Mağusa’nın belki de en sevilen genci olan Şükrü Demirbaş, 5 Mart 1989 tarihinde Türkiye’nin Aydın ilinin Buharkent ilçesinde hayata gözlerini açtı.

Kendisini Mağusalı olarak gören Şükrü Demirbaş, Türkiye’deki hayatını hayal meyal hatırlıyor… Babası Avni Demirbaş’ın yıllar önce zeytiniyle ünlü Ege Bölgesi’nde Zeytin Fabrikası, 1990’lı yılların sonlarında Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin ardında iflas etmesi nedeniyle Kıbrıs’a göç eden Şükrü Demirbaş, geriye kalan hayatını, gençliğini ve en önemli anılarını Kıbrıs’ta yaşadı.

Öğrenim hayatında, iş hayatında ve insan ilişkilerinde üst seviyede başarı yakalayan Şükrü Demirbaş, Mağusa’yı ve Mağusalıları çok sevdiğini, Mağusa’nın ve Mağusalıların da kendisini çok sevdiğini, bundan da büyük onur duyduğunu belirtiyor.

Demirbaş; “Kıbrıs’ta önceleri çok fakirdik”

Gazetemiz NORTH CYPRUS UK’e hayatını anlatan Şükrü Demirbaş, 1989 yılında Aydın Buharkent’te doğumunun ardından 1999 yılının Aralık ayına kadar kendisine babaannesi Ayşe Demirbaş baktığını söyledi.

Şükrü Demirbaş, 1990’lı yılların sonunda Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz nedeniyle babası Avni Demirbaş’ın Zeytin Fabrikası’nın iflas etmesiyle önce babasının, 3 ay sonra da ailesinin geriye kalan diğer fertleriyle kendisinin de Kıbrıs’a göç ettiklerini dile getirdi.

Kıbrıs’ta Mağusa’nın Veyselliler Mahallesi’nde yaşamaya başladıklarını anlatan Demirbaş, 1999 yılının Aralık ayında Şehit Mustafa Kurtuluş İlkokulu’na başladığı ve mezun olduğu yıllarda çok fakirlik çektiklerini bildirdi.

Daha sonra babam işlerini geliştirmeye başladı. Babasının, amcası Mehmet Demirbaş’la birlikte Kıbrıs’taki ilk demir seralarını yapmaya başladığını ve işlerini geliştirmeye başladığını ifade eden Şükrü Demirbaş, demircilik işlerinde çok iyi olan amcasıyla babasının 3 yıl içinde işlerinin çok iyi hale geldiğini söyledi.

Şükrü Demirbaş, ilkokuldan mezun olduktan sonra eğitimini Canbulat Ortaokulu’nda sürdürdüğünü belirtirken, bu 1 yılın ardından evlerini Ayluga Bölgesi’ne taşıdıkları için Çanakkale Ortaokulu’na geçiş yaptığını ve 2 yıl öğrenim gördükten sonra Çanakkale Ortaokulu’ndan mezun olduğunu kaydetti.  Demirbaş, Çanakkale Ortaokulu’nda öğrenim gördüğü yıllarda elinde poşetlerle kapı kapı gezip marul ve maydanoz satmaya başladığını dile getirdi.

Namık Kemal Lisesi’ne başlamasının ardından iş hayatına ara vermeden devam ettiğine değinen Demirbaş, çok iyi olan derslerinin yanında, okul sonrası maydanoz ve marulun yanında kabak çiçeği ve haşlanmış mısır satmaya başladığını kaydetti.

Okulda çekirdek satması ile ilgili bir anısını paylaşan Şükrü Demirbaş; “ çekirdek sattığım için okulda disipline çağırıldım. Öğrenciler benden aldıkları çekirdeklerin kabuklarını sağda solda bırakıp kirlilik yarattıkları için hademeler beni müdüre şikâyet etti. Benimle birlikte beni seven 2 arkadaşım da bu suçu üstlendi. Daha sonra hiçbirimiz ceza almadık” diye konuştu.

