Güney’in Emekçileri sayfasından yapılan paylaşımda, kendilerine yöneltilen saldırı ve hakaret noktasındaki yorumların yanıtlanırken, Hükümetin 9 Haziran 2020 tarihinde Kıbrıslı Türkler adına utancın tarihini yazdığı vurgulandı.

Açıklama şöyle:

“Soruyoruz:
Kıbrıs’ın kuzeyinde hükümet olduğunu iddia edip ısrar ve inatla sadece biz “Güney
çalışanları”nı değil, Kıbrıs’ın güneyinde veya kuzeyinde farklı sebeplerle mahsur kalan
yaşlı/genç/hasta; Türk/Rum/Maronit – kökeni/ırkı/milliyeti ne olursa olsun eşleri/partnerleri /
ailelerinden uzak kalmak zorunda olan, eğitim gören, sağlık hizmetlerinden faydalanan,
görmezden gelinen ve etkilenen herkes adına, bizi yok sayanlara soruyoruz:
1 – Kıbrıs’ın güneyinde eğitim gören öğrencilerin okullarının yıl sonu derslerini ve sınavlarını kaçırdığının farkında mısınız? Kıbrıs’ın güneyindeki eğitim kurumları için yapılan giriş sınavlarına bu yıl Kıbrıslı Türk öğrencilerin giremediklerinin farkında mısınız?
2 – Kıbrıs’ın güneyinde tedavi gören kaç tane Kıbrıslı Türk hasta olduğunu biliyor musunuz? Kanser hastalarının sadece küçük bir kısmı hariç, diğer tüm hastaların tedavilerinin yarım kaldığını, bunların çoğunun doktorlarıyla görüşemedikleri için ilaçlarını alamadıklarını, tedavisi yarım kalan hastaların durumlarının her geçen gün kötüye gittiğini – bu hastaların arasında kalp hastaları, MS hastaları, olduğunu; bu insanlar Sağlık Bakanlığı’na başvurduğunda kendilerine “sizin ayrıcalığınız yoktur” denilip yüzlerine telefon kapatıldığını veya işittikleri azarlardan sonra nasıl bir ruh haline büründüklerini biliyor musunuz? Bu süreçte tedavi olmak için güneye geçmiş ve geri dönememiş Kıbrıslı Türklere veya kuzeye- güneye dönemeyip zor durumda kalan pek çok insanımıza nasıl yardım sağladığınızı açıklamak ister misiniz? İsteyeceğinizi sanmıyoruz! Çünkü bu insanları umursamadığınızı açıkça belli ettiniz!
3 – Pile halkı için Bakanlar Kurulu kararı çıkartıp, bu insanların karantinasız kuzeye geçmelerinde bir sakınca görmediniz (Biz buna karşı değiliz. Yanlış anlaşılmasın). Benzer kararı, çalışanlar, öğrenciler, hastalar, Kuzeyde kalan Kıbrıslı Rumlar ve Maronitler için almadığınızda çifte standart uygulamış olmuyor musunuz? Pilelilerin, Pile’den öteye gitmeyeceklerine dair bir şart koşmuş, üstüne de telefonlarına takip uygulaması yerleştirmişsiniz! Ya siz kimsenin Pile’nin nasıl bir yer olduğunu bilmediğini sanıyorsunuz, ya da Pileyi hiç bilmiyorsunuz! Öyleyse anlatalım herkes bilsin: Pile meydanından itibaren Türkler-Rumlar ve diğer milletlerden insanlar ortak alanı paylaşmaktadırlar. Meydanda Türk Kahvesi ve Rum Kahvesi, birkaç market ve restorant vardır. Buralarda insanların aynı anda bulunmalarını hiç kimse veya hiçbir telefon
uygulaması engelleyemez. Ayrıca Pile’nin güneyinde kalan bölgede (yani Rumların ve yabancıların yaşadığı) ikamet eden, buralarda market fırın ve farklı işyeri bulunan Türkler de ikamet etmektedir. Şimdi siz bu insanlara marketine Türkten başkası giremez mi diyeceksiniz? O telefonlarına yüklediğiniz uygulamadan kurtulmak için telefonlarını yanlarına almamaları yeterli olabilecekken, bu insanların kuzeye karantinasız geçebilmeleri ile güneyde çalışan veya tedavi gören bir Türkün ne farkı vardır?
