"KKTC HÜKÜMETİNE TEKRAR SÖYLÜYORUZ: BİZ SİZDEN PARA İSTEMİYORUZ. BİZ İŞİMİZE GİTMEK İSTİYORUZ”

RUM YÖNETİMİ’NE DE ÇAĞRI YAPAN EMEKÇİLER, KENDİLERİNE TEST YAPILIP TEMİZ OLANLARIN KARANTİNAYA GİRMEDEN İŞLERİNE DÖNEBİLMESİNİN SAĞLANMASINI İSTEDİ

Güney Kıbrıs’ta çalışan emekçiler, Güneye geçişlerine izin verilmemesini protesto etmek için Metehan Sınır Kapısı’nda araçlı eylem yaptı.

Saat 10.00’da araçlarıyla geldikleri kapısı önünde toplanan kalabalık, Güney Kıbrıs’taki işlerine gitmek istediklerini içeren pankart açıp, slogan attı.

Eyleme, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekilleri Dr. Sıla Usar İncirli ve Özdil Nami’de katılarak destek verdi.

Eylem sırasında “Güneyin Emekçileri” imzalı bir de bildiri okundu. Bildiride, KKTC ve Rum Yönetimi makamlarına çağrılar yapıldı.

“Güneyin Emekçileri” bildirisinin başında, özetle şöyle denildi:

“KKTC hükümetine sitemlerle başlayalım. Covid19 salgınıyla birlikte bir gecede kapılara karantina uygulaması koymak suretiyle bizlere kapalı duruma getirdiniz. Hiçbir hazırlığımız olmadan, maaşlarımızı alamadan bizi evlerimize hapsettiniz. Tam 2 aydır haliniz nedir diye sormadınız. Biz çalışanlar bakmakla sorumlu olduğumuz ailelerimizle birlikte 6000 civarında mağdur kişileriz.”

Mağduriyetleri ve çabaları hakkında bilgiler verile bildiride, hükümet, başbakan ve ilgili bakanlar tarafından görmemezlikten gelindikleri ileri sürüldü ve “Hatta güneyi ima ederek ‘oyanı git’ diyen bile oldu” iddiasında bulunuldu.

HÜKÜMETE

Muhalefet partilerine teşekkür edilen bildiride, şunlar kaydedildi:

“Buradan hükümetimize öneri sunuyoruz. Biz güneye sesimizi duyuramadık. Sizler hükümetler arası görüşmeler yapabilir ve bizler için ortak bir çalışma ile bizlerin durumuna çare bulabilirsiniz. En kötü ihtimalle güneyin bize karantina uygulamasını sadece test yaparak işimize gitmemizi önerebilirsiniz. Pile halkı için kuzeyde yapmayı düşündüğünüz gibi çözümler de üretilebilir. Birçok arkadaşımız güneye geçebilirse orada kalabileceğini ve kapılar normale dönünce kuzeye geleceklerini söylemektedir. KKTC hükümetine tekrar söylüyoruz: biz sizden para istemiyoruz. Biz işimize gitmek istiyoruz.”

RUM YÖNETİMİ’NE

“Güneyin Emekçileri” bildirisinde Rum Yönetimi’ne de seslenildi ve şöyle denildi:

“Bizler işlerimize gitmek istiyoruz. Kapıların açık olduğu açıklamaları bizlerin işimize gidebilir olduğu anlamına gelmez. Bize geçişlerdeki karantinayı yumuşatacak başka önlemler uygulayın. Bir adada yaşamaktayız ve bir aya yakın bir süredir kuzeyde pozitif vaka görülmemiş olup hastamız da kalmamıştır. Kuzeye dışardan girişler durdurulmuş olup istisnai durumlarda 14+7 karantina sistemi uygulanmaktadır. Bizlere kapılarda test yapın. 1500-2000 test yapmak sizin için zor olmamalı. Gerekirse test ücretini biz karşılayalım. Bu konuda işverenlerimiz de bizlere destek çıkacaklarını belirtmektedirler. Temiz olanlar karantinaya girmeden işlerine dönebilsinler. Bu şekilde geçiş izni olsa, güneye geçip covid19 korunma tedbirleri kalkana kadar, işlerini kaybetmeme adına orada ikamet etmek isteyen çok kişi vardır. Şu anki durum hem biz çalışanları hem de işverenlerimizi zor duruma sokmaktadır. Biz işlerimizi, işverenlerimiz de yıllarca beraber çalıştıkları kalifiye elemanlarını kaybetmek üzereyiz. Artık sesimizi duyun.”

