Anayasa Mahkemesi, seferberlik ve askerlikle ilgili Yasa’da Anayasa’ya aykırılık olmadığını, Anayasa’nın askerliği bir görev ve hak olarak saydığını açıkladı.

 

Anayasa Mahkemesi bugün Nevvar Nolan başkanlığında toplanarak, vicdani ret hakkını kullanarak seferberlik görevini yapmak istemeyen Murat Kanatlı’yla ilgili davada kararı okudu.

 

Kararı okuyan Nolan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre yasada eksiklik olduğunu,  bunun düzenlemesini yapmanın yasa koyucunun takdirinde olduğunu belirtti.

 

Mahkemenin kararının ardından Murat Kanatlı ve avukatı Öncel Polili basına açıklama yaptı. Polili, Anayasa Mahkemesi’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kabul ettiği bazı hakları Anayasa’ya aykırı bulmayabildiğini, bu nedenle bazı meselelerde Anayasa Mahkemesi’nin bir iç hukuk yolu olarak görülmeyebileceğini kaydetti.

 

Kanatlı ise seferberliğe gitmemeyi bir suç olarak görmediğini  mahkum olması halinde para cezasını ödemeyeceğini, vicdani ret hakkını kullanmayı sürdüreceğini belirtti.

 

POLİLİ: “BEKLEDİĞİMİZ BİR SONUÇ DEĞİLDİ”

 

Avukat Öncel Polili, Anayasa Mahkemesi kararının, alt Mahkeme’deki davanın seyri açısından bekledikleri; Anayasa Mahkemesi’nin kararının umut ettikleri şekilde olmadığını ancak karara saygılı olduklarını belirtti.

 

Anayasa Mahkemesi’nin seferberlik ve askerlikle ilgili düzenlemelerde, Anayasa’ya aykırılık olmadığını, Anayasa’nın askerliği bir görev ve hak olarak saydığı kararına vardığını belirten Polili, ancak kararda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre yasalarda bir eksiklik olduğu; bu eksikliğin düzenlemesinin yasa koyucunun takdirinde olduğunun da yer aldığını vurguladı.

 

Sürecin henüz bitmediğini, davanın Asker Mahkeme’ye gönderileceğini, Murat Kanatlı’nın mahkum olması halinde başka bir mücadelenin başlayacağını kaydetti.

 

“Anayasa Mahkemesi, bugün İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ve diğer ulusal sözleşmelerin vicdani ret hakkını tanıdığını açıkça ifade etti ancak Anayasa’nın bu hakkı tanımadığı veya yasal düzenlemelerin Anayasa’ya aykırı olmadığı sorununca da varmıştır” diyen Öncel Polili, bunun Anayasa Mahkemesi’nin insan haklarının korunması için bir iç hukuk aracı olmadığını gösterdiğini söyledi.

 

KANATLI: “SEFERBERLİĞE GİTMEMEYİ BİR SUÇ OLARAK GÖRMÜYORUM”

 

Murat Kanatlı ise hukuksal sürecin yavaş işlediğini söyleyerek, 2009’daki davayla ilgili yeni bir noktaya gelindiğini belirtti.

 

Kanatlı, vicdani ret konusunda Türkiye ve dünyada yaşanan örnekleri anlattı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’yi Yunus Erçap, Feti Demirtaş, Mehmet Tarhan ve Halil Savda davalarında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğünü düzenleyen 9’uncu madde ihlalinden mahkum ettiğini anlatan Kanatlı, Mayıs ayında Türkiye’de Askeri Mahkeme’nin vicdani reddi bir hak olarak kabul ettiğini beyan ettiğini ancak iç hukuk düzenlemesi olmadığından Askeri Mahkeme’nin kararına bırakıldığını söyledi.

 

Murat Kanatlı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin de geçen yıl Türkiye’nin Cenk Atasoy ve Arda Sarkut davalarında vicdani ret hakkını tanımayarak Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğünü düzenleyen 18’inci maddesini ihlal ettiğini belirleyerek mahkum ettiğini ifade etti.

 

Komite’nin kendi davasını da yakından takip ettiğini, bir raportörün ülkeye gelerek, bu konuda rapor hazırladığını söyleyen Kanatlı, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletlerin vicdani reddi bir düşünce özgürlüğü olarak tanıdığını ve bu konuda üye devletlere iç hukukta düzenleme yapma çağrısında bulunduğunu kaydetti.

 

Kanatlı, seferberliğe gitmemeyi bir suç olarak görmediklerini, mahkum olması halinde para cezasını ödemeyeceğini, hakkı savunmayı sürdüreceğini, davayı uluslararası platforma taşımakta kararlı olduklarını belirtti.