Çikolata birçoğumuzun severek hatta büyük bir zevkle tükettiği bir besin. Birçok çeşidi olan çikolata ağızda çok güzel bir tat  bırakmakta ve bu yüzden çoğu kez  yerken kendimizi durdurmakta zorlanmaktayız. Peki bu tatlı kaçamağı ne kadar sıklıkla yapmalıyız?

 Çikolatanın vücutta yarattığı birçok değişiklik yıllardır araştırılmaktadır. Çikolata özellikle içerisinde bulunan ‘flavonoid’ ve ‘tryptophan’ molekülleri sayesinde bizlere mutluluk vermektedir. 

Kanımızda biriken belirli toksinleri vücudumuzdan atmaya yarayan antioksidanlar çikolatanın içerisinde bulunmaktadır. Siyah çikolata(dark chocolate) içerisinde, sütlü çikolataya oranla 2 kat fazla bulunan ‘epicatechin’ isimli antioksidan maddenin kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu olabileceği öngörülmektedir. 2003 yılında Nature dergisinde yayımlanan bir makelede siyah çikolata ile sütlü çikolatanın farkı araştırılmıştır. Bu araştırma sonucunda sadece siyah çikolata yiyen kişilerin kanında 20% oranında fazladan antioksidan bulunmuş  fakat sütlü çikolata yiyenlerde bir fark gözlemlenmemiştir.

Bunun yanında çikolatanın hamilelik döneminde de faydası olduğu görülmüştür. Helsinki Üniversitesi’nde yürütülen ve 2004 yılında ‘Early Human Development’ dergisinde yayımlanan bir çalışmada, hamilelik döneminde çikolata tüketen annelerin çocuklarının daha aktif ve pozitif oldukları gözlemlenmiştir.

Çikolatanın faydası  anne karnından yaşlılık dönemine kadar araştırılmıştır. Hollanda’da Brian Buijsse önderliğinde yürütülen çalışmada 65 yaş üzeri 470  erkek incelenmiştir. 2006 yılında ‘Archives of Internal Medicine’ dergisinde yayımlanan bu çalışma süresince hayatını  kaybeden 314 kişinin 152’si kalp-damar hastalığından dolayı vefat etmiştir. Bu kişilerde çikolatanın temel bileşeni olan ‘cocoa’ tüketimi incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda, az miktarda çikolata tüketen grubun, kalp-damar hastalığına yakalanma riskinin 2 kat arttığı görülmüştür.

Özellikle sağlık sisteminin ilerlemesiyle, daha uzun bir yaşam sürmekteyiz. Kaliteli bir yaşlılık dönemi birçok araştırmaya konu olmuştur. Çikolata tüketiminin daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sunduğu öngörülmektedir.

2 Kasım 2014 tarihinde ‘Nature Neuroscience’ dergisinde yayımlanan araştırmada, 50 ile 69 yaş arasındaki kişilere hafıza testi gibi çeşitli testler uygulanmıştır. Yaş ilerledikçe, hafıza testlerindeki sorulara daha yavaş cevap verildiği bilinmektedir. Çikolatanın içerisinde bulunan ‘flovanol’ içeren içeceklerden 3 ay boyunca tüketen kişilerin hafıza testinde yaş ortalamalarından daha başarılı oldukları görülmüştür. Bu kişilerin, kendilerinden  yaklaşık 30 yaş daha genç olanların tepki hızında oldukları görülmüştür. Ayrıca yüksek miktarda flovanol tüketen kişilerin beyin MRI sonucunda,  hippokampusdeki ‘dentate gyrus’ olarak adlandırılan bölgede 20% oranında daha fazla kan akışı gözlemlenmiştir. Ancak, bu miktardaki bir ilerleme için çok yüksek miktarda çikolata kullanımı gerekmektedir ki bu da sağlıklı bir beslenme açısından  risk teşkil etmektedir.

       Dengeli beslenmenin önemini  de göz önünde bulunduracak olursak, özellikle şeker ve yağ katkısı düşük, mümkün olabildiğince saf olan siyah çikolata tüketmek daha doğru bir seçenek olacaktır.

Kaynakca: Newscientist, Nature, Nature Neuroscience, Sciencedaily