Hasan KARLITAŞ

1933 doğumlu… 82 yaşında… Şuan emekli..

18 yaşından sonra şoförlük ve taksicilik mesleği ile yaşamını sürdürdü…

Kıbrıs’ta ‘sıfır kilometre’ Mercedes’i  taksi olarak kullanmaya başlayan ilk  kişi…

 

Geçtiğimiz hafta, Güzelyurt’taki evlerinde uzunca bir sohbet olanağı yakaladığım Vedat Gökyiğit’in, anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Poli’li taksici Vedat Gökyiğit’in anlattıkları aslında yakın tarihimizin de önemli bir özetini içeriyor. 80 yaşındaki bir çınarın hatıraları, zaman zaman sizleri güldürecek, yer yer ise düşündürecek  nitelikte …

Şoförlük mesleği ile geçen ömrüne, acı tatlı birçok hatıra sığdırmış. Şimdi onun tatlı sohbetinden çıkardığım özetle, sizleri baş başa bırakmak istiyorum :

 

Baf yakınlarındaki POLİ kasabasında dünyaya geldim. İlkokul eğitimimden sonra, Poli’deki,  Velesbitçi Ahmet ustanın yanında çırak olarak çalışmaya başladım. İlk sanatım o idi. Uzun bir süre Ahmet ustanın yanında çalıştım. Daha henüz ehliyet almadan, motor ve araba kullanmaya merak saldım. Bekarlığımda motorum vardı. Motor kullanmayı ve biraz da motorla gösteri yapmayı o kadar çok seviyordum ki, köylüler bana ‘Motorun Allahı’ lakabını vermişlerdi. Ancak, çok büyük bir kaza geçirdim. Bu kazadan  sonra motor kullanmayı bıraktım...

Velesbitçi Ahmet Ustanın yanında işledikten sonra, Mısır’a Süveyiş’e gittim.16-17 yaşlarındaydım.  O dönemler (1940’lı yılların sonu) Kıbrıs’ta fakirlik vardı. Çok sayıda işçi çalışmak için Mısır’a, Araplara gidiyordu. Mağusa Limanından gemi ile gittik. Türk, Rum karışıktık. Kimisi boyacı, kimi inşaatçı herkes değişik işlerde çalışıyordu. Ben orada  sıhhıyeci olarak çalıştım.

Kıbrıs’a döndüğüm zaman,  ilk arabamı 1963 senesinde taksitle aldım. Zefir Zodiac marka bir arabaydı. İlk çocuğum erkekti. İkincisi kız olursa arabayı değişeceğim demiştim. İkinci arabamı kızım Ayşe’nin doğduğu 1968 senesinde aldım. Kırmızı renk bir Mersedes’ti. Her ikisini de taksitle almıştım. Evvelden taksilerin üzerinde taksi ibaresi yoktu. Onun yerine boylu boyunca şerit şeklinde sarı çizgiler vardı.

Üçüncü ve son arabamı, yani 8 kişilik beyaz renkli Mercedes’i 1974 senesinde, 20 Temmuzdan iki ay önce peşin olarak  aldım. Kıbrıs’ta ilk kez ‘sıfır km’ Mercedes taksiyi ben aldım. Ondan sonra Mercedes taksiler çoğaldı.

O yıllarda, Kıbrıs’ta  araba sayısı çok azdı. 1974’te aldığım ve halen kullandığım arabayı, 5000 Kıbrıs lirasına almıştım. Çok büyük paraydı. O paraya o zamanlar apartman alınırdı. Lefkoşa Köşklüçiftlik’te bir ev 1000 Kıbrıs Lirası idi. Artık düşünün siz...

Şoförlük işimi, 1974 öncesi ve 1974 sonrası dönem diye ikiye ayırırırm. 1974 senesinden öncesinde,  Rum, Türk çok müşterilerim vardı. O dönemin şartlarına göre de iyi para kazanıyordum. Hangi bölgeye iş çıkarsa giderdim. Poli’den Baf’a, Leymosun’a, Lefkoşa’ya, Lefke’ye hiç fark etmezdiO yıllarda insanlar birbirine kolay ulaşamadıkları için, onlara elimden geldiği kadar  yardım etmeye çalışırdım. Bana emniyet ederlerdi. Yolcu taşımacılığı yanında, paket, kıyafet,mektup gibi şeyleri de bir yerden başka yere götürüp teslim ederdim. Okulların yaz tatillerinde bazı talebeler benimle gidip gelirlerdi. Özellikle Lefke Sanat okulunda okuyanları taşırdım. Yine maden ödeme günlerinde Lefke’ye çok insan geliyordu. O yıllarda Lefke çok canlı bir yerdi. Bana da çoğu zaman iş düşerdi.

