Gazeteci yazar Mete Hatay, Havadis Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazısında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye hükümetinin yaptığı müdahalelerde bilerek veya bilmeyerek CTP adayı Tufan Erhürman’ın 2’nci tura kalmasını engellediklerini belirtti.

Erhürman’ın 2’nci tura kalması halinde seçimi kazanacağını ifade eden Hatay, “Bu yüzden de (etik yargılama değil niyetim) Akıncı’nın stratejistleri de Erhürman’ın ikinci tura kalmasını engellemek için yoğun çaba gösterdiler” ifadelerinde bulundu.

İşte Mete Hatay’ın Havadis Gazetesi’nde yayınlanan “Esas hedef acaba Erhürman mıydı?” köşe yazısının tam metni:

“Uzun zamandır düşünüyordum, niye Türkiye hükümeti seçimden önce Akıncı’ya yarayacağını bile bile ona yüklendi diye! Bu kadar stratejist, danışman bunun ters teptiğinin farkında değil miydi! Diyelim ki farkında değildiler ve sadece Erdoğan’ın tepkisel Akıncı nefretinden dolayı böyle davrandılar!

Nedeni ne olursa olsun bu şekilde davranarak, bilerek veya bilmeyerek darp edecekleri esas hedefi CTP ve Tufan Erhürman olarak belirlemiş oldular!

Ne demek mi istiyorum? Bakın anlatayım! Bu şekilde (bilerek veya bilmeyerek) Akıncı’ya yüklenerek CTP içerisindeki romantik fraksiyonu Akıncı’nın etrafında kenetlenmesine neden oldular ve Erhürman’ın ikinci tura kalmasını engellediler. Çünkü herkesin de tahmin ettiği gibi ikinci turu Erhürman kiminle kalırsa kalsın kazanabilirdi! Çünkü Erhürman seçmenin büyük bir kısmının ikinci seçeneğiydi.

Bu yüzden de (etik yargılama değil niyetim) Akıncı’nın stratejistleri de Erhürman’ın ikinci tura kalmasını engellemek için yoğun çaba gösterdiler. Bu da zaten herkesin bildiği bir “sır.” Ama bunu yaparken seçimi adeta referanduma dönüştürerek “Türkiye’nin adamı” Tatar’ın da oylarını konsolide edebileceğini bir türlü tahmin edemediler. Veya buna inanmak istemediler.

Seçim sathına girdiğimizde AKP Akıncı’ya her vurduğunda ve Akıncı bu saldırıya cevap verdiğinde, ortam bir o kadar daha kutuplaştı. Bu da tarafların merkezi boşaltmasına ve uç cephelere koşmasına neden oldu. Çünkü artık “olmak ya da olmamak” zamanıydı ya! Türkiye hükümetinin her pervasızca yaptığı müdahale hem buna direnen Akıncı’nın, hem de bu müdahaleleri davet eden Tatar’ın oylarını yükseltmeye yaradı.

Günün sonunda beklenen oldu ve CTP’nin oylarının büyükçe bir bölümü ilk turdan Akıncı’ya kaydı, sağ oylar ise Ersin Tatar’da toplandı. Sol oyların büyük kesimini Akıncı’ya kaptırmasına rağmen Erhürman kararsız, karmacı, merkez oyları toplayarak %22’lik bir yüzdelik tutturdu ve diğer iki adayın ona yüklenmekte “haklı” olduklarını gösterdi. Partisi ilk turda yanında dursaydı, Erhürman ikinci tura rahatlıkla kalabilirdi diye düşünüyorum! Türkiye ve UBP’li stratejistler belki de bunu fark etmişler ve Akıncı’ya saldırarak sol oyları, “haysiyet/Biat” ikilemine hapsetmişlerdi. Veya AKP her yerde yaptığı gibi o günkü konsantre oldukları mesele haricinde her şeyi “colateral damage” yani tali hasar olarak görüp bir tarafa atabilmektedir. Bu da zaten başka yerlerdeki “kısa günün karı” olarak hesapta bir şekilde çözdükleri meseleleri bir süre sonra misliyle karşılarında bulmaktadırlar!

Erhürman’ın burada kullandığı yumuşak tondaki muhalif ses, diyalog söylemi partinin heyecanlı romantik solunu ona kaybettirmişti ama merkezden gelen oylar en azından CTP’nin diğer partilerin yaşadığı felaketi yaşamasının önüne geçmesine neden olmuştu. CTP’ye giden oylar yanında sandığa gitmeyen oylar da vardı. Bu cepheleşmede yer almak istemiyordu birçok insan. CTP ve Sandığa gitmemiş bu oyların büyük bir kısmı (sorgusuz biatçı olmayan milliyetçi olanları) Akıncı’yı aşırı keskin bulan seçmendi ve ikinci turda Türkiye’nin baskı ve teşvikleriyle oylarını Tatar’a yönlendireceklerdi.

Yani kısacası ikinci tura kalan iki siyasetçinin seçim stratejistlerinin ve danışmanlarının; hatta Türkiye hükümetinin esas hedefi Erhürman’dı. Aynı oy tabanından beslenen, hatta CTP’nin tabanına mutlaka ihtiyacı olan Akıncı kampı, Erhürman’ın ikinci tura kalması olasılığını ne olursa olsun engellemeye çalıştı, Türkiye ise CTP’ye yeteri kadar güvenmediğinden ve yeni siyasetinin bayraktarlığını ancak UBP’nin yapacağına inanmasından dolayı tüm gücünü Tatar’ın emrine verdi! Bunu yaparken de daha şanslı adayı ilk turdan elemek için, seçim yasaklarını hiçe sayarak elindeki tüm havuç ve sopayı kullanarak, siyah propagandayla milliyetçiliği patlatarak amaçlarına ulaştılar.

Komplo teorilerini sevmem ama düşündükçe ve yaşananlara baktıkça bu senaryoya daha fazla inanmaya başladım! Biliyorum Erdoğan iktidarı fazla ince okuyup sık dokumaz, istediğini yapar ve sonra düşünür! Yaptığını paldır küldür yapar ama galiba son seçimde de tam olarak bunu yaptı, Kıbrıslı Türklerin ona olan hayal kırıklığını, öfkesini kalıcı hale getirme pahasına arzu ettiği sonucu elde etti.

Yani sonuç istediği gibi oldu ama kullandığı araçlar umarım iki ülke arasındaki sağlıklı bir diyalog alanı olarak kullanılabilecek son köprüleri yıkmamıştır!.”