Dr Okan DAĞLI

Bir gurup insan ellerini yüreklerinin üzerine koyup, vicdanlarının sesini dinleyerek yola koyulduklarında tüm adada ve Kıbrıs’la ilgilenen uluslararası kamuoyunda bu kadar ses vereceklerini düşünmüyorlardı. Kendilerine Mağusa İnsiyatifi dedikleri halde yaşamlarını ‘Kıbrıs’ta Barış’a adayan bu insanlar masada yıllar boyu süregelen Kıbrıs meselesine bir başka boyut getirmek ve sorunun çözümünde masadakilere, yaptıkları önerileriyle iki toplum arasında ortak bir yaşam alanı yaratarak çözüme ulaşmada bir alternatif de sunmak istediler.

İşte bizlerin, yani Mağusa İnsiyatifi olarak hepsimizin ortak kaygısı adamıza bir an önce Barış’ın gelmesi ve bölünmüş adamızın ve de  şehrimizin bir an önce tekrardan birleşmesidir diyoruz. İnsiyatifimizi oluşturan ve bizlere destek verenler ya bu topraklarda doğmuş yada terlerini buralara akıtan insanlarımızdır.

Mağusa ekonomik olarak değer kaybeden ve 40 yıl öncesini arar duruma gelen ortak evimizdir.

Mağusa ile Maraş tarihi ve turistik bir bütün kent olarak Akdeniz’in incisi iken, liman tüm adaya ve bölgeye hizmet veriyordu. Beyrut savaşın ortasında enkaz durumdaydı, Dubai çöl idi, Bodrumda balık avlarlardı. Prodaras hiç yoktu ve Ay Napas da yok gibiydi. Limasol limanı sadece küçük teknelere barınak idi. İşte bölgede şu an liderlik yapan türistik bölgeler bu durumdayken bir bütün olarak Mağusa, Maraşıyla, tarihiyle, limanıyla bölgede parlayan bir yıldızdı.

Yıllar geçti biz turizmde bittik ve liman olarak küçük mütevazi  yarı sivil, belki de askeri bir liman olduk. Tüm adanın ithalat-ihracatta yaklaşık %50 faaliyetini yürütürken, sadece KKTC’nin küçük bir limanı olarak kaldık. Turizmde yine tüm adanın %50 civarında konaklamasına sahip iken şimdilerde sadece KKTC’nin %7 konaklamasına sahip olduk.

Ama inatla Maraş’ı elimizde rehin tutuyoruz. Orayı kuşa, kurda yem ettik. Siyaseten rehin alınmış bir kentin günahlarını çekiyoruz sanki de. Artık turizmde Bafra’dan ve Karpaz’dan söz edilmektedir. Limanda Girne aldı başını gidiyor. Mersin trafiğinde bizi yakalamıştır. Ne turizmin ne limancılık faaliyetlerinin Mağusa ekonomisinde yeri kalmamıştır. Mağusa değer kaybediyor. Ekonomik alanda ivme kaybediyor. Kıbrıs’ta çözüm hep bir başka bahara kalıyor.

Bizim insiyatifimiz bu kaygılarla yola çıkmıştır. Maraş’ın tutsaklığına son vermek gerekmektedir. Şehrimizin iki yakası birbirine küs kalmamalıdır. Mağusa, özlediği diğer yarısına ve şu an hayalet şehre dönüşmüş Maraş’ına tekrar kavuşmalıdır. Tek kanadıyla çırpınıp uçamayan kuş misali artık diğer yaralı kanadımız da iyileşmelidir. Mağusa ve Maraş yani bir bütünün iki yarısı tekrardan birleşmeli ve tarihi ve turistik faaliyetlerinde yeniden Akdeniz’in incisi olmalıdır. Gelecekte kurulması düşünülen ve 40 yılı aşkındır müzakeresi devam eden Birleşik Federal bir Kıbrıs’ın tetikleyicisi küçük bir örneği birleşik federal bir kent olmalıdır.

Mağusa, Suriçiyle, Maraşıyla, limanıyla, turizmiyle ve de tarihiyle tüm Kıbrıslıların ortak yaşam alanı olmalıdır. Kıbrıslı Türk ve Rum demeden İngiliziyle, Maronidiyle, Ermenisiyle bu ortak evimizde kuracağımız ortak yaşamın yaratacağı ivme Kıbrıs’ta çözümü tetiklemelidir. Biz buna inanıyoruz.
Şimdilerde, yani bizlerin yaptığı çıkıştan iki yıl sonra, sadece biz değil Kıbrıs, Türkiye ve daha birçok taraf da bu önerilerimizi veya benzer önerileri tartışmaktadır. Ortada dolaşan B planları bu öneriler etrafında şekillenmektedir. 

Kıbrıs’ta Çözümün Şifresi isimli kitabımız 2010 yılının Ekim ayında görüşlerimizi açıkladıktan sonra basında çıkan yazılar, panel ve konferanslarda sunulan bildirilerden derlenmiştir.