***Dr. Damla Beton: “Adamızda yaşayan tek yırtıcı memeli olan tilkiler pek çok tartışmanın odak noktası durumundadır. Adadaki varlığını sürdürmesi zekâsı, uyum yeteneği ve hayatta kalma becerisinin kanıtıdır.

 

Fotoğraflar: Olkan ERGÜLER

Kuzey Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya, Kuzey Amerika’dan tutun da Asya’ya büyük bir dağılım alanları olan tilkiler, adamızda da hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.   

Zekâları ve uyum yetenekleriyle bilinen “Kıbrıs Tilkileri” (Vulpes vulpes indutus), dışlanmalarına ve tüm olumsuzluklara rağmen nesillerini sürdürmeye çalışıyor.

 “Kıbrıs Tilkileri”, Kıbrıs Yaban Koyunu (Ovis orientalis ophion) gibi adamızda endemik bir alttür formunda yerini aldı.

Toplum tarafından ön yargı ile bakılan adamızın kızıl süsü tilkiler, Olkan Ergüler’in fotoğraflarından da görüldüğü gibi, çok sevimli ve güzel bir görüntüye sahipler.

 

Beton: “Hem etçil hem otçullar”

Cyprus Wildlife Ecology Ltd. adına gazetemize konuşan Dr. Damla Beton, tilkinin kuzey yarımküreye özgü adaptasyon yeteneği yüksek bir tür olduğunu, Kuzey Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya, Kuzey Amerika’dan, Asya’ya büyük bir dağılım alanları bulunduğunu söyledi.
Beton, tilkilerin insanlar tarafından da pek çok yere taşındıklarını, özellikle Avusturalya’ya taşınmalarının oradaki yaban hayatına büyük zarar verdiğini kaydetti.

Tilkilerin hem etçil hem otçul oluşları nedeniyle sahip oldukları geniş yiyecek seçenekleri sayesinde gittikleri her yere başarıyla uyum sağlayıp baskın hale geldiklerini belirten Beton, küçük kemirgenlerden tutun da böceklere, meyvelerden tutun da yumurtalara pek çok değişik yiyeceğin menülerinde yer aldığını, fakat temel besin öğelerinden ilkinin küçük kemirgenler olduğunu aktardı.  Dr. Damla Beton, tilkilerin adamızda yumurtlayan deniz kaplumbağalarının yavrularının da zaman zaman besinleri arasında yer aldığını dile getirdi.

Yılda bir kez bahar döneminde üreyen tilkilerin ailesine düşkün bir tür olduğunu ifade eden Beton, yuvalarının küçük inler, kaya çatlakları, sık çalılıklar ve kayaların arasında kazdıkları delikler olduğunu söyledi.  Beton, dişi ve erkeğin yavruların bakımından sorumlu olduğunu ve yavru bakımının sonbahara kadar devam ettiğini ifade ederek, yavru sayısının o yılki besin miktarına bağlı olarak değiştiğini, bu ilişkiyi anlamanın ekosistemin devamlılığı için çok önemli olduğunu belirtti.

 

“Tilkiler dışlanıyorlar”

Bu nedenle tilki ve temel besin hayvanları arasındaki popülasyon ilişkisinin uzun yıllar boyunca incelendiğini ve biyolojinin temel taşlarını oluşturan teorilerden biri haline geldiğini ifade eden Beton, daha sonraları da bu teorinin sadece biyolojide değil daha pek çok değişik bilim dalında kabul gördüğünü ve kullanıldığını anlattı.

Dr. Damla Beton, adamızda yaşayan tilki (Vulpes vulpes indutus) popülasyonunun uzun zamandır anakaradan ayrı kaldığından dolayı Kıbrıs Yaban Koyunu (Ovis orientalis ophion) gibi onların da adamıza endemik bir alttür formunu aldığını bildirdi.

Bu türün bu nedenle de adamıza özgü türler arasında yer aldığına vurgu yapan Beton, fakat yaban koyununun gördüğü ilgiden nedense nasibini alamadığını, dahası tam tersi bir yaklaşımla karşı karşıya kaldığını belirtti.

 

Yaşam tarzları değişiyor

Dr. Damla Beton konuşmasına şöyle devam etti: “Adamızda yaşayan tek yırtıcı memeli olan tilkiler pek çok tartışmanın odak noktası durumundadır. Adadaki varlığını sürdürmesi zekâsı, uyum yeteneği ve hayatta kalma becerisinin kanıtıdır.

Günümüzde pek çok bölgede yaban hayatta yer bulamayan, dışlanan, besin bulamayan, öldürülen tilkiler çareyi şehirlerde yaşamakta bulmuştur. İngiltere’de, Avusturya’da, İsveç’te, Kanada’da ve daha pek çok yerde şehir tilkilerinden bahsedilmektedir. Bunun esas nedenlerinden biri insanların yaban hayatın yaşayabileceği alanları azaltmasıdır. Koruma alanlarının olmaması ya da gerektiği gibi korunmaması türler üzerindeki baskıyı artırmakta bu da onların yaşam tarzlarını değişmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle çöplerden beslenebilen türler insanların yaşadığı bölgelere yönelmekte ve çöplerden yararlanmaya çalışmaktadır. Maalesef zaman içinde adamızda da bu gibi bir değişimin yaşanması uzak bir ihtimal değildir”.