Kuzey Kıbrıs’ta belki de 1974 sonrası “en güzel” ve “en anlamlı” uygulama yaşama geçti...

Naylon poşetler paralı oldu...

Aslında en doğru olan, “Paralı veya parasız” naylon poşet kullanmamaktır...

KKTC’de özellikle de içinde olduğumuz mevsimde en çirkin görüntü, yağmur suları ile bir yere sürüklenip toplanan plastik şişeler ve ekim amacıyla sürülen tarlalarda uçuşan, gonnara ağaçlarına takılan, tel örgülere asılan naylon poşetlerdir...

Ve hem naylon, hem de plastik, doğanın en ciddi canavarlarıdır.

-*-*-

KKTC’de alış verişlerde bedava verilen reklamlı boyalı naylon çantaların paralı olmasının başlıca sebebinin, kullanımı azaltmak olduğu düşüncesindeyim...

Bu uygulama Aralık ayı itibarıyla yürürlüğe girmiş durumda...

Öyle bir alışkanlık geliştirmişiz ki, alış veriş naylonlarını, evde bir çok alanda da kullanıyorduk.

Sanal ortamda ilk gün ya da ilk hafta mesajları, daha çok bu kullanım alanlarında hissedeceğimiz eksiklikle alakalı.

Bir de, artık satılıyor ya, hazırlıksız giden satın almak zorunda ya, dönüp sanal ortamda, “bakalım hangi iş insanı şimdi zengin olacak” gibi tipik Kıbrıslı Türk yorumları yapıyor.

-*-*

İşin aslı şu: Mümkün olduğunca bundan böyle naylon ve plastik kullanmayalım.

Evet, başka ambalajlar da naylon ve plastik içeriyor.

Bu bir ilk adım.

En azından naylon poşet almaktan vazgeçelim, alış verişte, başka çareler üretelim.

Plastik ve naylonların yeniden kullanımı ve doğaya atılmamaları konusunda da daha neler yapılabileceğini araştıralım...

Naylon ve plastik; insanlığın doğaya en büyük acısıdır...

-*-*-

Naylon poşet olmayacaksa ne mi yapalım?

Küçük trolliler var, onları kullanabiliriz...

Kumaş çantalar, file çantalarla alış verişe gidebiliriz...

-*-*-

Madem, “Facebook’larda, her şeyi biliyoruz, bildiğimiz için de rahatlıkla her şeyi eleştirebiliyoruz; naylon çantasız shopping yapmayı mı bilmeyeceğiz?”

Buluruz bir yolunu!

Mutlaka buluruz!

Eleştirmeden, çare üretelim ama lütfen naylon çanta kullanmayalım!

Sırada bu var: Otomobillere çöp torbası!

Aynı konuyla ilgili daha önce de yazılar yazdım...

“Çöp bilinci”...

İngiltere’de çocuklara daha okul binasını ilk gördüğü günden itibaren verilir bu bilinç...

KKTC’de de inşallah bir gün benzerir olur...

Neyse!

Lefke’nin ilçe olduktan sonraki ilk kaymakamı Halil Çorba ile sohbet ettik geçen gün...

Halil hoca...

Şehit Zeka Çorba’nın oğludur...

Lefkeli, ünlü Ferlison dondurmacısının kızı İpek’le evlendi... Ve Lefke’ye yerleşti... Gönendere’de doğdu ama Lefkeli oldu...

Halil hoca, son derece çalışkandır. Üretkendir...

Nefis bal üretir mesela...

Çorba, kaymakamlıktan alındı, müşavir olacaktı, olduydu, olmadıydı bir yana ki o mesele mahkemede; Lefke İstiklal İlkokulu’nda müdürlük görevine geri döndü...

Geçenlerde okulundaki her çocuğa “çerçeveli bir Atatürk fotoğrafı” kampanyasını başlattı ve tamamladı.

Babası Zeka Çorba, 1974’te Serdarlı’da şehit olmuştu ama aynı zamanda O bir Kore gazisi Kıbrıslı Türk’tü... Çoğumuz bunu bilmeyiz...

Atatürkçülük babadan miras...

Neyse, Halil Çorba’nın yeni bir fikri daha var... Eğer Çevre Bakanlığı da uygulamayı onaylarsa, yakın bir zamanda, her arabaya bir çöp torbası kampanyası başlayacak.

Çöpleri arabadan dışarı değil, o çöp torbasına atacağız...

Umarım başlar...

Bu arada belirtelim, bu uygulama Güney’de var.

Bazı oto yıkama yerlerinde size hediye olarak karton çöp torbaları veriliyor. Naylon değil ha... “Hartuç”...

Haaa unutmadan belirtelim, sevgili çevre dostu Savaş Boransel de yıllardır bu fikri konuşuyordu...

Tartışmaya açtık; Çevre bakanlığı umarım destek verir...

Ama oto yıkama yerleri, Rum tarafındaki gibi bunu başlatsa, şoförlere, yolculara bu olay anlatılsa, fena mı olur?