımız kadar sevdiğimiz Türkiye’de sıkıntı yaşayabilir ve bu bize de yansıyabilir. Kendi ev ödevlerimizi yapacağız” dedi.

Bu konularda Bakanlar Kurulu’nun üç kez toplantı yaptığını söyleyen Başbakan Erhürman, kararların iş dünyası paylaşılacağını aktardı.

“Hep birlikte ellerimizi taşın altına koyacağız. ‘Önce benden değil diğerinden başlansın’ denmeyecek. Bu memleketi bütün olarak değerlendireceğiz. Bunca yıllık sorunları ele ele verecek bu niyetle davranırsak aşabileceğimize inanıyorum. Bizim halkımız öyle, bizim halkımız böyle değil, bu halkın çok daha büyük işleri yapabildiğini gösterdi. Kenetlenmek, inanmak, inandırmak gerek. 1800’lerden beri derinden derine hissettiğimiz yok olma korkusunu ortadan kaldırmanın yegane yolu üretmektir. Biz bunu başaracağız, başaracağımızı da söyleyeceğiz” dedi.