Tekrar belirtelim ki Pile’nin Türk toplumuna serbest dolaşım hakkı verilmesini destekliyoruz, burada karşı olduğumuz nokta diğer insanlara aynı koşulların uygulanmıyor oluşudur ve biz bunun sebebini anlayamıyoruz!
4 – Hepimizin bildiği gibi Sayın Akıncı, güney lideriyle yaptığı telefon görüşmesinden sonra siyasi parti liderlerini bilgilendirmiş ve akabinde sizlerin de bulunduğu bir ortamda basına açıklama yaparak, çalışanlar, tedavi görmek için geçiş yapacak olanlar, öğrenciler ve kuzeyde yaşayan Maronitlerle Rumlar için geçişlerin 8 Haziran tarihinde karantinasız başlayacağını duyurmuştu. Peki ama sizin önünüzde yapılan bu açıklamaya karşıysaydınız neden o gün hiç biriniz bu açıklamaya itiraz etmedi? Bu açıklamadan önce aynı konu kapalı kapılar ardında da konuşuldu – orada da itiraz etmediniz. Sonradan çıkıp her birinizin birbirine zıt açıklamalar yapmasının sebebi nedir? Aranızda bir güç savaşı mı yaşıyorsunuz yoksa seçim hamlelerinizi bizim üzerimizden mi yapıyorsunuz? Peki bu kapıları yakın bir gelecekte açmayı planlıyor musunuz?
5 – Yine hepimizin bildiği üzere, iki toplumlu sağlık komitesi üyeleri uzun zamandır geçişlerin kontrollü bir şekilde başlayabileceğine dair olumlu görüş bildirmektedirler. Buna rağmen siz bu insanların tavsiyelerine uymamakta ısrarcısınız. Peki bu komiteler niye var o zaman? Sağlık alanında söz sahibi olan doktorlarımızın da olumlu görüş ve açıklamalarını her gün okuyor, dinliyoruz ve tüm bunlara inat sayın Pilli’nin kendi çevresinde ‘sağlıkçılarım geçişlerin başlamasına şiddetle karşıdır’ şeklindeki açıklaları herkesin olduğu gibi bizim de kulaklarımıza geliyor. Amacınız algı operasyonu mudur? Kendinize yakın bazı köşe yazarlarının da “işçiler gidip Temmuza kadar Ledra Palace otelde kalsın” hatta “işçiler kuzeyde iş aramaya başlasın” gibi önerilerini büyük hayretle ve şaşkınlıkla okuyoruz! Sosyal medyada bu konuyla ilgili her paylaşım ve açıklamanın altında size destek veren ve yanlış bilgilendirildikleri çok açık olan
birçok insanın bize ve ailelerimize karşı hakaretlerini okumaktan bıkmış durumdayız. Bunlar sizi hiç mi rahatsız etmiyor, yoksa bize yaptığınız Temmuza kadar güneyde yaşamamız önerisinden de anlaşılacağı gibi empati yoksunu musunuz?
