Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve üç garantör ülkenin üst düzey temsilcilerinin de katılacağı New York’taki 5+1 formatındaki toplantı öncesinde sosyal medya hesabından dikkat çekici bir değerlendirme yaptı.
Erhürman, Cenevre’de aynı formatta yapılan görüşmenin üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen, bugün Kıbrıs sorununun hem kuzeyde hem güneyde gündemde olmadığını belirtti. “Eskiden böyle toplantılar heyecan yaratırdı. Bugün ise iki tarafta da ciddi bir gündem dahi oluşturmuyor” ifadelerini kullandı.
“Beklenti Yok, Ama Diplomasi Kopmamalı”
Erhürman, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun “Sanki bir şey olacakmış gibi New York’a gidiliyor” sözlerini, UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu’nun “UBP’den kimse gitmeyecek çünkü beklentimiz yok” açıklamasını hatırlatarak, beklentilerin düşük olduğunu vurguladı. Buna rağmen diplomasi ve diyalogun sürmesinin önemine değinen Erhürman, “Bugün konuşulacak konular ciddi değil, ama diyalog kopmamalı. Cenevre ve New York, yemek bile yenilmeyen, kahve bile içilmeyen dönemden, yeniden konuşma dönemine geçişte köprü görevi görüyor” dedi.
“Ortak Zemin Yok, Bu Zaten Biliniyordu”
BM’nin resmi müzakerelerin başlaması için ortak zemin bulunmadığını açıkladığını hatırlatan Erhürman, “Bu sonucu görmek için New York’a, Cenevre’ye gerek yoktu. Tatar ve Hristodulidis’in açıklamalarını internetten taramak yeterdi” yorumunda bulundu.
Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) konusunda da değerlendirme yapan Erhürman, yeni geçiş noktalarının açılması veya teknik komitelerin kurulması gibi konular için bu düzeyde toplantılara gerek olmadığını belirterek, “Bunlar Lefkoşa’da halledilebilir” dedi.
“Kıbrıs Türk Halkı Özne Olmaya Devam Edecek”
Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “çözümsüzlük çözümdür” politikasının Kıbrıs Rum lideri Nikos Hristodulidis’e alan açtığını ifade ederek şunları söyledi:
“Hristodulidis bilmelidir ki bu köprü geçilecek. Tatar’ın politikası geride kalacak ve bundan sonraki masalarda Kıbrıslı Türklerin çözüm iradesi olacak. Çözüm istiyorsa, siyasi eşitliği pazarlık konusu yapmadan, bir takvim çerçevesinde, bugüne kadarki yakınlaşmaları yok saymadan müzakereye hazır olsun. Aksi halde Kıbrıs Türk halkı kendi proaktif politikasıyla bu statükoyu sarsacak.”