“KAYGI SEVİYESİ ARTTI”… Uzman Klinik Psikolog Pembe Ardıç, virüs salgını sürecinde, sağlıklı bireylerin kaygı seviyesi artarken, kaygı bozukluğu olan bireylerin de bu süreçten olumsuz etkilendiğine dikkat çekti. Ardıç, kaygının yanı sıra sık sık el yıkama, temizlenmemiş hissetme, musluğun kaynar kısmı ile yıkanma, sürekli dezenfektanlar ile temizlik yapmanın birçok kişide yeni ortaya çıkan davranış ve düşünceler olduğunu ifade etti. Ardıç, İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türk vatandaşlara da seslenerek, “Bulunduğunuz konumda psikolojik yardım almakta zorlanıyor veya durumunuzu İngilizce olarak ifade etmekte yeterli hissetmiyorsanız, Kuzey Kıbrıs’ta eğitimli bir Psikoterapist’ten online danışmanlık hizmeti talebinde bulunabileceğinizi unutmayın” dedi.

 Koronavirüs salgını, günlük yaşamımızı büyük oranda değiştirdi. Birçok yerin kapanması ve adeta hayatın durmasıyla birlikte uzun süre evlerde karantina süreci yaşandı.

 Virüsün yayılma hızının azalmaya başlamasıyla da, sosyal mesafe kuralları ve hijyen kuralları göz önünde bulundurularak yeni normal sürece girildi. Bu zorlu süreç, toplumu hem ekonomik hem de psikolojik anlamda olumsuz etkiledi.

  Salgın nedeniyle evlere kapanılmasıyla günlük yaşam bir anda değişti. Kimileri evden çalışmalar yaptı, kimileri işletmelerini hiç açamadı, kimileri ise işlerini kaybetti. Tüm bunlar nedeniyle hem ekonomik durumumuz hem de psikolojik sağlığımız kötü etkilendi. Bu noktada görüşüne başvurduğumuz Uzman Klinik Psikolog Pembe Ardıç, salgının ruh sağlığı üzerine etkilerine yönelik önemli açıklamalar ve uyarılar yaptı.


 

“Korku ve kaygının seviyesine dikkat edin”
 

   Uzman Klinik Psikolog Pembe Ardıç, Koronavirüsle birlikte günlük hayatta bir çok değişiklik yaşandığını anımsatarak, Koronavirüs’ün hayatı tehdit etmesi, yine bu virüsle baş etme yöntemlerinin sıra dışı olması ve günlük rutinlerin tamamen değişmesi nedeniyle insan psikolojisinin ciddi anlamda etkilediğine dikkat çekti.    Ardıç, hayati tehdidin olduğu bir ortamda zihinle ‘hayatta kal’ mesajı verildiğini ve bu durum karşısında korku ve kaygı gibi duyguların ortaya çıktığını hatırlattı.
   Korku ve kaygı gibi duyguların seviyesinin önemli bir nokta olduğuna dikkat çeken Ardıç, “Unutmayın ki, bir olaya aşırı kaygılanıyor olmak, o olaydan korunuyoruz anlamına gelmiyor. Eğer kaygı seviyemiz çok yüksekse, günlük yapmamız gereken işlerimize engel olmaya başlar ve aslında virüsten korunmaktan uzaklaşıp işlevsiz bir hale geliriz. Fakat bu kaygının seviyesi normal düzeyde ise, gerekli önlemleri aldığımızdan emin olup durumla baş etme stratejimiz daha sağlıklı bir hal alır. Zaten bu süreçte psikolojik olarak da bu tür duyguların görülmesini bekliyoruz. Endişeli hissetmeliyiz ki, kendimizi tehlikeden koruma ile ilgili de motivasyon sağlayalım” dedi.


 

“Takıntı hastalığı, kaygı

bozukluğu ve depresyon artıyor”
 

   Pembe Ardıç, virüs salgını sürecinde, sağlıklı bireylerin kaygı seviyesi artarken, kaygı bozukluğu olan bireylerin bu süreçten olumsuz etkilendiğine de dikkat çekti. Ardıç, kaygının yanı sıra sık sık el yıkama, temizlenmemiş hissetme, musluğun kaynar kısmı ile yıkanma, sürekli dezenfektanlar ile temizlik yapmanın birçok kişide yeni ortaya çıkan davranış ve düşünceler olduğunu söyleyerek, “Bu davranışlar, daha önceden gözlemlediğimiz Obsesif Kompulsif Bozukluğu (OKB) olan yani takıntı hastalığı bulunan kişilerde daha da ilerilere gitmeye başladı. Yine hem ekonomik belirsizlik, hem de hayatımızı uzunca bir süredir evlerde sosyal izolasyon içerisinde sürdürmemizden dolayı depresif duygu durumları ve biraz daha ileri gidecek olursak depresyon gibi bozuklukların artmış olduğunu gözlemliyoruz” şeklinde konuştu.
 