Şunu herkes açıkca bilsin ki bizler ekmeğini onuruyla kazanıp ailelerini geçindirme derdinde olan insanlarız ve sırf güneyde çalışıyoruz diye ne sizin bize böylesine onur kırıcı teklifler sunmaya hakkınız var, ne de sizin sempatizanlarınızın bize ve ailelerimize hakaret etme hakkı! Herkesi bir an once ‘toparlanmaya’ ve haddini bilmeye davet ediyoruz! Unutmayın ki sizleri o meclise gönderen de bizleriz ve biz güneyde elde ettiğimiz kazancı dönüp kendi ekonomimizde harcıyor ve bu memlekete katkı
yapıyoruz. Yıllarca bu ülkede gerek kamu gerekse özel sektöre ait birçok işletme beceriksiz yönetimler tarafından batırıldı ve birçok insan işsiz bırakıldı. Bizler bu sistemin içinde kimseye tamah etmemek adına gidip ekmeğimizi güneyde kazanmayı seçtik, şimdi siz siyasi inatlarınız ve seçim stratejileriniz uğruna bizleri de işsiz bırakmaktan çekinmiyor gibisiniz. Bizi yok sayıyor, bizim hakkımızda akıllara durgunluk veren kararlar alıyor veya alamıyorsunuz. Bulunduğumuz koşullarda aklı selim herkesin görüşü bu açılımın şu anda güneyle, kısıtlı sayıda insanla ve kontrollü bir şekilde daha sağlıklı yapılmasının en doğru yöntem olacağı yönündeyken, siz çıkmış 1 Temmuz’da kapılarınızı sadece güneye değil, Türkiye’ye ve dolasıyla dünyanın her yerinden gelebilecek olan insanlara aynı anda açmaktan bahsediyorsunuz. Bu arada bizlerin üç aydır evimize ekmek götüremediğimizi, Haziran ortasından sonra işlerimizi kaybedebileceğimizi hiç dikkate almıyorsunuz. 1 Temmuz’da yapacağınız bu büyük ve ani açılımla da sadece bizi ve bütün toplumu değil aynı zamanda kendinizi de riske atacağınızın farkında bile değilsiniz.
Ya da farkındasınız ama işinize öyle geliyor.
Biz bu yazıyı hazırlarken, arkadaşlarımızdan bir kısmı bütün Kıbrıslıların izlediği dramatik görüntülerle güneye geçti. Her biri çocuklarını, eşlerini, torunlarını kuzeyde bırakarak – sırf onlara insanca bir hayat sunabilmek için – sırf siz öyle uygun gördüğünüz; gerek siyasi, gerekse kişisel hırslarınız yüzünden doğru kararları alamadığınız için…
64 yaşındaki Mustafa abinin boğazında düğümlenen hıçkırıkları da, Cemil’in çantasını sırtına vurup Kermiya’nın bomboş ve kasvetli yolunda ‘elveda’ der gibi el sallayışı da biliyoruz ki Kıbrıslıların çoğunun içini fazlasıyla acıttı. Bizde 9 Haziran 2020 tarihini asla unutmayacağımız bir şekilde zihinlerimize kazıdık – 9 Haziran 2020 tarihinde sizler Kıbrıslı Türkler adına utancın tarihi yazmış oldunuz!
Ve bugün, bu görüntülerin altındaki sosyal medya yorumları – cevap vermeye dahi tenezzül
etmeyeceğimiz; buram buram cahillik ve ırkçılık kokan, Kıbrıslıya duyulan nefretin doruğa çıktığı o yorumlar! İşte sizin yarattığınız yeni toplum profili bu. Yıllarca zengini, fakiri, sağcısı, solcusu, inananı, ayyaşı, iç-içe, gardaş-gardaşa, sevgi saygı ve hoşgörü içinde yaşayan Kıbrıslı Türk toplumunu ne hale getirdiniz!
Görün ve eserinizle gurur duyun...
Size son sözümüz: Bütün planlarınızın farkındayız – yaptığınız her şeyi görüyor ve biliyoruz – mecliste elinizde salladığınız listeyle içimize sokmaya çalıştığınız Truva Atı’nın da gayet iyi farkındayız (bunun açıklamasını da daha sonra yaparız...)
Bizi sindiremeyecek, susturamayacaksınız!
Direneceğiz!!!”
Güneyin emekçileri.