Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Nazım Kıbrısi’nin torunu Mehmet Nazım, dinin sisteme dökülüp bir güç olarak kullanılmaya başlaması nedeniyle Kuzey Kıbrıs’ta ve tüm dünyada insanların dinden soğuduğunu savundu

DERGAHIN VE ŞEYH EFENDİNİN KABRİNİN ZİYARETÇİSİ ÇOK… Mehmet Nazım, dergâhta bayram, Ramazan ayları ve Şeyh efendinin ölüm yıldönümü gibi günlerde 10 bin kişiye varan ziyaretçileri olduğunu belirterek dünyaca ünlü şarkıcı Yusuf İslam’ın Şeyh efendinin önemli müritleri arasında olduğunu söyledi. KKTC’den birçok bakan ve milletvekilinin ayrıca Türkiye Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet eski Bakanı Recep Akdağ’ın Şeyh efendinin kabrini ziyarete gittiğini ifade eden Nazım, son olarak da Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel ile milletvekili Aytaç Çaluda’nın da kabri ziyaret ettiğini açıkladı.

“DİN, İNSANIN RUHUDUR”… Mehmet Nazım, “İnsanlara birbirlerinin farklılıklarını eleştirmeyerek o farklılıkları kabullenerek bir hayat felsefesini benimsemeyi öğretiyoruz. Bu da tasavvuf ilminin önemidir. Sonuçta herkesin farklı bir dünya görüşü vardır. Biz o görüşlere ve fikirlere saygı gösteririz. Çünkü biz ona saygı göstermezsek o da bize saygı göstermez. Kıbrıs halkının biraz daha İslam dinine yaklaşmasını ve İslam’ı daha fazla benimsemesini temenni ediyoruz. Çünkü din insanın ruhudur. Bu dinde bulunan maneviyat da insana güzel bir temel verir” dedi.

Ahmet İLKTAÇ

Nakşibendi cemaatinin dünyadaki en önemli isimlerinden olup, 2014 yılı Mayıs ayında hayatını kaybeden Kıbrıslı Türk Şeyh Nazım Kıbrısi’nin (Mehmet Nazım Adil) torunu Mehmet Nazım, Şeyh hazretlerinin hayatını kaybettiği günden sonra da dergâha ilginin azalmadığını söyledi.

Dergâhta yaklaşık 100 ailenin mürit olarak bulunduğunu, özel günlerde de ziyaretçi sayısının 10 bini bulduğunu belirten Mehmet Nazım, kabrin Türkiye Cumhuriyeti (TC) Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet eski Bakanı Recep Akdağ gibi önemli ziyaretçileri bulunduğunu bildirdi.

Nazım, Şeyh efendinin ada için önemli bir değer olduğunu ve ölümünden sonra kıymetinin daha iyi anlaşıldığını belirtti.

Kıbrıs halkının biraz daha İslam dinine yaklaşmasını ve İslam’ı daha fazla benimsemesini temenni ettiklerini ifade eden Nazım, diğer milletlerde ve başka dinlerde olduğu gibi Kıbrıslı Türklerin de yanlış politikalar ve baskılardan dolayı dinden uzaklaştıklarını savundu.

Mehmet Nazım, “Şu an Avrupa’da kiliseler bomboştur. Almanya, Fransa ve İngiltere’de bazı kiliseler satılarak yerlerine ev yapıldı. Tüm dünyada dine karşı bir soğuma vardır. Çünkü din, sistematik hale getirilmeye çalışıldı. Din, insan ile Allah arasındaki yoldur. Bu sisteme dökülüp bir güç olarak kullanılmaya başlayınca insanlar dinden soğudu” diye konuştu.

“Kıbrısi’den sonra dergâha ilgi bitmedi”

Lefke’de Şeyh Nazım Kıbrısi’nin dergâhında gazetemiz NORTH CYPRUS UK’in sorularını yanıtlayan Şeyh Nazım Kıbrısi’nin torunu Mehmet Nazım, Nakşibendi tarikatının tasavvufta bir yol olduğunu söyledi. Tasavvufun İslam’ın manevi kolu olduğunu ve İslam’ın nasıl uygulandığını gösteren bir ilim olduğunu kaydeden Nazım, Şeyh hazretlerinin 2014 yılının 7 Mayıs’ında rahmete kavuştuğunu hatırlattı ve “ O rahmetli olduktan sonra da dergâhına ilgi aynı şekilde devam ediyor” dedi.

