DEV-İŞ eski Başkanı Mehmet Seyis, sosyal medyandan yaptığı paylaşımda TAŞEL çalışanlarına da “işsizlik hastalığı” dayatıldığını belirtti.

İşte o paylaşım:

"Ülkemizde bir yandan Covit 19 bahane edilerek ciddi sayıda özel sektör çalışanına işsizlik dayatılıyor ve insanların ekmekleri ile oynanıyor. Diğer yandan da Taşel yönetimi bir virüs gibi çalışanlarına işsizliği dayatıyor. İşsizlik de ciddi bir hastalıktır ve mutlaka bu hastalık yenilmelidir."

TAŞEL Çalışanlarına da “İşsizlik Hastalığı” Dayatılıyor.

Taşel İçki fabrikası 1975’te Kıbrıslı Türklerin üretim yapması ve işsizliğin de önüne geçilmesi amacı ile faaliyete geçti. Aynen diğer Kamu İştirakli işletmelerimiz gibi o dönem devlet  hisseli idi. Ortak Türkiye TEKEL işletmeleri idi. İlerleyen zamanlarda  ortaklıklarda değişiklikler oldu. Çünkü Türkiyede TEKEL özelleştirilmiş ve MEY LTD tarafından satın alınmıştı. Bu şirket Taşel hisselerin %67 sini alırkenden de çalışan haklarını kaldırma girişimleri başlatmıştı. Tabii yine daha ilerleyen zamanlarda Türkiye’de MEY LTD’i de Birleşik Krallığın dünya içki devi DİAGEO satın almıştı.

DİAGEO, KKTC’de  işlerini Türkiye’de sahip olduğu MEY LTD aracılığı ile sürdürdü. Yani Taşel’in muhattabı Türkiyede’ki yönetim olmaya devam etti.  Bu yapılanma Türkiye’deki yönetimin de işine geldi hep. Gerek Türkiye’de gerek ise Kıbrıs’ta İşçi hakları budarken DİAGEO’nun buradaki işletmeyi kapatmak istediğini ve kendilerinin buna engel olduğu savını ileri sürüp bir yandan hakları kaldırdılar diğer yandan da sendikasızlaştırma çabalarını ilerlettiler.

Taşel çalışanları ilerliyen süreçte  DEV-İŞ’e üye oldular. İşverenin sendikasızlaştırma çalışmaları hep vardı ve her fırsatta ilerlemeye çalıştılar. Bunu DEV-İŞ orada olduğu sürece başaramadılar. Tam tersi o dönemde geçmişte kaldırılan hakların bir kısmı geri alındı, ücretler daha ileri taşındı. Şirketin karları çok yüksekti ve doğal olarak çalışanlar da bir miktar haklarını geri alabilmişti. Bu da çok yüksek hakları olduğu anlamında değildi tabii. Kamu ile Özel ortalaması gibi bir durumdu. Son zamanlarda Türkiye’deki üretiminden Taşel’in ürün verdiği piyasaya da verdi ve Taşel’de iş azlığı iddiası ortaya attı.  Sonra da 7 işçinin işine son verme hamlesini yaptı. Bunu çalışanların sendika değişikliği yaptığı zamana denk getirdi.

Şimdi Taşel’de yetkili sendika Kamu-Sen. Sendika ve ilgili bakanlık girişim yapınca hiç şüphem yok ki yine ayni tehditleri  ileri sürecekler  “Kapatırız haa” diyecekler. Bunu hep yaptılar, ileri giderler mi bilemem. Ama kar eden bu işletmeyi eğer kapatırsalar şirket politikaları nedeniyle olur. Fazla işçi var diye değil, çünkü bu gerekçe doğru değil. Sonuçta  biz üretimin devamından yanayız. %33 hisse sahibi devlet bu işletmeyi gerekirse kendisi çalıştırmalı ve o durumda MEY LTD ürünlerinin piyasamızda satışını da engellemelidirler. Kısa zamanda bu alanda istihdamın artdığını göreceğiz. Aksi durumda o zaman diğer bazı devlet iştirakli işletmelerde olduğu gibi burada çalışan toplam 20 insanı da kamuda istihdam etmeleri gerekecek.

Bizim için esas olan burada çalışıp aile geçindiren çocuklarının ekmeğini çıkaran insanlarımızın işlerinin devamı ve üretimdir. Hükümet edenler  bunu sağlamalıdır. Şantajcı Taşel yönetimine de boyun eğmeden bu sürece sahip çıkmalıdırlar. Ülkemizde bir yandan Covit 19 bahane edilerek ciddi sayıda özel sektör çalışanına işsizlik dayatııyor ve insanların ekmekleri ile oynanıyor. Diğer yandan da Taşel yönetimi bir virüs gibi çalışanlarına işsizliği dayatıyor. İşsizlik de ciddi bir hastalıktır ve  mutlaka bu hastalık yenilmelidir.  Taşel çalışanları kalbimiz sizinle. Özel sektör çalışanları için ise bu güne kadar onları acımasızca sömüren patronlarından Servet Vergisi alınmalı ve bu insanlarımız bu sürede en azından asgari ücret tutarında ödenek alabilmelidir. Servet Vergisine karşı olanlar, Özel sektörde işsiz-aşsız kalan insanlar için ne düşündüklerini ve kaynaklarını da anlatmalıdırlar.