Namık Kemal Atalay... Şimdiden başladı "çok erken gitti"ler. Ben daha gittiğini anlamadan "bitti mi yani?"ler. Halbuki hiç olur mu "sen"i öylesi klişe tepkilere hapsetmek. Sen ki Namık Kemal, hayatımızın her noktasına ismini kazımışsın.


Benden gitmedin, gidemezsin sen güzel adam! Kimin gözleri alır, alabilir ki ışık saçan gözlerinin yerini, ne doldurabilir ki "canım benim" deyişinin o çok içten halini! "İnsan"lığın her zerresini böylesine özümsemiş bir "can"ın yerini kim doldurabilir Namık, senden başka?


Kim sarılır senden içten? Kim bakar ruhunu anlarcasına derin, kim senin kadar düzgün yerleştirir ki rakı masasına o şiirleri, şarkıları? Peki ya biz ne yapacağız yerimiz göğümüz inlemeyince kahkahalarınla? Hayat, hayatı yaşamayı bilenlerle güzelken ancak, biz en iyi bilensiz ne olacağız? 


Söyle...de ki "yalan söylüyorum" ! "Yalan söylüyorsun" diyerek sarılayım boynuna, öyle bir sarılmak ki sanki herşey benim elimdeymişçesine bırakmadan... Hiç izin vermemek, sanki bana kalmış gibi.. Gidişine böyle çaresizce bakmamak...


Of be Namık! Nasıl bir ateştir ki bu içimde düştüğünden beri, cayır cayır! Öyle ki 300 kelimelik köşelere seni sığdırmak için uğraştırıyor. Artık nasıl yaktıysan içimizi, 49 seneye sığdıramadığın, doldurup doldurup taşırdığın "sen"i anlatmaya çalışıyorum. Ne cüret! 


Bu kadar eşi benzeri bulunmaz olmasaydın da "hayat işte" felsefesi yapsaydık ardından, iki çift önceden hazırlanmış sözle geçseydi herşey ama olmaz. Böyle haksızlığa "hayat işte" denilmez! Diyemiyorum, dilim varmıyor, seninle ilgili en küçük bir olumsuzluğa aklım ermiyor Namık...


Benimle bir anlaşma yapsan? Hiç gitmemişsin farketsem ben. Kabul etmesem. Bu işin günahı sevabı olur mu ki? Olsun! Varsın seni bu kadar çok sevdiğim ve asla bırakmayacağım için günaha gireyim. Sen kitaplarınla haşır neşir olmaya devam et, koca gönlünden koptuğunca dağıt en sevdiklerine en sevdiğin kitapları, ben de "Namık ne kadar yoğun bu ara hiç gelmiyor" diye kızayım sana, o kadar kızayım ki aramam bile mümkün olmasın. Sen hep olduğun yerde kal böylece, öyle yapalım...