İNCİRLİ: “DEVLETİN GÖREVİ YAŞAMSAL FAALİYETLERİ SAĞLAMAKTIR”

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli bir Havadis Web Tv’de yaptığı açıklamada eylemde insanların yaşadığı zorluğun görüntüsü olduğunu söyledi.

İnsanların aylardır işlerine gidemediklerini işaret eden İncirli, Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünyada yaşanan sıkıntıların bir benzerinin de bizim ülkemizde yaşandığını, ancak bu sıkıntılara çözüm bulunmaması nedeniyle gün geçtikçe insanların sabırlarının taştığını dile getirdi.

İncirli, insanların artık önlerini görmek istediklerini, devletin de en önemli görevlerinden bir tanesinin de insanların bunun gibi yaşamsal faaliyetlerinin sürdürülmesini sağlamak olduğunu kaydetti.

Tüm önlemlerin yaşam ve sağlık için olduğunu ancak ülkede bir süreden bu yana yeni vaka görülmemesi nedeniyle yeniden açılımın başladığını ifade eden İncirli, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayıp, Kıbrıs’ın güneyinde çalışan binlerce insanın işlerine dönebilmesi için gerekli çalışmanın yapılması gerektiğini anlattı.

“CUMHURBAŞKANLIĞI VE HÜKÜMET KONUYU GÜNDEMLERİNE ALMALIDIR”

Sıla Usar İncirli konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Bu konu iki tarafın da üzerinde çalışması gereken bir konudur. Elbette kapıların açılması geçişlerin sağlanması siyasi bir karardır. Ancak yaşamsal faaliyetler için de özellikle Cumhurbaşkanlığı’nın altında çalışan İki Toplumlu Sağlık Teknik Komitesi’nin mutlaka gündemine günübirlik güneyde çalışan işçilerin durumu yer almalıdır. Bu insanların hangi koşullarda işlerine geri dönebilecekleri çalışılmalıdır. Avrupa’da bunun örnekleri vardır. Örneğin Slovenya’da olup da günübirlik İtalya’ya gidip, gelip çalışanlar vardır. Bu insanlarda karantina uygulamalarında istisna uygulanmaktadır. Bizim ülkemiz de kendi koşulları içerisinde durumu değerlendirmeli ve yaşamsal bir ihtiyaç olan çalışma konusunu değerlendirmelidir”.

İki Toplumlu Teknik Komite’de güneyde çalışan işçilerin durumlarının gündem yapılıp, hangi koşullarda geçişlerine izin verileceğinin mutlaka karara bağlanması gerektiğine vurgu yapan İncirli, “bu konunun sürünceme de bırakılması çok ciddi bir hatadır. Sanki yokmuş gibi davranmak, deve kuşu misali başımızı kuma gömmek doğru değildir” dedi.

Sıla Usar İncirli, güneyde çalışan binlerce inşaların aylardır evlerine ekmek götüremediklerini belirtti ve konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

“Ortadaki bu gerçeği nasıl aşmamız gerektiği üzerinde çalışmamız lazımdır. Bu çalışmayı Hükümetin de Cumhurbaşkanlığı’nın da yapması gerekiyor. Hükümet siyasi olarak konunun değerlendirilmesiyle yükümlüdür. Bu konuyu yok sayamaz. Cumhurbaşkanlığı’nın altındaki Sağlık Komitesi ’de bu konuyu mutlaka gündemine alıp, teknik olarak değerlendirmelidir. Cumhurbaşkanı toplum lideri olarak mevkidaşı Anastasiadis ile birlikte mutlaka konuyu gündem yapmalıdırlar. İnsanları kendi başlarının çaresine bakmaya bırakamayız. Sağlıkta da çalışmada da insanların yanında olmalıyız. Çünkü sağlık nasıl da yaşamsal bir konuysa, çalışmak da yaşamsal bir konudur. AB’deki örnekler çerçevesinde kendi koşullarımıza da bakarak kendi çözümlerimizi bulabileceğimize ben yürekten inanıyorum”.