İlkbaharı geçip yaz aylarına girmiş bulunmaktayız. Günbegün sıcak havaları daha çok hissediyoruz. Kıbrıs’ta yazın kavurucu sıcakları aslında rahatsız edici bir hal alıyor. Yine de tüm kışı özellikle Avrupa’nın soğuk ülkelerinde geçirip Kıbrıs’a yaz tatiline gidecekler için, adanın güneşi cazip bir unsurdur. Deniz kenarına uzanıp güneşlenmek bir çoğumuz için güzel bir tatil seçeneğidir. Aşırı güneşlenme sonucunda vücudumuza gelen Ultra Violet (UV) ışınlarının zararları çok ciddi boyutlardadır. Yine de birçok kişi ‘güneş özlemini’ gidermek için bu zararları görmezden gelmektedir.

UV ışınlarına bağlı hastalıklardan başlıcası cilt kanseridir. Kansere karşı tedavi yöntemleri gelişmesine rağmen, her yıl cilt kanseri vaka sayısı %3 oranında artmaktadır. Güneşten korunma yolları önemli bir unsur olsa da aşırı güneşlenme sonucunda oluşan zararları tam olarak durduramamaktadır. Bunun ötesinde, her nekadar halk bilgilendirilse de birçok kişi aşırı güneşlenmekten vazgeçmemektedir. 

Yaz aylarında bu güneşlenme bir nevi bağımlılık halini almaktadır. Aslında bunu sadece yaz aylarındaki güneşlenmeyle kısıtlamamak lazım. Geçtiğimiz birkaç yılda yayımlanan birçok makale de güzellik salonlarındaki solarium aracılığıyla bronzlaşmanın bir bağımlılık olduğunu göstermiştir. Genel olarak bu çalışmalar, sıkça güneşlenmenin klinik tanılarının madde bağımlılığıyla benzerlik gösterdiğini öne sürmektedir. Bu bağımlılık bir gösteriş ürünü mü yoksa bunun biyolojik bir açıklama var mıdır?

Bu ay David Fisher önderliğinde Harvard Medical School ve Massachusetts Genel Hastanesi’nde yapılan çalışmada bu bağımlılığın biyolojik temelleri araştırılmıştır.19 Haziran’da Cell dergisinde yayımlanan bu araştırma için farelere 6 ay boyunca haftada 5 defa UV ışını verilmiştir. Her bir doz 20-30 dakikalık güneşlenmeye eş değerde olacak şekilde ayarlanmıştır. Araştırmanın ilk döneminde farelerde mutluluk verici beta-endorphin hormonu salgılandığı görülmüştür. Bu hormonun eroin ve benzeri maddelerin bağlandığı opioid reseptörlerine bağlandığı bilinmektedir. Çalışma ilerledikçe bu farelerde acıya olan direnç azalmış ve bunun yanında mutluluk hissi için daha fazla UV ışığına ihtiyaç duydukları görülmüştür. Kısacası, bu fareler UV ışığına bağımlı hale gelmiştir. Bunun yanında madde bağımlılığıyla örtüşen çeşitli fiziksel semptomlar da gözlenmiştir.

Güneş ışınlarına karşı oluşabilecek bu bağımlılık cilt kanseri riskini daha da artırmaktadır. Yine de unutmayalım ki kontrol altında ve güvenli olarak vücudumuza gelen güneş ışınları zarardan çok D vitamini sentezi için çok gereklidir.

Sağlıklı bir yaz tatili geçirmeniz dileğiyle...