Rum Yönetiminin Türk tarafına, genelde Kıbrıs sorunu özelde ise Maraş konusunda baskı uygulanması momentumunun, Eylül’deki BM Genel Kurulu ışığı altında uluslararası alanda gündemde tutmak için çalışmaya devam ettiği bildirildi.

Fileleftheros “Hareketlilik Devam Ediyor… Lefkoşa, Türkiye’ye Maraş ve Kıbrıs Sorunuyla İlgili Baskının Sürmesini İstiyor… Eylül Işığı Altında BM ve AB Odakta” başlıklı haberinde Rum Yönetimi’nin, meseleyi ne kadar canlı tutabilirse kendisi açısından o kadar olumlu sonuç elde edebileceği kanaatinde olduğunu yazdı.

Habere göre, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis RİK’e yaptığı açıklamada, gerek Avrupa Birliği gerek Birleşmiş Milletler yönünde hareketliliği sürdüreceklerine işaret etti.

BM Genel Kurulu ve AB’de (gerek devlet başkanları gerek dışişleri bakanları düzeyinde) toplantıların yapılacağı Eylül ayının ajandasının hâlihazırda yüklü olduğuna dikkat çekerek, Maraş ve Kıbrıs sorununun, bu çerçevede yapılacak görüşme ve kulislerin merkezinde olacağını söyleyen Hristodulidis “Bizim tavrımızın da Avrupa’nın tavrına göre olacağını açıkça ortaya koyduk” dedi.

Hedeflerinin “Türk tarafının, çözüm zeminini değiştirme çabasını bozmak ve Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması” olduğunu ve bunları başarmak için ellerindeki siyasi, diplomatik ve hukuki bütün enstrümanları kullandıklarını söyleyen Hristodulidis, izledikleri taktiği anlatırken “İlk aşamada ağırlığı, bundan sonraki adımlarımızı üzerine bina edeceğimiz bir zemin olması için Güvenlik Konseyi’nde onaylanan Başkanlık Açıklamasına veriyoruz” ifadesini kullandı.

Hristodulidis uluslararası düzeyde kesin diye bir şey olmadığına, bu düzeyde devletlerin çıkarına hizmet eden şeyin işlediğine dikkat çekerek, özellikle Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılması kararına işaret ederek şunları söyledi:

“Olguların birinci taslak ile nasıl başladığı ve nihayetinde nasıl sonuçlandığı dikkate alınmalıdır. Kimisi ilk kez olmak üzere birçok devlet Kıbrıs Cumhuriyeti’ne destek verdi. Türkiye’nin eylemlerinin yasadışı olduğunu anlıyorlar ancak yaptıkları son denklemde önemli olan, kendi çıkarlarına hizmet etmesidir.”

İngilizler tarafından hazırlanan ilk taslakta kendilerini tatmin etmeyen birçok şey olduğunu hatırlatan Hristodulidis İngilizlerin bekledikleri gibi bir tavır sergilediğini, ona göre tedbir aldıklarını söyledi. ABD’nin gerek Maraş gerek Güvenlik Konseyi Başkanlık Açıklamasındaki tavrından çok memnun olduklarına işaret eden Hristodulidis şunları söyledi:

“Görüşmeler sırasında Birleşik Devletler tavrı Kıbrıs’ın talepleriyle örtüşen bir tavır sergiledi. Lefkoşa açısından ABD, Türkiye’ye baskının sürdürülmesi konusunda önemli unsur görüyor keza ilgili konunun Amerikan meclisinde görüşülmesi onaylandı. Taslaktaki olumsuz noktalar yazıldığı gibi kalsaydı Türkiye’yi cesaretlendirecek veya Kıbrıs sorununda ileri götürdüklerinin zemin bulduğu yorumunu yapmasına olanak tanıyacaktı. Lefkoşa’nın istediği, yapıcı veya değil hiçbir belirsizlik olmamasıydı ve sonuç, başta belirlediğimiz hedefi yansıtıyor” dedi.

Hristodulidis BM yetkililerinin tavrını yorumlaması istendiğinde ise “Onlar, kararlarla belirlenen yetki sınırlarında hareket ediyor. Raporlar, olumsuz diye değerlendirilebilecek unsurlar içerebilir ancak önemli olan, yetki sınırlarını ve BM’nin yönlendirici çizgileri belirleyen BM Güvenlik Konseyi’nin kararıdır” cevabını verdi.