Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal, bankacılık sisteminin 21 banka, 222 şube ve 3 bin 118 banka çalışanı ile hizmet verdiğini söyledi.

Avrupa’da nüfusun yüzde 65’inin, KKTC’de ise nüfusun yüzde 20’sinin borçlanma yoluna gittiğini anlatan Önal, “27.2 milyar TL kredi kullandırıyoruz. Kredilerimizin yüzde 70’ini ticari iş ve işlemler için kullandırdığımız krediler oluşturuyor” dedi.

Önal, bir başka örnek vererek, toplanan mevduatın yüzde 65’i ile ülke yatırımcısının ve bireylerin finansal ihtiyaçlarının karşılandığını anlattı.

Bankalar Birliği Genel Merkezi’nde bir grup gazeteci ile bir araya gelen Önal, mevcut durumla ilgili detaylı bilgiler verdi.

2013 yılında geçen bir yasayla, bankaların ana parayı bile geri alabileceği bir sistemin ortadan kaldırıldığını belirten Önal, kontrolden çıkan sistemin risk oluşturduğunu belirtti.

Sorunlu alacakların biriktiğini anlatan Önal, 2020 Aralık ayı itibarı ile 1 milyar 55 Milyon TL tahsil edilemeyen alacak olduğunun altını çizdi.

Önal; “Geçtiğimiz yılın başında 111 milyon TL artış gösteren bir tahsili geciken alacak tablosu var. Aynı dönemde kredi hacmimiz ise arttı. Verilen kredi 21.2 milyar TL’den, 27.2 milyar TL’ye yükseldi. Tahsil edilemeyen kredilerin verilen kredilere oranı yüzde 6.38 iken, kredi artışından da etkilenerek yüzde 5.42’e geriledi” dedi.

Yeni bir düzenleme gerekiyor

Yasal yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Önal, “Yapılandırma dediğimiz şey, kişiye özel olmalı. Her müşteriye aynı yapılandırmayı yapmak doğru değil” dedi.

Hiçbir bankanın haciz için dava yoluna gitmeyi tercih etmediğini söyleyen Önal, “Dava süreçlerinin çalışması, hele bu salgın döneminde ilk tercihimiz değil” dedi.

Hukuk sisteminin 2013’deki yasayla tıkandığını vurgulayan Önal, “Yasa hala yürürlükte ve maalesef popülizm amaçlı kullanılıyor. Bu düzenleme nedeniyle hukuk sistemi tamamen tıkanmış durumda. Çok sayıda dava ve haksız yapılandırma talepleri var” dedi.

Tüm toplumun kaynağı

Önal, canlı olmayan kredilerde duran kaynağın tüm topluma ait olduğunu hatırlattı.

Bu kaynakların ekonomiye tekrardan kazandırılmasının önemine işaret eden Önal, “Teminat satışlarının geciktirilmesi ne borçlu ne alacaklı ne de topluma faydası var” saptamasında bulundu.

Bunun için Tapu Dairesi’nde yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu anımsayan Önal, “devletin temel anacı açık artırma koşullarını yaratmak. Tapu Dairesi eliyle yapılacak bir yasayla yok pahasına satış yapılması önlenmelidir” dedi.

Önal son olarak, “inkar tazminatını” gündeme getirdi.

Önal, mahkemenin iş yükünü artıran gerçek dışı iddialara dayalı talep ya da müdafaalar için bazı ülkelerde uygulanan ve yine hakimlerin takdir edileceği inkar tazminatını uygulamaya koymanın tartışılmasını istedi.