Erişkin İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Dr. Musa Topel,  alerjik hastalıklar gibi astımın da dünyada görülme sıklığının arttığına dikkat çekerek, 2019 verilerine göre dünyada yaklaşık 262 milyon insanın astımdan etkilendiğini belirtti.

Astım sıklığının çocuklarda yüzde 9,1, adolesanlarda  (10-19 yaş) yüzde 11, erişkinlerde yüzde 6,6 olduğunu söyleyen Topel, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği adına yaptığı “7 Mayıs Dünya Astım Günü” açıklamasında bazı bilgilerle uyarılar paylaştı.

Topel, “Astım ilaçlarla kontrol altına alınabildiği takdirde hastalar uzun yıllar sorunsuz yaşayabilir” dedi.

 “Astım genellikle ataklar halinde seyreder”

Erişkin İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Dr. Musa Topel, astımla ilgili şu bilgileri verdi:

“Astım denilince akla ön planda nefes darlığı gelmekle birlikte; astımın temelinde hava yollarında bir takım tetikleyici faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan ve aşırı duyarlılığa neden olan iltihap mevcut olup, genellikle ataklar halinde seyreden bir hastalık olarak izlenmektedir. Ataklar kendiliğinden stres kaynaklı ortaya çıkabileceği gibi, viral-bakteriyel enfeksiyonlar egzersiz, soğuk-sıcak hava, hava kirliliği, duman-toz, sigara dumanı, alerjik maddeler gibi birçok ajanla da tetiklenebilmektedir. Astım düşündüren şikayetler arasında; istirahat halinde veya hareketle tetiklenen nefes darlığı, aralıklı olarak atak şeklinde gelen öksürük krizleri, hastanın soluk alıp verirken dışardan da duyulabilecek şekilde şiddetli olan hışıltılı-hırıltılı solunumu olmasıdır. Bunların yanı sıra; keskin kokularla, parfüm-temizlik malzemesi kokularıyla gelişen nefes darlığı-öksürük şikayeti olması da astım açısında değerlendirilmesi gereken semptomlardır.”

 “Solunum fonksiyon testleri çok kıymetli”

Topel, açıklamasının devamında şunları da paylaştı:

“Astım hastalığı çocukluk çağından itibaren görülebileceği gibi, erişkinlik hayatında sonradan da ortaya çıkabilmektedir. Tanısı için; hastanın şikayetlerinden şüphelenildikten sonra astımdaki hava kısıtlılığını göstermek için yapılacak solunum fonksiyon testleri çok kıymetlidir. Astım hastalığı diğer birçok akciğer hastalığının aksine geri dönüşümlü olarak hava yolları kısıtlılığı içermesi nedeniyle bazen tek bir test sonuçsuz olup, kontrol testlerle veya hastanın evdeki soluk verme hacimlerini bir süre takip etmek amacıyla kullanılacak PEF-metre isimli cihazla takibi yapılması da tanı açıdan önemli olabilmektedir. Astım tanısı alan hastalarda aynı zamanda eşlik edebilecek ve astım kontrolünü bozacak alerjik hastalıklar, reflü, diğer akciğer hastalıkları, obezite açısından da değerlendirilmeler yapılması gereklidir. Özellikle alerjik duyarlanma saptanan astım hastalarında uygun alerji tedavisi için hastanın bir immunolojive alerji hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve gerekli hallerde alerjen immunoterapisi çok kıymetlidir.”

Astım tanısı konulduktan sonra tedavi ve takip için en önemli faktörün “hasta-doktor” iş birliği olduğunu vurgulayan Erişkin İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Dr. Musa Topel, “Hastalığın getirileri ve dikkat edilmesi gereken noktalar hastaya anlayabileceği bir dilde anlatılmalıdır. Özellikle hastaların ilaç uyumunun artırılması uzun vadede hastalığın seyrine önemli pozitif katkılarda bulunur” dedi.

“Tetikleyici faktörlerden uzak durulmalı”

Musa Topel, astım hastalarının alabileceği önlemleri şöyle sıraladı:

“Belirlenen alerjik duyarlılıklardan mümkün olduğunca uzak durabilme, tetikleyici olabilecek sigara, hava kirliliği olan ortamlardan uzak durulması, kullanılıyorsa sigaranın bırakılması, obezitesi olan bireylerde kilo verilmesi, özellikle toz alerjisi olan hastalarda evde halı, yünlü örtüler, peluş oyuncaklar gibi üzerinde toz tutabilecek eşyaların ortadan kaldırılması, temizlik yaparken HEPA filtreli elektrikli süpürgeler kullanılması, herhangi bir kimyasal madde kullanımı sırasında maske kullanılması, hayvan alerjisi olanlarda ev içinde hayvan beslenmemesi, bazı astım hastalarında egzersiz sırasında astım tetiklenebileceğinden takip edilen doktor önerilerine göre egzersiz planlanması ve egzersiz sırasında ilaçların yanında bulundurulması, özellikle 65 yaş üstü veya ek hastalıkları (diyabet, hipertansiyon, bağışıklık yetersizliği, onkolojik hastalıklar vb.) olan bireylerde grip ve pnömokok aşılarının yapılması.”

“Sık atak geçiren hastalar ağır astım vakaları olarak değerlendirilmeli”

Astımda kullanılan ilaçlarla ilgili de bilgi veren Musa Topel, şunları kaydetti:

“En önemli ilaç grupları arasında; ağza püskürtme veya nefes şeklinde içe çekme yöntemiyle kullanılan nefes açıcı (bronkodilatör) inhaler ilaçlar vardır. Bunların yanı sıra ağız yoluyla da hap şeklinde alınabilecek ilaçlar ve özellik atak sırasında geçici rahatlama sağlayacak kurtarıcı ilaçlar da mevcuttur. Bunlara rağmen sık atak geçiren hastalar ağır astım vakaları olarak değerlendirilmeli ve yeni nesil biyolojik ajanlara başlanması açısından göğüs hastalıkları veya immünoloji ve alerji hastalıkları uzmanlarına yönlendirilmelidir.”

“Takip ve tedavi önemli”

“Astım doğası gereği geri dönüşümlü olmakla birlikte hem sıklığının artması hem de geçirilen her atakla astımın hava yollarına kalıcı hasar vermesi olasılığı bulunması nedeniyle takip ve tedavi açısından önemli bir hastalık grubudur” diyen Topel, şöyle devam etti:

“Astım ilaçlarla kontrol altına alınabildiği takdirde hastaların uzun yıllar sorunsuz yaşayabileceği hastalara anlatılmalı ve özellikle ataklar esnasında hastaların başvurabileceği yazılı eylem planları hastalarla paylaşılmalıdır. Bireyler kadar toplum iş yükü etkilenmesi ve sağlık harcamalarının ataklar yüzünden artması da göz önünde bulundurulduğunda astım açısından gerekli önlemlerin alınması halk sağlığı açısından büyük öneme sahiptir.”