Fahri Bey, 62 yıldır aynı yastığa baş koyduğu eşiyle nasıl tanıştıklarını anlatıyor: “Keçi peşinde koşarken gördüm, beğendim... Saçlar belinden aşağısında upuzun, genç 17 yaşında kız...1952 yılında ev yapmak için Poli'ye gittim, orada işlerken gördüm. Anneannesinin bir keçisi kaçmış, koşamaz kadın, tesadüf orada gördüm, Hollwood yıldızları gibiydi... Hemen aracı yolladım, annesi olmaz dedi. Neymiş efendim ondan büyük varmış evde, önce büyük evlenecekmiş. Dünürcülüğe gittik, ‘olmaz’ dendi, “bana bu kızı vermeden bu koltuktan kalkmam” dedim, verdi

Yıllar öncesinin başarılı müteahhidi… Arabacıoğlu ailesineHAYAT by quicksharer"" style="width:8pt; height:8pt;visibility:visible;mso-wrap-style:square" o:button="t"> veren, köklerini Gönyeli'ye adeta bir çınar ağacı gibi salan Fahri Arabacıoğlu ve onun "Başarılarımın yegane nedeni" dediği eşi Havva Arabacıoğlu'nun evine konuk oluyoruz.   

Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan, 10 kardeşli, kalabalık bir ailenin oğlu olan Fahri Arabacıoğlu, doğduğu yıldan beridir Gönyeli'de yaşıyor.

1931 yılında Gönyeli'de hayata merhaba diyen Arabacıoğlu, günümüzde, Gönyeli'nin köklü ailelerinden olan Çavuş, Çoban, Hacıosman gibi  soy isimleri taşıyan köklü ailelerinden birine sahip...

Fahri Arabacıoğlu, "Ailem toplansa bir köy olur. Sadece doktor Mustafa Arabacıoğlu benim kardeşimin oğludur, onun dışında tüm Arabacıoğlu fertlerine benHAYAT by quicksharer"" style="width:8pt; height:8pt;visibility:visible;mso-wrap-style:square" o:button="t">verdim." diyerek anlatıyor ailesini.

Çınar ağacı gibi kök salarak büyüyen Fahri Arabacıoğlu ve eşi Havva Arabacıoğlu'nun gurur duyduğu, dört çocuk, 11 torun ve 12 de torun çocuğu olan kalabalık bir ailesi bulunuyor.

"GÖNYELİ'DE TOPLASAN 60 HANE KERPİÇTEN EV VARDI"

1931 yılından beridir Gönyeli'de yaşayan Fahri Arabacıoğlu, yaşadıklarına, Gönyeli'nin geldiği konuma inanmakta güçlük çekiyor.

Arabacıoğlu'nun anlattıklarıyla, eski Gönyeli'yi gözümüzde canlandırmaya dahi zorlanıyoruz.

Sohbetimize eşlik eden eşi Havva Arabacıoğlu da 17 yaşında Fahri Bey ile hayatını birleştirdiği dönem gelmiş Gönyeli'ye...

"Yarım asrı geçti Gönyeli'de yaşarım kızım. 62 yıllık evliyiz, ben gelin geldim, Fahri Amcan hep buradaydı. Gönyeli'de toplasan 60 hane ev ancak vardı, kerpiçten, yol, elektrik, su yoktu...

'BAL MUMU GİBİ KIZ'

Nereden gelin geldiğini sorduğumuz Havva Arabacıoğlu, önceden bizi uyarıyor, "Ben öyle çıkayım, ulu orta hayatımı anlatayım sevmem, çok istediler ama konuşmadım, hoşuma gitmez, ama sizi çok sevdim" diyor ve kahvelerimizi yapmaya koyuluyor.

Fahri Bey, eşinin gelmesini bekleyemeden nasıl tanıştıklarını anlatmaya başlıyor:

"Keçi peşinde koşarken gördüm, beğendim... Nasıl beğenmeyim kızım, saçlar belinden aşağısında upuzun, genç 17 yaşında kız...1952 yılında ev yapmak için Poli'ye gittim, orda işlerken gördüm. Gerçekten de keçinin peşinde koşardı. Anneannesinin bir keçisi kaçmış, koşamaz kadın, Havva'yı yollamış, tesadüf orada gördüm, Hollwood yıldızları gibiydi... Hemen aracı yolladım, annesi olmaz dedi. Neymiş efendim ondan büyük varmış evde, önce büyük evlenecekmiş. Dünürcülüğe gittik, ‘olmaz’ dedi, ‘bana bu kızı vermeden bu koltuktan kalkmam’ dedim, verdi, kısmet oldu hayatımızı birleştirdik. Annem kolayına kız beğenmezdi, anneme sordular’ beğendin mi’ diye, annem de 'Bal mumu gibi kız' dedi, çok beğendiydi. O, benim başarılarımın yegane nedeni "

"BABADAN KALMA BİR EV, ÜSTÜ AMBAR, ALTI AHIR..."

Kahvelerimizi yapan Havva Hanım da sohbetimize yeniden ortak oluyor.

İlk başlarda "Ben konuşmam" diyerek bizlere göz dağı veren Havva Arabacıoğlu, sohbetimizi renklendirmişti.

Havva Hanım; "Kaynanamın hep zengin gelin istediğini söylerlerdi. Ben zengin değildim, dayanamadım, 'anne beni nasıl istedin?'diye sordum bir gün, bana senin gönlün zengin kızım, sen de zenginsin dedi. Ben evlenip Gönyeli'ye geldiğimde Fahri Amcanın babadan kalma bir evi vardı, üstü ambar, altı ahır... BenLefkoşa'da büyüdüm ve çıkıp böyle bir eve gittim oturdum gelin geldim. Şimdi hangi kız gider? Geçinmek isteyen gider, oturur...