1974 te ailem Güzelyurt’ta gitti arabam Güney’de Poli’de kaldı !

 1974 hadiselerinde biz Poli’yi otobüslerle terk etmek durumunda kaldık. THF 207 plakalı henüz 5-6 aylık Mercedes marka arabam güneyde Poli’de kalır.  Birleşmiş Milletlere bu sorunu, bizim idarecilerimiz vasıtası ile aktardım. Bir gün Güzelyurt’taki evimizde otururken bir boru (korna) sesi duydum. Bu ses hiçbir arabada olmayan benim arabamın sesiydi. Hemen yerimden fırladım.  Bir de ne göreyim Poli’den gelen Muhtar Velesbitçi Ahmet usta (Ahmet Oykan) bizim evi arıyorken, araba ile bizim evin önünden geçmiş. Arabayı teslim etmek için bana getirmişti. Hemen koştum, yeri öptüm. Sevincimden arabanın gabosuna (ön kısmına) sarıldım. Sevinçten, gözlerim doldu. Ağladım

1974 sonrasında Omorfo’da (Güzelyurt’ta) taksicilik yapmaya başladım. Arabaya yeni plaka taktık. TH 848. Kombos şirketine bağlandım. Kendi taksimle, aylık maaşlı olarak uzunca bir süre dolmuşçuluk yaptım.  Daha sonra Kıbrıs’ta ‘Bavul Ticareti ‘ başladı. Gemi günlerinde iki sefer Güzelyurt’tan Mağusa’ya gidip geldiğimi hatırlarım.  

Her gün yollarda olup da ilginç olaylar yaşamamak mümkün mü ?  İşte bunlardan çocuk doğumu ile alakalı olan, yüzünüzde tebessüm oluşturacak iki anı :   ‘’ Tabii o yıllarda herkeste araba ne gezer. Doğum yapacak birçok kişiyi hastaneye ben götürüyordum. 1974 öncesinde, köyden hastaneye,  ilk çocuğunu doğurması için ebe ile birlikte kadını hastane ye götürürken, tam Baf’ın meşhur Çada yokuşunu çıkarken, kadın bizim arabada doğum yapar. İlk kez böyle bir olan yaşadığım için, bunu unutamıyorum. 1974 sonrasında ise yine doğum yapması için, Güzelyurt’lular çok iyi bilecek eşinin ismi Vedat (pilot lakaplı) olan kadını, Pendaya hastanesine götürürken, kadın yolda sancılanmaya başlar. Yolda giderken sürekli olarak.. ‘’ Amaan be Vedat… Ne yaptıysan bana sen yaptın ‘’ diye  sancılanarak bağırır.. Benim bu laflar biraz tuhafıma gider. Ben de ona cevap olarak : ‘’ Ne yaptım ben sana be gızım’ diye cevap veririm. Daha sonra aklıma gelir ki onun da kocasının ismi Vedat. J

Vedat Gökyiğit, 1974 model arabasına halen gözü gibi bakıyor. ‘’ O benim tarzanımdır, tarzandır. ’ diyor. Araç kırk yaşında olmasına rağmen, içi, dışı, motoru çok bakımlı. Şunu da vurguluyor :  ‘  Êski arabalar, eski insanlara benzer. Çok sağlamdırlar. Şimdiki arabalarda ve insanlarda bu sağlamlık yok. ‘’   Vedat Gökyiğit’in  Kıbrıs’ın yakın tarihine dair, yaşamış olduğu  hatıralarından, hepimizin çıkaracağı dersler var… Bu güzel sohbet için ona çok teşekkür eder, ailesi ve sevdikleri ile birlikte sağlıklı bir ömür dileriz…