Londra’da yaşayan ve öğrenme engelli çocuğu bulunan ailelerin göç hikâyeleri konulu projenin bulguları Wood Green Civic Centre’da düzenlenen etkinlikte paylaşıldı. Bu değerli projeyi yürüten takımın üyelerinden Ceyda İbrahim’le görüştük ve çalışma hakkında daha detaylı bilgi aldık.



Diva ULUÇAY

Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Ceyda İbrahim kimdir?
Ben ‘89 doğumlu Londra’da doğup büyüyen bir Kıbrıslıyım. Şu anda Kings College’de pratisyenlik yapabilmek için psikoloji alanında klinik doktoramı tamamlıyorum. Bunun öncesinde UCL üniversitesinden psikoloji bölümünü tamamladım. Doktoraya başlamadan önce birçok hastane ve klinikte asistanlık yaptım. Bunların içerisinde genel psikoloji kliniği, zihinsel engelliler kurumu, adli psikolojisi ve bağımlılar kliniği vardı. Özellikle genel psikoloji kliniğinde ve zihinsel engelliler kurumunda Türkçe konuşan ailelerle çok psikolojik çalışmalarım oldu. Mesela Türkçe konuşanlar için özel terapi grupları ve aile terapisi.

Projede birlikte çalıştığınız takım arkadaşlarınızı da kısaca tanıtır mısınız?
Projeyi tamamlarken üç kişiydik. Benden başka zihinsel engelliler kurumunun baş psikoloğu vardı (Dr Deborah Chinn). Kendisi zihinsel engelliler konusunda uzmandır ve senelerdir bu alanda çalışmaktadır. Ayni zamanda Kings College’de akademisyenlik de yapmaktadır. Çalıştığım öteki arkadaşım Prabhleen Sandhu ise zihinsel engelliler kurumundaki asistanlardan biridir. Ayrıca Hertforshire üniversitesinde master projesi olarak bu projeyi bizimle üstlenmiştir. Kendisi de birçok alanda asistan psikologluk yapmıştır.

Biraz araştırma konunuzdan bahsedelim. Neden öğrenme engelli birey bulunan Türk/Kıbrıslı Türk/Kürt aileleri incelemek istediniz?
Projemizi başlatma kararını ben hala zihinsel engelliler kurumunda çalışırken aldık. Orda çalıştığım bir sene içerisinde Türkçe konuşan ailelerimizle birçok görüşmemiz oldu aile terapisi için.  Dinlediğimiz hikâyeler çok ilgimizi çekti, özellikle de göç etmeden önce yaşamış oldukları zorluklar ve göç hikâyeleri. Daha önce böyle bir araştırma hiç yapılmamıştı ve biz, bizim duyduğumuz hikâyelerin başkalarıyla da paylaşılmasının servislerimiz için önemli olacağını düşündük.

Araştırmaya kaç aile katıldı ve katılan aileleri nasıl seçtiniz?
Araştırmamıza beş aile katıldı. Araştırmaya katılacak aile bulmakta biraz zorlandık. Bunların birinci sebebi, benim daha önce serviste çalışırken birçok aileyle irtibatım olduğundan onların araştırmaya katılmasının uygun olmayacağını düşündük. Sonra servisten ve yakındaki bir kolejden bir liste elde ettik, ve bu listeden ancak beş aile katılmaya karar verdi. Türk radyosunda ve gazetede araştırmanın reklamını yaptık ama bu yöntemle araştırmaya katılabilecek aile bulamadık.

Araştırmanızdan elde ettiğiniz başlıca bulgular nelerdir? Bu bulgulardan nasıl sonuçlar çıkardınız?
Bulgularımızı dört bölüme ayırdık: göç etmeden önceki hayatları, göçmenlik hikâyeleri, göç ettikten sonraki hayatları ve gelecekle ilgili umutları. Göç etmeden önce ailelerimiz çocuklarına eğitim ve sağlık servisi bulmakta zorlandılar. Çoğu aile çocuğunun neden öteki çocuklarından farklı olduğunu uzun zamandan sonra anladı. Çoğu aile belki paramız olsaydı servislere de ulaşabilirdik dedi. Bazı aileler ise servisler olsa bile yeterli olmadıklarını ya da ulaşamayacakları kadar uzakta olduklarını anlattı. Aileler, özellikle anneler kendilerini çocuklarına adamış, kendilerine ait ne bir mesleği ne de bir sosyal hayatı olan kadınlardı.

