Hasan KARLITAŞ

 

Lefkoşa, tarih sürecinde, Ledra, Kermia, Lefkon, Levkosia ve 10. yüzyıldan itibaren ise Nicosia olarak anıldı… Adanın merkezinde, Mesarya Ovasının orta kesimlerinde yer alan Lefkoşa kentinin ilk kuruluşuna ait kanıtlar, M.Ö. 2500 yıllarını, yani Bronz Çağının başlarını göstermektedir. Yaklaşık olarak 4500 yıllık kesintisiz bir yaşantının olduğu göz önüne alındığında Lefkoşa bu özelliği ile adadaki en uzun süreli yerleşimdir. Yaklaşık 1000 yıldan günümüze kadar Kıbrıs’ın başkenti olan Lefkoşa Avrupa’nın bölünmüş tek başkenti özelliğini koruyor…  Binlerce yıllık başkent Lefkoşa’yı çevreleyen, yaklaşık 4.5 km.’lik şehir surları, bu yaşlı şehre apayrı bir hava yüklüyor. Savunma amaçlı tasarlanan  Lefkoşa şehir surları, on bir burç ve üç giriş kapısından oluşuyor. Bunlar ; Girne Kapısı (Porta Del Proveditore) , Mağusa Kapısı (Porte Giuiliano ) ve Baf Kapısı ( Porte Domenico). Lefkoşa’nın tarihi sur içine kuzeyden tek giriş kapısı olan Girne Kapısı ( Porta Del Proveditore) , günümüzde Turizm Enformasyon Ofisi olarak kullanılıyor. Hemen yakınlardaki XVII yüzyılın başlarında inşa edilmiş olan Mevlevi Tekkesinden gelen ney sesi karşılar sizi. Lefkoşa sur içinde dört ayrı medeniyetinde izlerini tek bir fotoğraf karesinde görmeniz mümkün. Lüzinyan,Venedik,Osmanlı ve Birleşik Krallık. Osmanlı Konaklarının bulunduğu Arapahmet mahallesi ve 72 evden oluşan Kıbrıs’ın ilk sosyal konut evleri olarak kabul edilen Samanbahçe şehre apayrı bir hava yüklüyor.

Kıbrıs’taki en önemli Osmanlı eserlerinden birisi olan, iki katlı ve 68 odalı Büyük Han, Lefkoşa’nın gözbebeğidir. Günümüzde Kıbrıs kültürünü yansıtan dükkanlarla şekillenen Büyük Han, nostaljik Kıbrıs havasının solunabileceği bir durak.  Lüzinyan Krallarının Kıbrıs  Kralı olarak taç giydiği, St.Sophia Katedrali, tarihi başkent Lefkoşa’nın hemen hemen ortasında yer alıyor. 1571 tarihinden sonra camiye çevrilen Aya Sophia Katedrali (Selimiye Camii) fetihten sonra Lala Mustafa Paşa’nın ilk cuma namazını kıldığı yer olarak da  biliniyor.

Tarihi Sarayönü Meydanı’nın ortasında yer alan Venedik sütunu (Dikilitaş) üzerinde Latince şu sözler yazar ‘Buranın insanları kendilerini güzellik ve zenginlik içinde değil bozulmamış inanç içinde görürler’.

 

Lefkoşa’da neler yapılabilir

 

*Lefkoşa Surlar içerisinde Girne Kapısı’ndan (Porta del Proveditore) başlayarak  yürüyüş yapmak. Bu yürüyüş güzergahı boyunca, Girne Kapısı, Mevlevi Tekkesi, Venedik Sütünu (Dikilitaş), Arasta Caddesi, Büyük Han,Bedesten, ve Selimiye camii uğrak noktaları arasındaki olmazsa olmazlardır.

*Lefkoşa’daki en önemli Osmanlı eserlerinden biri olan ve günümüzde Kıbrıs kültürünü yansıtan bir mekan olarak düzenlenen Büyük Han’da, tarih ve kültür ile buluşmak. Burada geçireceğiniz zaman boyunca Kıbrıs kültürünü, el sanatları , hem de mutfak kültürünü yakından tanıma fırsatını yakalamak.

*Osmanlı Konaklarının bulunduğu Arapahmet mahallesi ve 72 evden oluşan Kıbrıs’ın ilk sosyal konut evleri olarak kabul edilen Samanbahçe’de yürüyüş yapmak. Restore edilmiş çok sayıda cumbalı konak ve özellikle etnografya müzesi olarak kullanılan Derviş Paşa Konağı sizlere Kıbrıs kültürünün yakın tarihine götürecektir.

*Kıbrıs kültürünü yansıtan otantik Arasta çarşısını, mimari şaheser Bedesten’i ve 1932 yılından beri Kapalı  çarşı olarak hizmet veren Bandabuliyayı görmek.

*Lüzinyan krallarının Kıbrıs Kralı olarak taç giydiği, gotik mimarinin en güzel örneklerinden St.Sophia Catedral’ini (Selimiye Camii) ziyaret edip, her bir taşın hikayesini dinlemek.