Dinleyicilerimin, benim müziğimi dinlerken yada sahne performansımı izlerken, aynen eski gazete eklerinde çıkan ‘şaşı bak, şaşır’ görselleri gibi hem görsel hem de işitsel olarak odaklandıkça değişen boyutları deneyimlemelerini istiyorum…

 

Tağmaç ÇANKAYA

Elektronik müzik Kıbrıs’ta yavaş yavaş daha fazla anılan bir tür haline geldi. Bu müzik türü kendi içinde de alt kategorilere ayrılıyor, kendi müziğini bu başlığın altında nereye yerleştirdiğini İnal Bilsel’e soruyoruz…

İnal Bilsel, hakkında birçok haber yapılmış, üretken bir müzik insanı. Bugüne kadar insanların onu kendi sınırlı müzik bilgileri içinde bir yerlere koyma çabaları içinde bir çok ‘deneme’ye şahit olmuş.

Kendi müziğini kendi üretmekle yetinmemiş, her albümünü ve her performansını tam anlamıyla ‘çoklu boyut’ içeren kurgulara dönüştürebilmiş.
İnal, tematik sunumlarla dinleyicisine çok hisli bir deneyim sağlayan değerli bir üretim insanı.
İşte bundandır ki her performansı için hazırladığı görsel ve işitsel yolculukları, şarkı sözleri ile de birleştirerek bir karmaşadan geçirip onları harmoniye dönüştürmesi, onu övgüye değer bir sanatçı yapmış durumda.

Londra onun için önemli bir yere sahip

Kendisine yaptığı işin DJ’likten farkını sorduğumuzda “Evet yaptığım performanslar DJ’lik de içeriyor ve DJ olmanın hiç bir kötü yani yok lakin yaptığım şey bundan ibaret değil” diye cevaplıyor.
Kullandığı görsellerdeki grafik tasarıma ve videolarına varana kadar nerdeyse her şeyi kendi hazırlayan Bilsel, Londra’da müzik eğitimini tamamladıktan sonra uzun yıllar Londra’da yaşamış. Ama hayatıyla ilgili yeni bir karar vermesi gerektiğinde, ülkesine dönmeyi seçmiş.
Bu seçimi nasıl yaptığını şöyle anlatıyor:
 “Derdim kendi müziğimi ve kurgularımı üretmekti ve elektronik müzik konusunda internet sayesinde, dünyanın herhangi bir yerinde üretim yapabileceğimi fark ettim. Hem ailemin ve arkadaşlarımın olduğu yer hem de iklimine bakarak ve elbette istediğim üretimi yaptıktan sonra bile yine de zaman olarak zengin olabileceğim ülkeme dönmeye karar verdim.”

Şu anda yaşamını Kuzey Kıbrıs’ta sürdüren İnal, sık sık konserler veriyor ve arda kalan zamanında da yine Londra’da Royal Holloway Üniversitesinde müzik doktorası yapıyor.

Şaşı bak şaşır

Müziğe yaklaşımı ve müzik algısı hakkında konuşuyoruz Bilsel’le.

Verdiği örnek çok ilginç:
Dinleyicilerimin, benim müziğimi dinlerken yada sahne performansımı izlerken, aynen eski gazete eklerinde çıkan ‘şaşı bak, şaşır’ görselleri gibi hem görsel hem de işitsel olarak odaklandıkça değişen boyutları deneyimlemelerini istiyorum”.

Yaptığı her şeyin bu ülkenin insanları tarafından anlaşılması gerekliliği gibi yapay bir şeye hapsolmadan; kendi tarzıyla, çok yönlü ve boyutlu üretim yapmanın tadına vardığını dile getiren İnal, Kıbrıs’ta yaşamanın ve üretimi sürdürebilmenin formülünü kendi adına böyle bulduğunu ifade ediyor.

Yeni albüm yakında

İnal, son günlerde yeni albümü, 22 şarkılık “Paradise Lost ”un stüdyo kayıtları ile uğraştıklarını ve çok yakında müziğinin dinleyicileriyle buluşacağını da belirtiyor. Label şirketleri ile anlaşamazsam, onu da gerekirse kendim yaparım” diyen İnal, insanın yaptığı şeye karşı olan sorumluluğunun, başkalarının oluruna bırakılmaması gerekliliği hakkında çok güzel yaşayan örnek teşkil ediyor.

İnal Bilsel ile ilgili daha fazla ve detaylı bilgi edinmek isteyenler, ona kendi web sitesinden (Inalbilsel.com) ulaşabilirler.