KKTC'de herkes kendi çıkarını düşünüyor ve bu nedenle ülkenin genel çıkarlarını  öne çıkaramıyoruz...

Üniversiteler sektörümüz son yıllarda ciddi adımlar attı... 

17 faal ve 17 de izin bekleyen üniversite olduğu söyleniyor... 

Ancak bu sektöre çok kırılgan bir sektördür.

Dünya’daki örnekleri incelendiği zaman, rakam yükseldikçe, dikkatli ve çok sağlam temeller oturtulmamışsa, üniversite işi çok rahat batabilir...

“Başka üniversite izni verilmesin” demiyorum.

Ama değil üniversite izni, meseleyi ticarete çekecek hiç bir adıma izin verilmemeli...

Bu ülkede esas olan turizmdir...

Daha önce de bu konuya çok değindim. 

 Elimizde çok ciddi turizm potansiyeli vardır...

İki havaalanı söz konusudur...

Otel kaliteleri ciddi anlamda üst seviyededir...

Kumarhane kalitemiz, yabancı kumar turisti için yine en üst seviyede caziptir...

Girne'de Les Ambassadeur Hotel - Casino açıldı. Lüksün, kalitenin zirvesi... 

Otelciler, casinocular ve acenteciler; kesinlikle desteklenmesi, dinlenilmesi ve el üstünde tutulması gereken üç sektördür...

Ülkenin en önemli sektörü turizmdir...

Turizmden başka hiç bir şeyimiz yoktur...

Ve turizm, çok doğru yapıldığı takdirde, zeytinyağından sabun yapan dahi ciddi para kazanabilir.

Evinin arkasında 12 tavuk besleyen de...

Bırakın narenciyeyi, taze meyve sebzeyi, eti, sütü, peyniri, hellimi...

Herkes, ama her birey, turizmi iki katına katladığımız anda, ciddi refaha kavuşur...

Ama biz hep kavga ediyoruz...

Herkes zaman zaman acımasızca eleştiriyor...

Beş yıldızlı otellere gelen “full board” turist, esnafa hiç bir şey bırakmıyor diyoruz...

Doğru olan çok eleştirimiz olabilir...

Ama asıl doğru olan, turizme gerçekten ve ciddi anlamda sarılmaktır...

Yatırımcı çekebilmektir.

Gelen yatırımcıya, “ülkemizin kıyıları ve toprakları peşkeş çekiliyor” gözüyle bakmayı bir yana bırakmaktan başka çaremiz ve seçeneğimiz yoktur...

Adını vereceğim, Kaya Grubu, Ayyorgi’ye bir otel yapacak diye, şirketin yetkililerinin de sahiplerinin de analarından emdiği sütü burunlarından getirmedik mi?

Siyasetimizin çirkefliği içine bile çektik insanları.

Peki, Ayyorgi’ye, evet, çevreye de uygun, doğamıza zarar vermeyecek, sahilimize sıkıntı yaratmayacak bir güzel otel yapılması hiç mi işimize gelmez?

Eğri oturun ama doğru düşünün ve dürüst konuşun; Nuh’un Gemisi veya Artemis, Bafra’yı, ölü Karpaz’ı, kimsenin uğramadığı ve uğramayacağı kayalıkları canlandırmadı mı?

Bölgeye hiç mi katkısı olmadı...

Evet abartmaya gerek yok... Elbette kaşımıza gözümüze yatırım yapmıyor insanlar... Tabii ki para kazanmayı hedefliyorlar...

Ama, bu riskli, bu çözümsüz ve geleceği belirsiz ülkeye yatırım yapan, para atan herkese dibine kadar yardımcı olmalıyız...

Her sektörün, daha çok kazanması için, her vatandaşın turizmden faydalanması için neler yapılabileceğini konuşalım...

Mesela, tarihi yerlerimize gözümüz gibi bakalım.

Müzelerimizi artıralım...

Pembe yalanlar da ekleyerek, ören yerlerini, tarihi eserleri, hikayelerle süsleyelim; Maraş’ı ziyarete açalım...

Askeri bölgeleri değerlendirelim...

Daha yeşil, daha temiz, daha güzel bir doğa yaratmak için uğraşalım...

Ercan’ı, Karpaz Gate Marina’yı “düşmanların malı ve mülkü” görmeyelim; Geçitkale’yi devreye sokmak için, Mağusa’ya, Lapta’ya, Girne’ye, Gemikonağı’na marinalar yapmak için çırpınalım...

Yapıyor muyuz bunları?

Hayır!

Ercan’dan ve Geçitkale’den; ama kesinlikle Larnaka ve Baf’tan bu ülkeye turist yağmalıdır...

Bunları konuşalım...

Çok güzel, çok çevreci, çok çevre dostu, çok yeşilci, çiçek gibi güzel otellerin yapılabileceği çok bakir yerlerimiz vardır... Mahvetmeden, doğal yapıya ve tarihi dokuya hiç zarar vermeden, çok şeyler yapılabilir.

Eminim...

Hele bu yaz ufak bir kayalık olan Santorini’de neler yapıldığına tanık olduktan sonra, Kuzey Kıbrıs’ın buuuuum diye patlamaması için hiç bir sebep olamaz...

Sadece, çözümcü yaklaşımlar sürmeli; Dünya ile kavga edilmemeli; barışçıl, güler yüzlü, misafirperver turisti nimet gören anlayışlarla fırtınalar estirilmelidir.

Biliyor musunuz; üzerimizde bazı kabuklar ve bazı karabasanlar var...

Bu kabuklardan biri, muhalefet yapmaktan ve negatif davranmaktan hoşlanıyor olmamızdır.

Elimizin altında da Facebook var ya; hücuuuuum!

Yapmayın!

Sahip çıkın... Kavga etmekten ve sadece kişisel ya da zümresel kazanımlarla uğraşmaktan vazgeçin!

Turizm, hepimizi mutlu eder...

Hepimize de yeter...                

Bu arada eklemek lazım...

Evet, TL, bazı para birimleri karşısında ciddi değer kaybına uğradı.

Turizmde bu avantaja çevrilmelidir.

Londra'daki vatandaşlarımıza çağrımdır...

Lütfen bu yaz tatile ülkenize gelin.

Sterlin kullanan için burası ucuzluk cennetidir...