*Eğer ‘Anahtar’ kapıyı açarsa ve sponsor bulunursa Cemal Yıldırım 1974 olaylarıyla ilgili bir film çekmek istiyor. Bir de sırada, İngiltere’de onun deyimiyle ‘eriyen Kıbrıslılar mesajını’ vermek istediği film var…

 

Kuzey Kıbrıs’ta birçok film çekildi. Ancak hiçbiri bize ait değildi. Burası ve buranın insaları bu filmlerde konu oldu, oyuncu oldu. Ancak, hiçbir zaman bizim bir filmimiz olmamıştı….
Onun adı şu günlerde Kıbrıs’ın ilk uzun metrajlı filmi Anahtar’la anılıyor. Kuzey Kıbrıs’ta sinema alanında büyük bir cesaret örneği göstererek, önemli adımlar atan Yönetmen Cemal Yıldırım bir sektör yaratmanın da ilk adımlarını atmış durumda. Başarıları son günlerde gündemden düşmeyen Cemal Yıldırım, mütevazi tavırları, alçak gönüllülüğü, Kıbrıslılığı ve ülkesine bağlılığıyla dikkatleri üzerine topluyor. Cemal Yıldırım,  son günlerde konuşulan filminin gerisindeki, yaşamından özel kesitlerle North Cyprus UK’e konuk oldu.  

“Hep mimar olmak isterdim”
Lefkoşa Arapahmet’te 1967 yılında dünyaya gelmiş Cemal Yıldırım. Marmara Ünversitesi’nde Sinema Radyo Televizyon eğitimi gören Yıldırım’a, Kıbrıs’ta sinema sektörünün olmadığı yıllarda bu mesleği neden tercih edişini soruyoruz önce. Onunla, aslında tesadüfle tanıştığı sinema serüveninin başlangıcına gidiyoruz...“Hep mimar olmak isterdim. Üniversite için tercihlerimi de birinci tercihten onuncu tercihe kadar mimarlık yazmıştım. Ancak o dönemlerde gittiği dersanede öğretmeni olan bugün Yakın Doğu Üniversitesi’nin sahibi Suat Günsel, ‘Senin matematiğin iyi değil. Kaybedeceksin. Bir tanede sosyal bir alan yaz’ dedi. On birinci tercihim Marmara Üniversitesi Radyo Televizyondu. Onu kazandım” diyor tebessümle. Ve umutsuzca yazdığı bu tercih, onu bu gün çok konuşulan bir yönetmen olma serüvenine sürüklüyor.

Askerden sonra işsizlikle tanıştı
Üniversiteyi bitirdikten sonra askere giden Cemal Yıldırım, askerlikten döndüğü zaman birçok Kıbrıslı Türk’ün yakından tanıdığı işssizlikle tanışmış. Ne yapacağını bilemediği, geleceğini göremediği o günlerde, Kıbrıs Tiyatro’sunun önemli isimlerinden Kemal Tunç sahip çıkarak iş vermiş ona. O dönemin tek kanalı Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK)’na girme çabalarının ilk yıllarda sonuçsuz kaldığını anlatan Yıldırım, bir yıl sonra da BRTK’de göreve başladığını anlatıyor. 1993 yılından buyanadır, Cemal Yıldırım, tüm bu yaptığı başarılı işler yanında 21 yıldan beridir de BRTK’deki görevini sürdürüyor.

Ve ilk film deneyimi…
Bugün ülkede çektiği “Gün Batımı” ve son olarak da Kuzey Kıbrıs’ın ilk uzun metrajlı filmi olan “Anahtar” filmleriyle ismini duyuran Cemal Yıldırım, ilk filmini 1999 yılında çektiğini anlatıyor. Senaryosunu kendisinin yazdığı “Aynı yerde ve zamanda” adlı filmi, Devlet Tiyatrosu oyuncularıyla çeken Cemal Yıldırım, o dönemlerin imkanlarıyla BRTK’de çekilen filmlerin yayınlanması ve birçok konuda, formalitelerle karşılaşıyor…

İlk filmini 99’da çekti
İlk film çekişi de bir macera gibi başlamış…“Bana hobi gibi gelirdi. Deneylim diye diye işin içerisine girdim. İmrenirdim. Büyük alet, edevat, teknik imkanlar…Acaba biz de bu teknik imkanlara sahip olabilecekmiyiz diye düşünürdüm. Teknoloji bize yardım etti. Biz de biraz para yatırarak iyi kalitede aletlerle biz de montajımızı yapabilirdik. 90’lı yıllarda BRT’ye mecburduk” diyor.