“Sakin olun ve sağduyulu davranın”
 

   Tüm bunların dönemsel olaylar olduğunu unutmamak gerektiğine işaret eden Ardıç, yaşanılan süreçte hissedilen birçok duygu durumlarının değişken ve geçici olduğunu fark etmenin önemli bir detay olduğuna vurgu yaptı. Ardıç, her şeyden önce sakin olup sağduyulu davranmak gerektiğinin de altını çizdi.
   Uzman Klinik Psikolog Pembe Ardıç, içerisinde bulunulan süreçte yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
   “Öncelikle ‘kabul’ ile başlamalıyız. Tabi ki içinde bulunduğumuz duruma tamamen teslim olmaktan bahsetmiyorum. Yaşadıklarımızın ne ilk, ne de son felaket olduğunu kabul etmekle başlayabiliriz.
   Ayrıca, zihninizin sizi bu durumdan kurtarmak için yaratmış olduğu olumsuz senaryoları fark edin. Bu senaryolar, çok sık oluyorsa iyi hissetmeniz de çok mümkün olmayacaktır. Bu senaryoların olduğunu her fark ettiğinizde, bunların sadece zihninizin sizi korumak için oluşturduğu senaryolar olduğunu görün ve içinde bulunduğunuz şu ana dönün. Durumu küçümsememek de gerekiyor. Durumun gerçekliğini fark edip alabileceğimiz önlemleri almak için çabalayabiliriz mesela.
   Sürekli haberleri takip etmenin bu durumu hafifletmeyecektir. Günde 1 veya 2 kez güvenilir haber kaynakları olan Dünya Sağlık Örgütü veya Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği gibi yerlerden edineceğiniz bilgiler sizin için faydalı olacak.
   Unutulmamalıdır ki, kaygı bulaşıcıdır. Özellikle sosyal medya gibi ortamlarda kaynağı belirsiz olan veya kişilerin kendi kaygılarını içeren paylaşımların size bir faydası olmayacaktır.
   Kendinize ve çevrenize şefkatli olmak da oldukça önemli. Bu süreci aileniz, sevdiğiniz kişiler veya tek başınıza kaliteli zaman geçireceğiniz iyi bir fırsat olarak değerlendirin.
   Günlük yapacağınız şeylerin planını yapın. Çok uzun süreli planlar yerine günlük veya belki haftalık planlar yapmak ve uygulamak iyi hissettirecektir.
   Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteler de kaygının azalmasına yardımcı olacaktır.
   Ayrıca, uzun zamandır yapmak için ertelediğiniz veya yarım kalan işlerinizi de gündeme alabilirsiniz.
   Güzel filmler izlemek, kitap okumak klişe olarak görülse de ruh sağlığına iyi gelecektir.”


 

“Kaygı, günlük hayatı etkiliyorsa uzman desteği şart”
 

   Psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğumuzu nasıl anlayacağımız konusunda da bilgiler veren Uzman Klinik Psikolog Pembe Ardıç, “Bahsettiğim uygulamaları uygulamada zorlanıyorsanız, kaygılarınız gündelik hayatta yapmanız gerekenlere engel oluyorsa, uyku düzeninde bozukluk başlamışsa, iştahta azalma veya artış gözlemliyorsanız ve kendinizi süreli geleceğe yönelik felaket senaryoları yaparken buluyorsanız; yani kısacası hayat kalitenizi düşüren bir durum içerisine girmişseniz bir uzmandan yardım almanız gerekebilir” ifadelerini kullandı.
 

“Online danışmanlık hizmeti almak mümkün”
 

   Pembe Ardıç, İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türk vatandaşlara da seslenerek, “Bulunduğunuz konumda psikolojik yardım almakta zorlanıyor veya durumunuzu İngilizce olarak ifade etmekte yeterli hissetmiyorsanız, Kuzey Kıbrıs’ta eğitimli bir Psikoterapist’ten online danışmanlık hizmeti talebinde bulunabileceğinizi unutmayın” mesajını gönderdi.
   Uzman Psikolog Pembe Ardıç, kendisine Facebook üzerinden ya da +90 542 888 83 87 numaralı WhatsApp hattından ulaşılabileceğini de belirtti.