Ego Bar’ın bulunduğu bina eski bir vali konağı… Tarihi bir binada nostalji bir ortam yarattı Tuba. Ego’nun bütün dekoru ise kendisine ait… “Dekor denirse…”  diyor. Oysa Kuzey Kıbrıs’ta böyle bir mekanın benzeri neredeyse yok. Her şeyi ikinci elciden almış, belki de işin büyüsü her şeyin bir ruhu olmasında… Yaşanmışlıkları, anıları taşımasında…  


“Çok uzun zaman oldu adaya geleli ben birazda patavatsız ve deliyim galiba ama insan ilişkilerim iyidir en azından ben öyle sanıyorum. Sonra bir şekilde herkes bana alıştı.
Kocaman bir aile kurdum burada. 10 yıllık müşterilerim var. Müşterilerim genelde İngiliz. Yazın sürekli gelenleri göremezsem korkuyorum bile…”

 

Misli Kadıoğlu

Girne yat limanının üzerinde Merdivenli Sokak’ta on bir yıldan beridir hizmet veren Ego Bar, eğlence severlerin uğrak noktası… Ego Bar’ın başarılı işletmecisi Tuba Taylan, tarihi dokusuyla görenleri büyüleyen ortamın özelliklerini bozmadan kendine has bir mekan yarattı. Sıcak ortamında, kaliteli müzik dinlemek, içkisini yudumlamak ve dost bir ortamda unutulmaz saatler yaşamak isteyenler kısa sürede buranın müdavimi oluyor.

Tuba Taylan, mekanı almadan önce burası terk edilmiş bir bahçeymiş. Burayı, 3 kamyon pislik atıldıktan sonra keşfetmiş, mekanın altındaki kapıyı balıkçı çizmeleri giyip sazlıklar ve ağaçların arasından duvar var mı yok mu diye kontrol ederken bulmuş…

Kapalı alan olmadığından, ilk seneler sadece yaz aylarında açık olan Ego, daha sonra orta kattaki bahçeyle birlikte daha da genişlemiş…

 

Eski bir vali konağı
Taylan, 4 sene önce kapalı alanı da aldı… Ego Bar’ın bulunduğu bina eski bir vali konağı… Tarihi bir binada nostalji bir ortam yarattı Tuba. Ego’nun bütün dekoru ise kendisine ait… “Dekor denirse…”  diyor. Oysa Kuzey Kıbrıs’ta böyle bir mekanın benzeri neredeyse yok.
Her şeyi ikinci elciden almış, belki de işin büyüsü her şeyin bir ruhu olmasında… Yaşanmışlıkları, anıları taşımasında… 
“Eskiyi çok seviyorum eski olan her şeyi binanın yapısını bozmadan ona yakışanı yapmaya çalışıyorum” diyor Tuba, böyle binalara iyi bakılmamasına duyduğu üzüntüyü de belirtiyor.

Ego, kapalı alan dahil yaklaşık 500 kişilik bir mekan, ancak alan büyük olduğu için ve adada personel çok büyük bir sorun olduğundan Tuba, mekanı tam anlamıyla verimli olarak kullanamamaktan yakınıyor.

 

İşini keyifle ve eğlenerek yapıyor
Tuba Taylan, Ego’nun bu kadar uzun zamandan beri aynı yerde aynı sahiple çalışmasının tek sebebini, para hırsı olmayan bir patron olmasına bağlıyor. “Ben işimi iş gibi değil, evimin bahçesinde arkadaşlarımla vakit geçiriyormuşum, onları ağırlıyormuş gibi keyifle, eğlenerek yaptım” diyor.

 

“Amaç para kazanmak olsaydı eller havaya yapardık”
Egonun misafirlerinin de sürekli söylediği bir özelliği daha var, müzikleri…

Tuba Taylan, kaliteli müzik dinlemeyi sevenleri, Ego’ya çekmeyi başardı. “Şanslı bir çocuktum ablam DJ’di. Eskiden harika müziklerle büyüdüm. Ego’da çalan bütün müzikler 11 yıllık bir arşivden çıkan listelerdir. Amaç para kazanmak olsaydı eller havaya yapardık” diyor ve gülümsüyor.

Ego da genelde yabancı müzik çalınıyor. Jazz, Blues, dünya müzikleri…Ama kış geceleri şöminenin başında da Türkçe müzik de dinlemek ayrı bir keyif oluyor.

Şimdilik canlı müzik sadece cuma geceleri var. Ama yazın Ego’da sürprizler var.

 

“Ben birazda patavatsız ve deliyim galiba …”
Kadın işletmeci sahibi olmanın zor olup olmadığını soruyoruz Tuba’ya, samimi bir şekilde yanıtlıyor:

“Hem zor hem kolay… Önce kadın olduğunuzdan kimse sizi ciddiye almıyor. Gerçi benim sesim de buna bir etken. Ama ustalarla çok işiniz oluyor bu meslekteyseniz, ustalar işin başında kadın görünce nasıl olsa anlamaz diye acayip fiyatlar veriyorlar. En çok hala buna bozuluyorum. Gerçi 10 yıldan sonra her şeyi biliyorum ve çoğu şeyi kendim yapıyorum ama olsun…Çok uzun zaman oldu adaya geleli ben birazda patavatsız ve deliyim galiba ama insan ilişkilerim iyidir en azından ben öyle sanıyorum. Sonra bir şekilde herkes bana alıştı.
Kocaman bir aile kurdum burada. 10 yıllık müşterilerim var. Müşterilerim genelde İngiliz. Yazın sürekli gelenleri göremezsem korkuyorum bile… İnşallah yaşıyorlardır bir şey olmamışlardır diye…