Umutlarmızı yitirdik, sokağı da kaybettik. Başlayalım dedik…”
1999-2000 yılında çektiği ilk film deneyimi ardından, ikinci deneyimi “Gün Batımı” filmi ise 2008 yılına denk geliyor. Sohbetimiz esnasında, “Bana bu sekiz yılda ne yaptığımı sormayacak mısınız” diyor Cemal Yıldırım. Biz de soruyoruz. “Sokaklardaydım. Mitinglerde” diyor. Bu sekiz yılını ise BDH ve CTP’yle, mücadeleyle ilgili kısa filmler, kampanyalarla koşturuşma içerisinde geçtiğini anlatıyor. Ve şöyle diyor: “Umutlarmızını yitirdik, sokağı da kaybettik. Başlayalım dedik…”

“Gün batımı”
Ve böylelikle Cemal Yıldırım’ın ismini duyuran ve aslında bunun yanında Kıbrıs Türk Sinema tarihi içinde dönüm noktası sayılabilecek “Gün Batımı” filmi için kollar sıvanıyor. Kuzey Tarık’ın yazdığı senaryonun hissedebildiklerimiz, iç hesaplaşma ve sistemi eleştiren bu senaryoyu facebook’ta “hade film yapalım” diye kurdukları gruba katılanlar arasından kişilerle çektiklerini anlatıyor Yıldırım. Filmin ardından aldığı tepkileri de şöyle değerlendiriyor, “Ağır bir filmdi. Eleştiriler o yönde oldu. Filmde ağlayanlar da vardı, böyle film mi olur deyenler de… Ancak bizim bir filmimiz oldu.”

Ve, “Anahtar” gösterimde…
Biraz dinlenmeden sonra da Kıbrıslı yazar Ferhat Atik’ten aldığı bir teklifle, Atik’in “Sonbahar” adlı romanından esinlenerek, iki katı gönüllüyle, “Anahtar” filmini çekmeye başladıklarını anlatıyor Cemal Yıldırım. Şu anda sinemalarda gösterimde olan Kuzey Kıbrıs’ın ilk uzun metrajlı filmini ülkeye kazandırmanın haklı gururunu yaşıyor. Biraz da teknik konulardan konuşuyoruz.

“Bizim gençliğimiz yaşadığı toplumdan koptu”
Peki, Cemal Yıldırım’ın çekmek istediki bir senaryo varmıydı? Hani, tüm imkanlar ona sunulsa, nasıl bir film çekmek istiyordu?” sorumuz üzerine Yıldırım, 1974 olaylarıyla ilgili bir film çekmek istediğini söylüyor. “O dönemleri anlatan bir film çekmek isterdim. Ancak milliyetçi yönünü değil. İnsani yönünü. İçerisinde gençler de olsun. Bizim gençliğimiz yaşadığı toplumdan koptu. Araba, eğlence, kızlar…Belki bir köşeden yakalar birşeyler aşılarız…Ancak bu büyük bir bütçe ister. Umarım “Anahtar” kapı açar ve sponsor bulabiliriz.”

Holywood’da olmak isterdim
Cemal Yıldırım’la özel yaşamıyla ilgili sohbete başlıyoruz. Evli olan Yıldırım’ın, bir de 16 yaşında oğlu olduğunu öğreniyoruz. Onun da film çekmeye meraklı olduğunu söylüyor. Ancak kendisinin yaşadığı sıkıntılarını gördüğü için, oğlunun filmci olacağını düşünmüyor. Bunun üzerine, yaptığı işten pişmanlık duyup duymadığını soruyoruz biz de. “Bir kez daha dünyaya gelseniz, yine aynı işi yaparmıydınız? Sorumuza ise şöyle yanıt veriyor: “Holywood’da olmak isterdim. İyi bir yerlere gelirdim. Burada bazı merciler yaptığımız işi sıradanlaştırıyorlar.”

Yeni senaryo ‘eriyen Kıbrıslılar’ı konu alıyor
Cemal Yıldırım, “Anahtar” filmiyle televizyon programları, roportajlar ve koşuşturmalar içerisinde şu günlerde. İlgiden memnun, ancak şimdiden bir sonraki adımı düşünmeye başlamış… Eğer sponsor bulursa, İngiltere’de bir film çekmek istiyor. Senaryo hakkında da tiyolar veriyor North Cyprus UK okuyucuları için. Film, eskiden buz kalıbı yapıp satan doksan yaşında bir adamın, bu iş ölünce İngiltere’ye göç edişini, orada da her yıl Kıbrıs’a dönme hayalini konu alıyor. Aslında burada da bir mesaj vermek amacında Yıldırım. Onun deyimiyle eriyen Kıbrıslılar mesajını…

Bu samimi sohbet için Cemal Yıldırım’a teşekkür ediyor. Başarılarının devamını diliyoruz.