AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu yasadışı devletin ilanının yıldönümünde AKEL’in gerçekleştireceği gösteriyi pandemi nedeniyle iptal etmek zorunda kaldığını, ama bu şartlar altında bile yasadışı devletin ilanını kınama mesajını yine de gönderme ihtiyacını hissettiğini belirtti.

“Taksime hayır diye tekrar haykırıyoruz. Erdoğan’ın provokatif hareketlerine hayır, Mağusa’nın kolonizasyonuna hayır diye haykırıyoruz. Kıbrıs sorununun çözümü, Kıbrıs’ın kurtuluşu ve yeniden birleşmesi için mücadeleye devam etme irademizi güçlü bir şekilde ifade ediyoruz” diyen Kiprianu, Kıbrıs’ta işgalini ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde kışkırtıcı hareketlerini sürdüren Türkiye’nin uyguladığı politikayla yayılmacılığın ve emperyalizmin işlediği ağır suçları dökülen kanıyla, yerinden yurdundan olmasıyla ödeyen bir halkın, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin doğdukları topraklarda kendi ortak geleceklerini birlikte inşa etmelerini engellemekte ısrar etmesini kınadı.

Kiprianu, Türkiye’nin Kıbrıs’ın taksimi için emperyalist planların birinci aşamasını teşkil ettiğini ve Kıbrıs’ın işgal altındaki kısmının Türkiye’yle “bütünleştirilme” misyonunun o zamanlar Ankara’nın gözdesi olan Rauf Denktaş’a verildiğini ve Denktaş’ın Kıbrıslı türk toplumundaki her ilerici direniş sesini susturmaya, kendi planlarına karşı direnebilecek her gücü bertaraf etmeye girişerek Ankara’nın askeri rejimiyle tam koordinasyon içerisinde “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin doğuşunu başlattığını hatırlattı. BM Genel Kurulu’nun 1983’ün başından itibaren bütün işgal ordularının adadan çekilmesini talep ederek Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tam egemenliğini ilan eden kararı almasına rağmen, Ankara’nın uluslararası örgütün çağrılarını tahrik edici bir şekilde görmezden gelerek, kendi hedeflerini yaşama geçirme yönünde ilerlediğini ifade eden Kiprianu, Türkiye’nin bu bölücü hareketine karşı AKEL’in derhal tepki göstererek Kıbrıs halkını yurtsever eylem birliğine çağırdığını dile getirdi. Yasadışı devletin ilanıyla ABD-NATO emperyalizminin yurdumuzda çifte enosisi öne çıkarmayı hedeflediğini belirten Andros Kiprianu, yasadışı devletin ilanının tüm uluslararası toplum tarafından kınandığını, BM’nin tüm üyelerini bu işgalci yapıyı tanımamaya çağırdığını ve bugüne kadar yasadışı devleti sadece Türkiye’nin tanıdığını söyledi.

Kiprianu, yasadışı devletin ilanının Kıbrıs sorununu çözmeye yönelik çabayı daha da zorlaştırdığını ancak Kıbrıs’ın ortak vatanımız olduğu bilinciyle direnen ve nitekim geçen Salı Lefkoşa yollarını doldurarak “Ankara elini yakamızdan çek” diye haykıran bu güçlerle birlikte barış ve yeniden birleşme için antiemperyalist yurtsever ortak mücadelenin devam ettiğini söyledi. “Bunca yıldır Kıbrıs sorununun çözümü için mücadele edenlerden bugün kendileirini hayal kırıklığı ve umutsuzluk içerisinde olanların da olduğunu çok iyi biliyoruz. Kıbrıs sorununun çözümü çabasında bunca zamandır yaşanan durgunluk ve Ersin Tatar’ın Kıbrıslıtürk toplumunun liderliğine gelmesi bir şeylerin değişebileceği, Kıbrıs’ın kurtulabileceği umuduna darbe vurdu. Bunlara Türkiye’nin yoğunlaşan tahrik edici tutumları da eklendi. Sn. Anastasiadis ve hükümeti büyük sözlerine ve iddialarına rağmen, Kıbrıs sorununun çözümü için umut veren elle tutulur sonuçlara ulaşmayı başarmadı. Bir politikanın başarısı hakkında ölçüt vardığı sonuçlarsa, o zaman Sn. Anastasiadis ve DİSİ’nin başarısız olduğunu kesin olarak söyleyebiliriz” diye konuşan AKEL Genel Sekreteri, Anastasiadis ve DİSİ’nin iktidarda olduğu 8 yıl boyunca Kıbrıs sorununu çözüme yaklaştırmadıklarını, süre giden çıkmazda Kıbrısrum tarafının sorumluluğunun olmadığına uluslararası toplumu ikna etmediklerini, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin haklarını ve çıkarlarını etkin bir şekilde korumadıklarını söyledi.

