Gazimağusa’nın Karakol Mahallesi’nde hayata gözlerini açan zamanla da dürüstlüğü ve yardımseverliğiyle kentin en sevilen isimlerinden biri olan Ahmet Yıldırımsoy namı- diğer “James” en büyük hobisinin insanlarla sohbet etmek olduğunu söyledi.

Dedikoduyu çok sevdiğini anlatan Ahmet Yıldırımsoy, 1974 öncesinde Karakol Mahallesi’nde yaşadığı anılarını gazetemiz NORTH CYPRUS UK ile paylaştı.

Gazetemiz NORTH CYPRUS UK’e hayatını anlatan Ahmet Yıldırımsoy, 8 Kasım 1952’de Karakol Mahallesi’nin “Çukurlar Bölgesi’nde” doğduğunu söyledi. Babası Şefik’i henüz 6 yaşındayken kaybeden Yıldırımsoy’un 3 kız bir de 1 kız kardeşi bulunuyor.

Çocukluk döneminde Karakol’un “Çukurlar” bölgesinde yaşadıkları anlatan Ahmet Yıldırımsoy, daha sonraları “Çukurlar” bölgesindeki barakadan evlerini aynı mahallenin “Düzova” olarak anılan bölgesine kurduklarını dile getirdi. Yıldırımsoy, doğduğundan bu yana mahallesinde hiç ayrılmadığından söz ederek “Karakol Mahallesi’nde doğdum. Karakol Mahallesi’nde büyüdüm. Herhalde Karakol Mahallesi’nde de öleceğim” diye konuştu.

Ahmet Yıldırımsoy, Karakol Mahallesi’nin “Çukurlar” bölgesinden daha çok küçük yaşlarda taşındıkları için bu bölgeyle ilgili pek anısını olmadığını söyledi.

Anılarının büyük bir kısmının Karakol Mahallesi’nin “ Düzova” Bölgesi’nde olduğuna değinen Yıldırımsoy, ilkokul hayatına Sakarya böllgesinde  bulunan Alasya İlkokulu’nda başlasa da 1963 olaylarının başlamasıyla eğitimine Canbulat İlkokulu’nda devam etmek zorunda kaldığından kaydetti.

Karakol İlkokulu’nun ilk mezunlarından

Canbulat İlkokulu’nda kentin diğer bölgelerinde yaşayan çocukların gündüz, Karakol bölgesinde kalan çocukların da öğleden sonra eğitim aldıklarını kaydeden Ahmet Yıldırımsoy, 6ncı sınıfa geldiğinde Karakol İlkokulu’nun açılması nedeniyle eğitimine orada devam ettiğini ve Karakol İlkokulu’nun ilk mezunlarından olduğunu dile getirdi.

Ahmet Yıldırımsoy, ortaokulu Namık Kemal Lisesi’nde okuduğunu belirtirken, lise yıllarında çok başarılı bir öğrenci olmaması nedeniyle lise 2’nci sınıfta Namık Kemal Lisesi’ndeki öğrenimini yarıda bırakarak Lefkoşa’daki Sedat Simavi Endüstri ve Meslek Lisesi’nde Ağaç İşleri Bölümü’ne başladığını kaydetti. Yıldırımsoy, bu yıllarda hem okuduğunu hem de mücahitlik yaptığını dile getirdi.

Ahmet Yıldırımsoy; “mücahitlikten ayrılınca okulu da bıraktım. Maraş’ta dülger olarak çalışmaya başladım daha sonra 1974 harekâtı başladı. Hayatım boyunca hep marangozluk yaptım. Rum tarafına da gittim marangoz olarak çalıştım. Kendi işimi de yaptım. Çocuklarımı bu işle büyüttüm. Evlilik çağına getirdim” diye konuştu.

Ahmet Yıldırımsoy, en büyük özelliğinin Karakol Mahalleli olması ve CTP’li olması olduğunu söyledi. Yıldırımsoy, Karakollu olmaktan ve CTP’li olmaktan asla taviz vermediğini kaydetti.

“James” lakabı nereden geldi?

Kendisine isminden çok kullandığı lakabı “James” isminin nereden geldiğine de açıklık getiren Ahmet Yıldırımsoy,   küçük yaşlarda maskot olarak gittiği askeri karargahta bölgenin komutanı olan Hüseyin Gazi’nin dönemin meşhur filmi olan James Bond filmlerinden esinlenerek “ Sen bizim James Bond’umuzsun” diyerek görev verdiğini ve kendisine bu lakabın o yıllardan kaldığını bildirdi.

Günümü Küçük Sanayi Bölgesi’nde geçirdiğini anlatan Yıldırımsoy şöyle konuştu; “yeğenimin dülger atölyesi vardır. Oraya giderim. Benim ufak tefek işlerim çıkarsa yaparım. Yapmazsam o dükkân senin bu dükkân benim, sanayi bölgesi gazan, ben kepçe gezer insanlarla sohbet ederim. Dedikoduyu çok seviyorum” şeklinde konuştu.

Dedikodu’nun yanında bir de balığa gitmeyi çok sevdiğini belirten Ahmet Yıldırımsoy, geçmişte de ülke ligimizdeki maçlara gitmeyi çok sevdiğini ve koyu bir MTG ve Galatarasay taraftarı olduğunu söyledi.

Günümüzde maçlara pek gitmediğine değinen Yıldırımsoy, geçmişte futbol oynayanların arkadaşı olduğunu ve hiç maç kaçırmadığını dile getirdi.

Süt kardeşlerini asla unutmuyor

Ahmet Yıldırımsoy, çocukluk dönemindeki Karakol Bölgesi’ndeki yaşantısını özlediğini işaret ederken, mahallelerinde herkesin barakada yaşadığını ve ne olursa olsun herkesin dostluk içinde hayatını sürdürdüğünü anlattı.

Son olarak da Karakol Mahallesi’nde hiç unutmadığı bir anısını okuyucularımızla paylaşmak isteyen Ahmet Yıldırımsoy’un dilinden şu sözcükler döküldü; “ Karakol Bölgesi’ndeki çukurlarda komşularımız Fatma ablanın Hüseyin, Ziver ablanın Sonay isimlerinde benim yaşlarda çocukları vardı. Doğduğumuz zaman mahallede herkesin sütünü içtik biz. Mesela annem havlıda çamaşır yıkarken ben ağlarsam annem hemen Ziver ablaya; “be Ziver emzir geni be derdi.” Ziver abla da alırdı beni emzirirdi. Ertesi gün Ziver abla çamaşır yıkarsa, Sonay ağlayınca da annem Sonay’i emzirirdi. Bunlar benim hem sütkardeşim hem de öz kardeşim gibi sevdiğim insanlardır. İlişkilerimiz hala daha kardeş gibidir” şeklinde konuşarak sözlerine son verdi.