Bir kumarhanenin oyun masasını izliyorum. Herkes öylesine odaklanmış ki dışardan nasıl gözüktükleri umurlarında bile değil. İşlerine karışmayın. Şanslarına gölge olmayın yeter. Seyredenlerin gözü bile oynayanlarda değil, kumarın kendisinde. Şimdi kaç gelecek acaba? Önemli. Siyahla kırmızı arasında bile kaybedecek öyle çok şey var ki!

 

İyi de, hiçbir şeyi tehlikeye atmadan da kumar oynanmıyor zaten. “Neyi tehlikeye attıklarıyla, sonunda neyi kaybedeceklerinin dengesi herhalde böyle odaklanmalarının sebebi” diye geçiriyorum aklımdan ama bu düşünce de sanırım benim - her şeye insanca bir açıklama bulmaya çalışan küçük beynimin - bir oyunu bana. Öyle olmalı çünkü elindekileri hırsla dağıtanların bencil mutluluk oyunları eninde sonunda kendi vicdanlarında kaybetmeye mahkum olmayacak mı? Umursuzca yaşanan her mutluluk gibi sadece o anı doldururken sonrasında yarattığı boşluklar pişmanlıkla doldurulmayacak mı?

 

Kumar masası en az bir ayna kadar gerçekçi yansıtıyor insanların hayattaki duruşlarını. Kazanan her şekilde kumar masası oluyor. Kazanan hayat. Önceden bilemediğin kararlar, renkler, sayılar ve blöfler gözler önüne serildiğindeki tavrılar oluşturuyor insanın karakterini. Masayı kaldırıp atan da, sakince mücadele eden de, kalkıp gitmesini bilen de bir duruş sergiliyor aslında. Kimi sağlam kimi zayıf. Kimisiyse tüm tehlikelere ve risklere karşı var olan tek sigortayı kullanıyor - hiç oynamıyor. Zarını, kaybetmemek uğruna doğrudan çöpe atıyor.

 

Oysa hayatta neyin üstüne, nasıl bir tutumla kumar oynadığın o kadar önemli ki…  Elindeki kartlardan sen sorumlu olmayabilirsin. Hayatın dağıttıkları istediğini vermeyebiliyor insana. O zaman kandırma. Ne kendini ne karşındakileri. “Mış gibi” yaparak kazanamıyor insan. Bazen kartları açmak da gerekiyor. Olduğu gibi koymak gerekiyor bazen herşeyi masaya çünkü sadece kendi kazancın için oynarken bir başkasının kaybına neden oluyorsan aslında çalıyorsundur.

 

Çalma. Ne kara gözlüklerin ardına sakla bakışlarını, ne kendinden kaçır doğrularını. Hiç ölmeyecekmiş kadar boşa harcama ama ertesi gün yokmuşcasına da odaklanma kendine.

 

Sonuçta kumar masasında kumar masasıyla bir aşk hayat. Ölümsüzlüğü arzularken biz, hep kazanacak ölüme rağmen oynanan bir kumar hayat. Tam da bu yüzden nasıl oynandığı, kaybedilen ve kazananların yanında öylesine önemli…