Mustafa Oraloğlu, Kıbrıs’ın en köklü futbol takımlarından biri olan Türk Gücü’nde uzun yıllar kalecilik yapmış bir isim…

Kıbrıs futboluna adını altın harflerle yazdıran Mustafa Oraloğlu’nu, Gazimağusa’da, ‘Kaleci Mustafa’ demezseniz bulamazsınız.

Kaleci Mustafa’yla, tarihi suriçinde, çanta ve cüzdan satışı yaptığı işyerinde sohbet ettik. Geçmiş yıllara doğru yolculuk yaptık birlikte…

Sahalara ilk, merhum Hasan Keskin ve kardeşi İlhan Keskin götürmüş Kaleci Mustafa’yı. Futbola ortaokul yıllarında adım atmış. Bir yıl, Türk Gücü’nün genç takımında oynadıktan sonra, A takıma alınmış. 17 yıl boyunca bu takımda kalecilik yapmış Mustafa Oraloğlu… Birçok başarıya imza atmış…

 

Oğlu da futbola sevdalı
1972 ile 1982 yılları arasında ise, milli takımda oynamış. Otuz yıl önce futbolu bırakan Mustafa Kaleci, oğlu Ali Oraloğlu’nun başarısını da uzun yıllar tribünlerde seyretmiş…

23 yıl önce kaldırdığı şampiyonluk kupasını, 23 yıl sonra gelen ilk şampiyonlukta oğlu Ali Oraloğlu kaldırmış…

Takımı Türk Gücü’nde uzun yıllar antrenörlük ve yöneticilik yapan Mustafa Oraloğlu, takımının 7 lig şampiyonluğunun tümünde fiilen bulunmuş bir kişi. Ayni zamanda, takımının 4 kupa şampiyonluğunun üçünde de kalede kendini gösterdi.

 

Futbol, akıl oyunu
Gururla anlattığı futbol hayatında,  “Türkiye’deki futbol takımlarından teklif aldım, ancak, şartlar değerlendirmeme engel oldu” diyen Mustafa Oraloğlu, futbolun, sevgi, beceri ve akıl oyunu olduğunu ifade etti.

Günümüz futbolunun, güce ve kondisyona bağlı olarak oynandığını anlatan Mustafa Oraloğlu, geçmişte tek eğlencenin futbol maçları olduğunu anımsattı ve o yıllarda oynanan maçları izlemeyenlere gelenlerin de türbinleri tıklım tıklım doldurduğunu dile getirdi.

Teknolojinin gelişmesiyle, futbola olan ilginin azaldığını kaydeden Mustafa Oraloğlu, kendisinin her hafta sonu oynanan maçları izlemeye gittiğini de söyledi ve ekledi:

“Futbol çok basit görünen bir oyun ancak, zeki değilseniz bu oyunu başarıyla oynayamazsınız. Çabuk karar vermelisiniz, verdiğiniz kararı,vakit kaybetmeden ayağınızla uygulamanız gerek.

Geçmiş yıllarda, kim topu ayağında tutar, çalım atarsa, topu yükseğe atarsa o, o dönemin en iyi futbolcusuydu… Şimdilerde bu kriterler değişti. Takdiğe dayalı bir futbol anlayışı var. Bu takdik, takım olarak uygulandığında, başarı sağlanılıyor. Futbolda, “ben yaptım” diye bir şey yoktur “biz yaptık” vardır. “Biz yaptık” diyenler her zaman başarı elde eder.