Tarihi Mağusa Suriçi’nde 1300’lü yılların ortasında inşa edilen Nestoryan Kilisesi geçmişinde ilginç rivayetler barındırıyor
 

Ahmet İLKTAÇ
 

Birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapan Mağusa Suriçi’nde Nestoryan Kilisesi (Ayios Georgious Xorinos) son zamanlarda Kıbrıslı Rum Ortodoksların ayinlerine ev sahipliği yapmasıyla adını sıkça duyuruyor.
58 yıl sonra 2014 yılında yeniden ayin yapılmasına izin verilen Kilise’nin mimari yapısı özellikle turistlerin yoğun ilgisini çekiyor.
Kilise; Süryanice duvar freskleri, çanı ve gül desenli penceresiyle gayet dikkat çekici bir görünüme sahip.


Rivayetlere göre, kilisenin yer döşemelerindeki tozlar, bir kişinin evine götürülürse o kişi 1 yıl içerisinde ölüyor veya evini terk ediyor.

Sir Francis kardeşler tarafından inşa ettirildi
 

Tuncer Bağışkan’ın “Kıbrıs’ın Geçmişine Yolculuk” isimli kitabından elde edilen bilgilere göre kilisenin 1360-1369 yıllarında kendini tanrıya adayan hayırsever bir gemi sahibi olan Sir Francis Lakhas kardeşler tarafından inşa edildi.
Sir Francis Lakhas kardeşlerin Nesturi (Iraklı Keldaniler) mezhebinden oldukları belirtilirken, Kilisenin ilk yapıldığı dönemde Nesturi Kilisesi olarak bilindiği, 1905 yılında Mağusa Ortodoks Rumların kiliseyi temizleyip tamir ettikten sonra Sürgüncü Ayios Georgious Xorinos adıyla yeniden ibadete açılmıştı.
Yine, anlatımı Serdar Atai ve Zorlku Cezaroğlu tarafından yapılan “Cep Mağusa Tarihin Kenti” isimli kitapta Nestoryan Kilisesi hakkında bilgiler yer almaktadır.
Bu kitaba göre de; kilisede günümüze kadar ulaşan duvar fresklerinde Süryanice yazıtlar bulunuyor. 14’ncü yüzyılda inşa edilen kilisenin kuzey ve güney kanatlarına iki koridor ile yarım kubbe ilave edilerek büyük oranda genişletildiği bildiriliyor.
Söz konusu kilise 1956 yılına kadar İngiliz Dönemi’nde Rum toplumunca 1956 yılına kadar sürekli olarak kullanılmıştır. Kilise daha sonra 57 yıllık aradan sonra 2013 yılında yeniden Kıbrıslı Rumların ibadetine açılmıştır. Günümüzde kilisede ayin yapılmasına kısıtlı izin verilse de dönem dönem ayinler gerçekleştirilip adada bir barış ve hoşgörü kültürünün gelişmesine olanak sağlanmaktadır.
Kilisenin kuzeybatı tarafındaki çan kulesi kemerleri oldukça Avrupai bir tarz taşıdığı ve günümüzde Mağusa Suriçi’nde çanı mevcut olan tek kilise olma özelliğini taşıyor. Kilisenin batı kısmından girişinde bulunan kapının üzerindeki gül motifli pencere gayet dikkat çekicidir.
Rivayetlere göre, kilisenin yer döşemelerindeki tozları süpürüp sevmediğimiz bir kişinin evine götürülmesi halinde o kişinin 1 yıl içerisinde öldüğüne veya evini terk ettiğine inanılmaktadır.