Turizm ve Çevre Bakanlığı basın bürosundan yapılan açıklamaya göre, Esenyel, son günlerde Kıbrıs basınında yer alan Kuzey Kıbrıs turizm marka değeri ve ülke itibarını derinden etkileyecek manipülatif yorumlara karşı açıklık getirme ihtiyacı hissettiğini ifade etti.

Yapılan açıklamaların, “kulaktan dolma ve sadece yetersiz öngörü ve bakışlara” dayandığını savunan Esenyel, “Geçmişte uygulanan turizm stratejileri ve sektörel paydaşlarla kurulan ilişkilerin zaafiyetlerinden dolayı bizler hem devlet işlerinde hem de turizm stratejik planlamaları düşünüldüğünde, eksik icraatları görme vesilesini de yakalamış bulunduk” dedi.

Belli kesimlerin yaptığı açıklamaların özellikle Turizm ve Çevre Bakanlığı bünyesinde geçmişte üst kademelerde görev yapmış kişiler olduğunu iddia eden Esenyel, “Sanki KKTC gerçeklerini bilmeden ve/veya geçmişte kendi inisiyatiflerinde olan ve karar alma mekanizmalarını etkin bir biçimde kullanamadıklarından dolayı yapılan eksik icraatları bugünkü daha sadece 4 aydır göreve gelen Turizm ve Çevre Bakanlığı ekibine yüklemek insafsızlıktır diye düşünmekteyim” şeklinde devam etti.

Esenyel’in konuyla ilgili görüşleri şöyle:

“2016 MAYIS AYINA KADAR TÜM ÖDEME VE ALACAKLAR KAPATILMIŞTIR.”

“Örnek verecek olursak, kurulan teşvik sisteminin ve bu teşvik sistemi ile adamıza getirilen turistlerin tur operatörleri ödemelerinin ve hak edişlerinin esasta 2013 ve hatta 2011 yılına kadar sarkan gecikmeli ödemelerini Turizm ve Çevre Bakanlığı’nın şu andaki disipliner yapısı, ayrıca hükümetin üstlenmiş olduğu misyonu çerçevesinde 2016 Mayıs ayına kadarki tüm ödemeler ve alacaklar kapatılmıştır. Mayıs ayı sonrasında gelen teşvik sistemine dayalı ödemeler ise hafta hafta izlenerek ödeme yapılmak üzere büyük bir disiplinle Maliye Bakanlığına gönderilerek takibi yapılmaktadır.

“GEÇMİŞTE YAPILAŞMA İZİNLERİ VERENLER GİRNE’NİN BUGÜNKÜ  ÇARPIK YAPILAŞMASININ  OLUŞMASINDA  EN ÖNEMLİ BAŞROL OYNADI”

Bugünlerde toplumumuza  şirin görünmek adına basına  açıklama yapan ve geçmişte  bu mevkilerde olan kişiler; icraat dönemlerinde verdikleri yapılaşma izinleri ile Girne’nin bugünkü  çarpık yapılaşmasının  oluşmasında  en önemli başrol oyuncularıdırlar.

Girne’nin artık yatırıma ihtiyacı yok demek, KKTC’nin gözbebeği olan Girne bölgesinin, Akdeniz köyünden Esentepe’ye kadar olan sahil şeridini kapsadığını hatırlatmakta fayda görüyorum. ‘Girne’ye yatırım yapılmasın’ demek, turizm yatırımlarını acaba  Mesarya bölgesine yapmak anlamına mı geliyor düşüncesine kapılmaktayım.

“İCRAATA GELDİĞİMİZ GÜNDEN BERİ GİRNE’YE VERİLMİŞ OLAN YENİ BİR YATIRIM İZNİ YOK”

Turizm ve Çevre Bakanlığında, icraate geldiğimiz günden beri Girne’ye verilmiş olan yeni bir yatırım izni yoktur. Yeni yatırım projeleri de var ise, bahsettiğimiz Girne bölgesi kapsamında bu tarz turistik yatırımlar adamızın geleceği düşünülerek sırf yatırımcıların önünü açmak için gerekli tüm imkanlar seferber edilmeli ve bakanlığımızca da söz konusu icraatlar bundan sonra da seferber edilecektir.

“İSTATİSTİKİ BİLGİLER DOĞRULARI YANSITMIYOR”

Bu aşamada,  verilen istatistiki bilgilerin manipüle edilerek doğruları yansıtmadığını büyük bir üzüntü ile belirtmek isterim. Bu vesile ile 2015 yılı Ocak-Temmuz periyodları düşünülerek mukayeseli karşılaştırma yaptığımızda adamızda geçen yıl 488 bin 862 olan bu dönemdeki konaklayan kişi sayısının, 496 bin 986’ya yükseldiğini söylemekte fayda görüyorum. (Kaynak: Turistik Konaklama Tesisleri) Ağustos ayı  verileri ise geçen yılı aratmayacak düzeyde olduğu işaretlerini göstermekte ve özellikle 5 yıldızlı tesisleri sorguladığımız zaman dolulukların ifade edildiği gibi yüzde 70’ler seviyelerinde değil, rahatlıkla yüzde  85’in üzerinde olduğunu ifade edebilirim.