Orta halliydik, birlikte gece gündüz çalıştık. Barajdan gelen su ile drifil eker toplardık, sabahlara kadar bin bağ drifil sarardık, Fahri de alır götürür satardı. İşlemeyi severdik, çok çabaladık çok... Karı koca birlik olmalı..." Anlattıklarıyla bizleri büyüleyen Arabacıoğlu çifti, yıllarca karşılıklı sevgi ve saygıya 62 yıllık evliliklerini sürdürmüşler. Fahri Bey, "Kavga etmeyen karı koca mı var? biz de tartıştık tabi ama birimiz sinirliyse diğerimiz sustu, soru sormadı, ses çıkarmadı. Kadın sinirliyse erkek de susmasını bilecek, erkek de sinirliyken kadın susacak." diyerek nasihat vermeyi de ihmal etmiyor.

"BİZİM ZAMANIMIZDA, İLİŞKİLERDE  GARA GANDİL VARDI, ELEKTRİK YOKTU"

Geçmişten günümüze köprü kurmayı ihmal etmeyen çift, bize keyifli saatler yaşatıyor. Havva Hanım; "Şimdi gençler yıllarca beraber gezer, evlenir, çocuk yapar 2 sene olmadan ayrılır. Neymiş efendim 'Elektrik alamadım!' Bak sen, bizim zamanımızda elektrik de yoktu! Bizim zamanımızda gara gandil vardı, bu yüzden mi 62 yıldır geçinirik?

Küsmeycen, kavga etsen de gece yatağını ayırmaycan, adam sinir oldu mu, sen ses çıkarmaycan. Sen sinirliysen adam susacak. Biz böyle bildik, geçindik..." Evlilik konumuza son noktayı koyan Fahri Arabacıoğlu, "Fazla söze gerek yok, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır, benim de başarılarımın kaynağı bu kadındır!" diyor.

"ZAMANINDA YAPTIĞIM EVLERE BAŞLARKEN ÇİVİSİNE GADAR HER MALZEMEYİ ALIR, TEMELİ ÖYLE ATARDIM. EV BİTENE KADAR DA TAPULARINI HAZIRLARDIM" 

Geçmişin bilinen müteahhitlerinden olan Fahri Arabacıoğlu, günümüzde bolluk içerisinde sürdüğü hayatını, tüm başarılarını çalışıp çabalamasına borçlu... 50 yıl müteahhitlik yapan Arbacıoğlu, 19 yaşında babasının vefat etmesinin ardından usta yanına gidip, yapıcılığı öğrenir. Dürüst ve çalışkan kişiliği iş hayatında da her kapıyı açmış Arabacıoğlu'na... Fahri Bey, siyasete bire bir katılmasa da görüp geçirdiği yıllar boyunca sürekli Doktor Küçük'ün arkasında yürümüş. Gerek Vakıflardan aldığı ihaleler, gerekse Rumlardan aldığı ihaleler ile adanın dört bir yanına yüzlerce ev inşa eden Arabacıoğlu iş hayatındaki başarısını da eşine borçlu olduğunu dile getiriyor ve geçmiş yılları anlatıyor:

"Kıbrıs'ın her yerinde yüzlerce ev yaptım, KTHY'nin büyük binasını ben yaptım, bunun gibi neler neler... Yaptığım evlerden hiçbir zaman, hayatımda şikayet almadım. Bizim zamanımızda işçilik, malzeme sağlamdı. Kaymaklı'da 44 hane ev yaptım, daha dururlar. Şimdi insanları rezil rüsva ederler. Ev yaparlar, sağlam değil, 2 senede dökülür, koçan vermezler, mahkemelik olurlar. Ben zamanında yaptığım evlere başlarken çivisine gadar her malzemeyi alır, temeli öyle atardım. Ev bitene kadar da tapularını hazırlardım. Maalesef günümüzde çok az sağlam şirket var... 50 sene müteahhitlik yaptım, sonra hanımla emekli olduk, oturduk."   

HAFIZALARA KAZINAN ANILAR...

Yıllarca TMT'de görev yapan Fahri Arabacıoğlu, evinin mutfak alışverişini Güney Kıbrıs'tan yapanlara da bir hayli öfkeli:

"Türkiye parayı yollar, biz alır gider Güney'de Rum tarafında yeriz, böyle iş mi olur? Bu günlere kolay gelmedik, çok çektik. Hiç unutamadığım bir an var, askerdim, yanımda yaralanan bir Türkiyeli genç asker, kolu ve ayağını kaybetmişti, acı içinde kıvranıyorken bana, 'abi, annemiz bizi bu günler için doğurdu' demişti..."

"DOKTORUMUZUN YADİGARI"

Gönyeli'de uzun yıllardır yaşadıkları apartmanlarına asansör koyan ve halen daha üçüncü katta yaşayan Arabacıoğlu çifti,HAYAT by quicksharer"" style="width:8pt; height:8pt;visibility:visible;mso-wrap-style:square" o:button="t"> dolu...

"Bu balkona çıkıp da etrafımı görmezsem çok yaşamam" diyen Havva Hanım bize neden zemin katta yaşamak istemediğini özetliyor.

Halen daha enerji dolu olan Fahri Arabacıoğlu, yine de çalışmaktan kopamamış. Fahri Arabacıoğlu'na, satmaya kıyamadığı yaklaşık 10 kadar keçisine bakması için de oğlu yardım ediyor.

HerSABAH by quicksharer"" style="width:8pt; height:8pt;visibility:visible;mso-wrap-style:square" o:button="t"> kahvaltısını yapan ve kızına kahve içmeye giden Fahri Bey, halen daha çok düzenli ve programlı yaşıyor, bu düzeninden şaşmıyor.