Namık Kemal Lisesi’nde 1. ve 3. sınıfta okul kaptanlığı yaptığından söz eden Demirbaş, Lise 1’de okul müdürünün kararıyla seçim olmadan darbeyle kaptan seçildiğini, Lise 3. sınıfta ise seçimle okul kaptanı olduğunu söyledi. Şükrü Demirbaş, okul kaptanlığı seçiminde de sloganının “Efsane Kaptan Geri Dönüyor” olduğunu ifade etti.

Şükrü Demirbaş, derslerinin yanında okul sonrası yaptığı işlerin de yolunda gittiğini ve reklamcılık sektörüne ilk olarak lise yıllarında atıldığını bildirdi.

Lise’yi başarıyla tamamladıktan sonra üniversiteye hazırlanmaya başladığını anlatan Demirbaş, gerek üniversiteye hazırlanırken, gerekse de üniversite yıllarında kendisine destek olan yakınları olduğunu söyledi.

“Yakınlarımın verdiği parayla ve çalışarak okudum”

Üniversiteye Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) üzerinden girdiğini belirten Şükrü Demirbaş, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde (DAÜ) Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nü kazandığını anımsattı. Üniversite harcını da aynı yakınlarının verdiği parayla yatırdığını ifade eden Demirbaş, bunun yanında iş hayatının da yolunda gittiğini kaydetti

Üniversite hayatının ikinci döneminde öğrenci asistanlığının başladığını anlatan Demirbaş, 4 yıllık üniversite hayatı boyunca da sabah saat 08.00’dan, saat 17.00’a kadar asistanlık yaptığını, akşamları da broşür dağıttığına değindi. Şükrü Demirbaş, üniversite öğrenimini 2011 yılı Temmuz ayında 2.98 dereceyle bitirdiğini dile getirdi.

Şükrü Demirbaş; “üniversite bittikten sonra “ZAZEL” reklam ajansını kurdum. Tamamen reklam sektörüne atılım yaptım. İlk açtığımda sadece broşür dağıtırdım. Baskı işlerinde çok iyi değildim. Aradan 5 yıl geçti. Günümüzde katalog, afiş, broşür ve çeşitli promosyon ürünleri gibi akla gelen tüm hizmetleri veriyorum. Ancak asıl işim yine de broşür dağıtmaktır. Günümüzde devlette çalışanlardan çok daha iyi maddi durumum oluştu. Ne kadar da ülke ekonomisi kötüye gitse de benim durumun her geçen gün daha da istikrarlı bir şekilde iyiye gidiyor” dedi. İnsanlara özellikle gençlere tavsiyelerde bulunan Demirbaş, sözlerini  şöyle sürdürdü; “Gençlere tavsiyem devlete gireceğim diye, memurluğa kapak atacağım diye boşuna zaman kaybetmeyin, piyasa araştırması  yapın, bölgenizdeki eksiklikleri gözden geçirin ve kendi işinizi kendiniz kurun... Kendinize güveniniz yeter! Özellikle hizmet sektöründe çok boşluk var. Hizmetr Sektörüde fazla da paraya ihtiyaç yoktur. Alınterinizle çok şey kazanabilirsiniz”

Mağusa’da herkesin kendini çok sevdiğinden bir hayli emin olan Demirbaş, bunu da sempatik, güler yüzlü ve tatlı bir çocuk olmasına bağladı.   

Günümüze kadar hiçbir insana karşı art niyeti olmadığını ve olmayacağını anlatan Demirbaş, kimseyi bilerek kırmayacağını ve tüm Mağusalıları ailesi gibi bildiğini ifade etti.

Şükrü Demirbaş; “herkesi çok seviyorum. Aydın’da doğdum ama gençliğimi burada yaşadım. Aydınlı değilim ama Mağusalıyım diyebilirim. Mağusayı ve Mağusalıları çok seviyorum. Mağusalı olduğum için gurur duyuyorum” diyerek sözlerine son verdi.