1 MİLYONLUK HEDEF BÜYÜK DEĞİL..”

Geçmiş dönemlerde övünülerek söylenen  1 milyondan fazla turisti bu adaya getirdik kelimelerinin bizlere motivasyon artırıcı değil, bilakis sadece TC pazarından en az 1 milyon turist getirmeyi hedef koyduğmuzu düşünürsek çok büyük bir rakam olmadığını görmekteyiz. Bize sadece 60 mil kadar uzak Anavatan Türkiye’ye tanıtma ve pazarlama faaliyetlerinde, özellikle Türkiye’de yaşanan talihsiz darbe girişiminin de etkileri ile buradaki TC vatandaşlarımıza KKTC’yi tanıma ve birşekilde yaşatma felsefesi ile yola çıkarak giriştiğimiz tanıtma hamlelerine gerek yok kelimelerini de  anlamakta gerçekten zorluk çekmekteyim.

Turizm destinasyonu pazarlama faaliyetlerinde en akıllıca yapılacak olan iş şüphesiz sizlere tarihi, kültürel, dini, dili, ırkı ayni olan pazarlara girmekten geçmektedir.

YENİ UÇUŞ NOKTALARI; UKRAYNA VE RUSYA’YA

Binaenaleyh, geçmişte unutulan özellikle son 5 yılda gittikçe kan kaybeden ve adeta unutulan İngiltere pazarına da bu yıl  çok agresif bir pazarlama faaliyeti içerisinde olunacağını da beyan etmek isterim.

Avrupa’da, İngiltere’den sonra yine yıllardır pazar kaybettiğimiz Almanya ve yapacağımız tanıtma ve pazarlama faaliyetleri ile yeni uçuş noktası belirlediğimiz Ukrayna ve Rusya’ya da yeni uçak seferlerini çok yakın bir zamanda başlatmış bulunacağız.

Söz konusu  tablolar içerisinde 2017 yılının da şimdiden kaybedildiği gibi açıklamalarda bulunulması turizm sektörümüzü ve sektörel paydaşları umutsuzluğa itmekten başka işe yaramayacaltır. Bu aşamada belirtmek isterim ki yıllardan sonra adamızda gerçek anlamda bir pazarlama destinasyonu konkuruna çıkılmış ve ülkemizi en iyi bu anlamda Turizm ve Çevre Bakanlığı’nca tanıtmayı hakeden ajansla birlikte hareket edilerek hem TC’de planlanan yeni uçuş noktaları, Trabzon, Eskişehir, Konya hem de geçmişte açıklanan diğer büyük illerde ve yurtdışında katılınacak olan Turizm fuarları ve Roadshowlarla birlikte ülkemiz kış turizmini de hareketlendirmeye yönelik  agresif bir tanıtma ve pazarlama faaliyetinin içerisine giriyoruz.

“ÜMİT KIRICI, YANLIŞ, SPEKÜLATİF VE ÖZELLİKLE POPÜLİST AÇIKLAMALARDAN UZAK DURULMASI..”

Turizm ve Çevre Bakanlığınca beklentimiz bu gibi tanıtma ve pazarlama faaliyetlerinde ülkemizin geleceği de düşünülerek bu aşamada ümit kırıcı, yanlış, spekülatif ve özellikle popülist açıklamalardan uzak durulması ve 4 aylık sürede yapılan icraatların göz önünde bulundurularak ona göre yorumda bulunulması daha fazla motive edici olacaktır.

Benzer yanlış istatistikleri toparlayacak olursam adamızda geçen yıl 7 aylık konaklama oranının yüzde 45’den 42.5’e düştüğü ve bunun yüzde 20-25 seviyesinde olmadığını ifade etmek isterim. Sanki adamızda bir turizm çöküntüsü varmış gibi haksızca eleştirmek kimseye fayda getirmeyeceği gibi adamıza yatırım yapmayı amaçlayan ister küçük ister büyük boylu yatırımcılarında bu tarz açıklamalar önlerini tıkamaktadır.

“HİÇ ULAŞILMAYAN BİR HARMONİ VE UYUM İÇERİSİNDE ÇALIŞMAKTAYIZ”

Son olarak belirtmekte fayda görmekteyim ki Kuzey Kıbrıs turizm marka değeri ve onun parlatılması adına elimizden geldiğince proaktif bir yaklaşım benimseyerek tüm sektör paydaşlarıyla birlikte yıllardan sonra bakanlığımızca hiç ulaşılmayan bir harmoni ve uyum içerisinde çalışmaktayız. Geçmişte ödenmeyen teşviklerin ödenmesi, TC’de yepyeni uçuş destinasyonlarının açılması, Avrupa pazarında özellikle kış turizmini hareketlendirecek yeni charter noktalarına girilmesi Bakanlığımızın uzman personellerince ele alınarak içinde bulunduğumuz konjektürel yapının hızla olumsuzdan olumluya doğru adım atılmasına vesile olunmuştur.”