Göç hikâyelerini anlatırken aileler İngiltere’yi yücelttiklerini söylediler. İngiltere onlar için bir kurtuluştu, çocukları için daha iyi bir gelecek verebilecek yerdi. Bazı ailelerimiz içinse politik nedenlerden dolayı bir kurtuluştu. İngiltere’ye gelmek hiç bir aile için kolay olmamıştı. Çoğu aile parçalanmış ve her birey ayni anda göç edememişti. Aileler genelde akrabalarına iş veya kalacak bir yer için güvenerek gelmişlerdi, ama ne yazık ki çoğu aile hayal kırıklığına uğramış ve kendi ayakları üzerinde durmayı çok çabuk öğrenmişti. Bazı ailelerimiz hotellerde, bazıları ise bir akrabanın bahçesinde kurduğu çadırda kalmak zorunda kalmıştı. İş bulma zorluğuna bir de dil sorunu eklenince babaların bile iş bulması imkânsızlaştı. İngiltere’de de ailelerimiz bir açıklama aramaya devam etti ama daha önce duyduklarından pek farklı cevaplar alamadılar.  Ailelerin çoğu İngiltere’deki servislerden ‘hiç yoktan iyidir’ diye bahsetti. Çoğu bazı sorunlar yaşamış olsa da, yine de çocuklarını yollayacak bir yer olmasından memnundu.

Gelecekle ilgili umutlarından bahsederken ailelerimizin pek büyük beklentileri yoktu. Ailelerin ortak isteği çocuklarının kendilerine bakabilecek dereceye kadar gelişmeleriydi. Bu da en büyük korkularından kaynaklanıyordu. Onlara birşey olursa çocuklarına kim bakacaktı? Bunun yanı sıra aileler kendi memleketlerine dönmekten hiç bahsetmediler.

Bulgularımızla servislere ve topluma bazı önerilerde bulunduk. Mesela tercümanların daha iyi eğitilmesi, sağlık görevlilerin kendilerini daha iyi tanıtmaları ve sadece Türkçe konuşan zihinsel engelliler ve aileleri için özel kurumların açılmasını önerdik. Bu sayede hem zihinsel engelli kişiler hem de aileler daha çok sosyalleşebilecekler.

Projenizi gerçekleştirdiğiniz süre boyunca en çok zorlandığınız ve sizi en fazla mutlu eden şeyler nelerdi? Örneğin başınızdan geçen sizi çok etkileyen bir anınız varsa paylaşabilir misiniz?
En çok zorlandığım şey röportajları bilgisayara yazıp sonra da çevirilerini yapmak oldu. Bu prosedür günlerimi aldı ve takımda Türkçe konuşabilen tek ben olduğum için bu kısmı ben tamamladım. Bu projede beni en çok mutlu eden şey o beş aileyle tanışabilmekti. Hepsi o kadar iyi, o kadar tatlı insanlardı ki, yüreklerini bizlere dökmeleri ve özel hayatlarını bizlerle paylaşmaları beni çok mutlu etti. Bulguları açıkladığımız etkinlikte Kıbrıslı ailelerimizin birinin gelmesi ve sonrasında beni telefonla arayıp teşekkür etmesi, beni en çok mutlu eden anlardan biri oldu. Bu sayede doğru bir şey yaptığımızdan daha çok emin oldum. Onların fikirleri en önemli fikirlerdi benim için.

Önümüzdeki dönemlerde buna benzer araştırma projeleri gerçekleştirecek misiniz?
Şu anda doktorama yoğunlaştım ve doktora için büyük bir araştırma projesi üstleneceğim. Tam olarak konum belli olmasa da çocuklar üzerine yapmayı düşünüyorum. Tabi ki böyle bir proje yine karşıma çıkarsa bir parçası olmak beni mutlu edecektir.

Zihinsel engelli çocuğu olan ve İngiltere’de yaşayan ailelerin sağlık, eğitim vb. konularda nerelere başvurmalarını önerirsiniz?
Her bölgenin kendine ait bir zihinsel engelliler kurumu vardır. Bu kurumda sosyal yardım görevlileri, doktorlar, psikologlar, hemşiler, dil terapistleri vs çalışmaktadır. Ve her ailenin ihtiyacına göre profesyonel yardım verilir. Bu kurumlara mahalle doktorlarının yardımıyla ulaşabilirler.

Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Sadece ailelere ve iki arkaşıma teşekkür etmek isterim bu projeyi gerçekleştirdikleri için. Ayrıca bana bunları anlatma şansı verdiğiniz için size de teşekkür ederim.

Biz de size bu değerli bilgileri paylaştığınız için teşekkür ederiz.