Crans Montana sonrasında Kıbrıs ve Kıbrıs halkı aleyhine ciddi yeni oldubittiler yaşanması tehlikesi hakkında defalarca uyarmasına rağmen AKEL’e kulak verilmediğini ifade eden Andros Kiprianu, sonunda Türkiye’nin tehditlerinin Mağusa’nın kıyı şeridinden başlayarak adım adım hayata geçirildiğine işaret etti. Kıbrıs’ın MEB’inde Türkiye’nin ihlallerinin artık bir rutin haline geldiğini dile getiren Kiprianu, federal çözüm için çalışmak isteyen Sn. Akıncı’nın Kıbrıslıtürk toplumunun liderliğinde olduğu süre boyunca AKEL’in Sn. Anastasiadis’i yapıcı bir anlayış ve irade göstermeye ikna etme yönünde çalıştığını, ancak Sn. Anastasiadis’in bir yandan varılan görüş birliklerinde yalpalayarak, diğer yandan aylarca sözde 4 Temmuz çerçevesini tartışarak ve çözüm için güya yeni fikirler öne sürerek zamanın akıp geçmesiyle bu sonuca varıldığını belirtti.

Andros Kiprianu, Kıbrıslırum toplumunda taksimden, Kıbrıs’ta iki devletten yana olanlar varsa bunların açıkça çıkıp bunu söylemeleri, Erdoğan ve Tatar’la aynı vizyonu paylaştıklarını, Türkiye’nin 1974’teki taksim hedefini paylaştıklarını, yurdumuzun içinde Türkiye ile kara sınırlarımızın olmasını ve adadan Kıbrıslılar yok olana kadar yasadışı bir biçimde nüfus taşınmasına devam edilmesine razı olduklarını çıkıp açıkça söylemeleri gerektiğini dile getirdi.  Çünkü taksimin sonuçlarının bunlar olacağını belirten Kiprianu “bu nedenle AKEL olarak tek mümkün çözümün iki bölgeli iki toplumlu federasyon olduğunu söylemekte ısrar ediyoruz. Bütün Kıbrıslıların insan haklarının ve temel özgürlüklerinin güvence altına alınacağı bir çözüm; BM kararları, Doruk Antlaşmaları, uluslararası hukuk ve Avrupa hukuku temelinde bir çözüm; Kıbrıs’ı askersizleştirecek ve dış güçlerin garanti ve yurdumuzun içişlerine müdahale etme haklarını ortadan kaldıracak bir çözüm; BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin, tek egemenliğin, tek vatandaşlığın, tek uluslararası kimliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinde ülkeyi, halkı, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştirecek bir çözüm; Kıbrıs Cumhuriyeti’ni birleşik federal bir devlete dönüştürecek bir çözüm için mücadelede ısrar ediyoruz” diye konuştu.

Kimilerinin “bu saldırgan Türkiye ile çözümü nasıl görüşeceğiz?” diye sorduklarını belirten Kiprianu istesek de istemesek de Türkiye ile sorunumuzun olduğunu ve bunu Türkiye ile çözmemiz gerektiğini ifade ederek, sorulması gereken sorunun “ellerimizi kaldırıp yurdumuzu Türkiye’ye teslim mi edeceğiz? Yoksa kurtarmak için mücadeleye devam mı edeceğiz?” sorusu olduğunu sözlerine ekledi.

Bugün durumun daha da zorlaştığını, Kıbrıslıtürk toplumunun liderliğinde Erdoğan’ın iki devletli çözüm arzusunun sözcüsü olan Ersin Tatar’ın bulunduğunu ve bu nedenle de Kıbrısrum tarafının irade göstererek ileriye doğru adımlar atmasının şart olduğunu söyleyen Kiprianu, Kıbrısrum tarafının Kıbrıslıtürk toplumuyla ve uluslararası toplumla üzerinde anlaşmaya vardıklarını ve BM kararlarında öngörülenleri herkese hatırlatması, Türkiye’nin tahriklerine son verip kabul edilemez tezlerini geri çekmesini talep etmesi, Crans Montana’ya kadar üzerinde anlaşmaya varılanların ve Genel Sekreter’in çerçevesinin önümüzde olduğunu herkese hatırlatması gerektiğini söyledi.

Kiprianu, her şeyden önce Sn. Anastasiadis ve DİSİ’nin yeni yalpalamalarla kaybedilecek zamanın olmadığını, Kıbrıs’ın küçük siyasi emeller uğruna kurban edilemeyeceğini anlamaları gerektiğini vurguladı. “Gelin hepimiz bu memleketin ne kadar acılar çektiğini, ayakta kalabilmek için ne kadar mücadele ettiğini ve nelerin tehlikede olduğunu düşünelim. Eğer taksim hakim olursa, Kıbrıs’ın sadece yarısı kaybedilmeyecek. Kıbrıs’ın tamamı kaybedilecek” diye konuşan AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, bunun için AKEL’in Kıbrıs’ın sadece yarısı için değil; birleşik, federal, özgür, bağımsız, askersizleştirilmiş bir Kıbrıs için mücadele ettiğini vurguladı.