Hasan KARLITAŞ

 
Kıbrıs’taki insanların inançlarından birisi de, eğer o yıl kırlangıçlar çok gelmişse,  senenin mahsülünün de bol olcağı ve o yılın bolluk ve bereket yılı olacağıdı şeklindedir... Sene’nin bereketi buna bağlanırdı. Ancak gözlemime göre, her geçen yıl,  hem kırlangıçların geliş gidişleri, hemde üretim anlamındaki bolluk ve bereket, değişkenlik göstemektedir… Bu acaba neye işarettir ?

Kırlangıçlar, Yurduna bağlı olmanın ve onu sevmenin en güzel örneğini sergiler . Her ne pahasına olursa olsun, yuvasını terk etmeyip  bu uğurda mücadele verir. Kıbrıs’ta yaşayan halk, bu mücadeleci kuşu o kadar sever ki, kırlangıçların öldürülmesini uğursuzluk sayar.  Kırlangıçlar’ın, uçuşlarındaki estetik, sundukları güzellik ve aydınlık bizleri çok güzel ve olumlu düşüncelerle baş başa bırakıyor. Sabahattin Ali’nin 1935 senesinde Varlık dergisinde yayınlanan ‘Kırlangıçlar’ isimli öyküsünde ‘koşturup didinmekten ve hiç durmadan çalışmak karşısında, yaşadığımızı ve güzellikleri farkına varamamak üzerine ‘ içten ve derin mesajlar veren satır araları bulunmakta.. Sanırım, Kıbrıs’ta yaşayan bizlerin, Kırlangıçlardan öğrenecekleri var… Kırlangıçlar, bizim evin de yıllardır değişmeyen misafirleri. Geçtiğimiz hafta bizlere ilk selamını verdiler. Onları görünce, bu konuda ne yazılabilir diye düşünürken karşıma uzun zaman önce, Kırlangıçlar’ın yaratmış olduğu çağrışımlarla ilgili düşüncelerini etkileyici bir dille anlatan, Ahmet Şerif İzgören’in bu yazısı çıktı. Sizlerle de paylaşmak istedim.

 

Ayvalık’ta bir açık hava otelindeyim, resepsiyon da açıkta. Resepsiyonun köşesinde bir kırlangıç yuvası var; üç yavru, kafalar dışarda, gagalar açık. Anne ve baba gidip gelip yiyecek getiriyorlar ve ayrı zamanlarda geldikleri için birbirlerini görmüyorlar. Anne birinci yavruya yem veriyor, birazdan baba gelip ikinciye, anne tekrar geldiğinde üçüncüye, baba gelip birinciye. İnanılır gibi değil, sırayı hiç şaşırmadılar :  ADALET. 

Akşama doğru sudan çıktım, baktım yuvaya siyah bir kedi yaklaşmış. O ufacık ana ve baba canhıraş bir şekilde dalıp, çıkıp kediyi uzağa kadar kovaladılar : CESARET.

Otel sahibi şunları anlattı: bahar başlarında göçten döndüklerinde yuvanın bulunduğu bölümün kapalı olduğunu görünce, resepsiyon görevlisinin kaldığı odaya girip çıkıp onu uyandırmışlar : AKIL.

Sabah su içmek için fiskiyenin üzerinde dolaşıp çığlıklar atıyorlardı, ta ki fiskiye açılana kadar : İLETİŞİM.

Yuvalarını öyle bir yaparlar ki yıllarca dayanır : KALİTE.

Yazları sıcak ülkelere göç ederler : YENİLİK.

Onların yaptığı yuva, diğer kuşların saman çöplerini üst üste koyarak yaptığı dingildik yuvalara hiç benzemez. Benzer bir yuva yapabilen başka bir kuş yoktur :FARKLILIK.

Hiç kırlangıçları bir yerde pineklerken hatırlıyor musunuz?
Devamlı uçarlar : ÇALIŞKANLIK.

İnanılmaz hızlıdırlar, su zerresini havada yakalarlar : HIZ.

Binlerce mil uzaktan hep aynı yuvaya dönerler. Ömürlerinin sonuna kadar yuvalarına bağlıdırlar : YURT SEVGİSİ.


 Kırlangıçları hep çok sevdim.