Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu yüz yüze eğitimin başladığı ilk günde Alayköy İlkokulu’nu ziyaret ederek incelemelerde bulundu.

Çavuşoğlu, “Bilinmesini isterim ki, her aile ne kadar çocuğuna düşkünse, biz bütün çocuklarımıza o kadar düşkünüz. En küçük bir risk dahi olsa, biz bu okulları açmazdık” dedi.

Covid-19’a karşı alınan önlemler kapsamında 1 Eylül’de uzaktan eğitim ile başlayan yeni eğitim öğretim yılında, geleneksel olarak yüz yüze eğitime bugün başlandı.

Bu doğrultuda Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı İlköğretim Dairesi’ne bağlı okullarda öğrenim gören okul öncesi, anaokulu ile ilkokul 1. ve 2. sınıf öğrencileri, 2020-2021 eğitim öğretim yılının ilk okul gününde öğretmenleriyle birlikte derslerine başladı.

Bakanlıktan verilen bilgiye göre, yeni eğitim öğretim yılında öğrenci ve öğretmenlere başarılar dileyen Çavuşoğlu, okullarda yüz yüze eğitime 1 Eylül’de başlamayı planladıklarını ancak Sağlık Bakanlığı’nın önerisi doğrultusunda 14 Eylül’e ertelediklerini hatırlattı.

Bu doğrultuda uzaktan eğitim ile yeni eğitim yılını başlattıklarını anımsatan Çavuşoğlu, ilkokul 1-2, anaokulu ve özel eğitim merkezlerinde eğitim alan öğrencilere uzaktan eğitim verilebilmesi noktasında dünyada olduğu gibi KKTC’de de sınırlı materyal kaynağı olduğunu ve çocukların okuma yazma eğitimlerinin ancak yüz yüze eğitim ile gerçekleştirilebileceği düşüncesiyle hareket ederek, sağlıklarını riske atmayacak şekilde, seyreltilmiş bir biçimde Sağlık Bakanlığı’nın onayı doğrultusunda bugün ilkokul 2’ye kadarki sınıflarda yüz yüze eğitime başladıklarını kaydetti.

“Süreç içerisinde yaşanan eğitim kayıplarının daha fazla yaşanmaması adına, Bilim Kurulu onayı ile okullarımızda eğitimi, kurulun öngördüğü şekilde sürdürmeye karar verdik” diyen Çavuşoğlu, bugün okula başlayan öğrencilerin okullardaki öğrenci ve sınıf sayısına göre dönüşümlü veya dönüşümsüz olarak eğitimlerine devam edeceklerini belirtti.

Okullarda gerekli her türlü hijyen önlemini aldıklarını ve hazırlanan maske ve el dezenfektanlarının öğrencilere dağıtıldığını da kaydeden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“BİLİNMESİNİ İSTERİM Kİ…”

“Bazı ailelerin tedirginliği, tereddütleri ve bazı açıklamalara bağlı olarak çocuklarını okula göndermedi, bilinmesini isterim ki, her aile ne kadar çocuğuna düşkünse, biz bütün çocuklarımıza o kadar düşkünüz. En küçük bir risk dahi olsa, biz bu okulları açmazdık. Altını çizmem gerek ki Sağlık Bakanlığı’nın ve Bilim Kurulu’nun onayı olmadan hiç bir okulu açmayız, açtırtmayız.

Nitekim Akdoğan, Vadili ve İnönü’de yaşanan birtakım gelişmelerden dolayı Sağlık Bakanlığımız bu bölgelerde okulların açılmasını 14 gün boyunca erteledi. Biz de onların önerileri doğrultusunda hareket ediyoruz. Bunun dışında hiçbir davranışımız olamaz.”

Çavuşoğlu, ayrıca bu bölgelerde yaşayan ancak özel okullarda okuyan öğrencilerin de Sağlık Bakanlığı’nın aldığı karar doğrultusunda okullarına gidemeyeceklerinin altını çizdi.

“VAKALARIN ARTIŞ VEYA AZALIŞINA GÖRE EĞİTİMDE KARARLAR ÜRETECEĞİZ”

“Bizim için öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin sağlığı birinci sıradadır. Hepimiz için sağlık olmazsa olmazımızdır. Yaşam hakkını göz önünde bulunduran kararlar üretmeye devam edeceğiz.” diyen Çavuşoğlu, vakaların artışı veya azalışına göre eğitimde birtakım kararlar üretilebileceğine dikkat çekti.

“Öğretmenlerimiz, idarecilerimiz, müfettişlerimiz, müdürlerimiz, bakanlık çalışanlarımız, taşımacılarımızla hep birlikte bu süreci götürebiliriz. Sendikalarımız da bizimle birlikte olmalı” ifadelerini kullanan Çavuşoğlu,  tek endişelerinin halkın sağlığı ve eğitimi olması ve ona göre davranılması gerektiğini söyledi.

Çavuşoğlu, tek gailelerinin halkın sağlığı ve kendilerine emanet edilen çocukların eğitim hakları olduğuna vurgu yaparak, bunun dışında hiçbir gailelerinin bulunmadığını aktardı ve ancak güç birliği yaparak böyle bir salgını atlatabileceklerini kaydetti.

Uzaktan eğitim sürecince birçok okulun imkan ve kabiliyetlerini kullanarak harikalar yarattığına da değinen Çavuşoğlu, “Bizim görevimiz fırsat eşitsizliğini azaltmaktır. Yüz yüze eğitim de bu eşitsizliği ortadan kaldıran bir yöntemdir. Dijital anlamda yaşanan eşitsizliği de gidermek için çalışmalarımız toplumsal seferberlik şeklinde devam edecektir. Tüm eşitsizlikleri ortadan kaldırabilmek için birlikte olmamız ve birlikte başarmayı istememiz gerekiyor.” dedi