Mehmet Nazım, Şeyh efendinin dergâha defin edildiğini anımsattı ve “Burası hem dergâh hem de türbedir. Müritler haricinde türbe ziyaretine gelen çok insan vardır. Bu ziyaretçilerin tasavvufla ilgisi yoktur ama türbeyi ziyaret ederek maneviyat elde ediyorlar” diye konuştu.

Dergâhlarındaki mürit sayısının sürekli değiştiğini, ancak röportajın yapıldığı Ağustos ayının son günlerinde yaklaşık 100 ailenin dergâhta bulunduğunu anlatan Nazım, 50 ailenin devamlı olarak dergâhta kaldığını, ancak her hafta dünyanın değişik yerlerinden ziyaretçilerin dergâha giderek bir süre kaldıktan sonra ayrıldıklarını aktardı.

“Kabrin önemli ziyaretçileri var”

Dergâhta bayram, Ramazan ayları ve Şeyh efendinin ölüm yıldönümü gibi günlerde 10 bin kişiye varan ziyaretçileri olduğuna değinen Mehmet Nazım, dünyaca ünlü şarkıcı Yusuf İslam’ın Şeyh efendinin önemli müritleri arasında olduğunu söyledi. Nazım, uzak doğu ve orta doğuda ileri derecede birçok hanedan ve üst düzey politikacının da Şeyh efendinin müridi olduğunu belirtti.

Günümüze kadar KKTC’den birçok bakan ve milletvekilinin Şeyh efendinin kabrini ziyarete gittiğini ifade eden Nazım, son olarak da Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel ile milletvekili Aytaç Çaluda’nın da kabri ziyaret ettiğini açıkladı.

Dergâhlarına dünyanın çeşitli ülkelerinden ziyaretçiler gittiği için önemli bir turizm ayağı olduğunu işaret eden Mehmet Nazım, Turizm ve Çevre Bakanı Üstel’le turizme daha fazla nasıl katkı sağlayabileceklerini konuştuklarını kaydetti.

Nazım, Şeyh efendinin kabir ziyaretçileri arasında Türkiye’den geçen yıl Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı olan Recep Akdağ’ın da olduğunu bildirdi.

“Farklılıklarımızı kabullenen

bir hayat felsefesi öğretiyoruz”

Kıbrıs’ın çok güzel bir ada olduğunu ve bu adada yaşadığımız için çok şanslı olduğumuza vurgu yapan Mehmet Nazım konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Şeyh efendimiz bu ada için önemli bir değerdir. Ölümünden sonra kıymeti daha fazla bilinmeye başlandı. Şeyh efendimiz halkımız tarafından inanan olsun inanmayan olsun herkes tarafından çok sevilen bir kişiydi. Kıbrıs Türk halkının kardeşlik ve dostluk duyguları içerinde yaşamalarını diliyoruz.

İnsanlara birbirlerinin farklılıklarını eleştirmeyerek o farklılıkları kabullenerek bir hayat felsefesini benimsemeyi öğretiyoruz. Bu da tasavvuf ilminin önemidir. Şeyh efendimizin yanına çok zıt görüşlü insanlar gelip, otururdu. Ama bu insanlar zıt görüşlü olmalarına rağmen Şeyh efendimiz aracılığıyla bir antlaşma noktası bulurlardı. Şeyh efendimiz ortada bir yol izler, her iki taraf da bunu kabul ederdi. Bizim amacımız da budur aslında. Sonuçta herkesin farklı bir dünya görüşü vardır. Herkesin farklı fikirleri vardır. Biz o görüşlere ve fikirlere saygı gösteririz. Çünkü biz ona saygı göstermezsek o da bize saygı göstermez”.

Kıbrıs halkının biraz daha İslam dinine yaklaşmasını ve İslam’ı daha fazla benimsemesini temenni ettiklerini belirten Nazım, “Çünkü din insanın ruhudur. Bu dinde bulunan maneviyat da insana güzel bir temel verir” şeklinde konuştu.

“Baskılar dinden uzaklaştırdı”

Mehmet Nazım, Kıbrıslı Türkler’in neden dini duygularının fazla olmadığıyla ilgili soruya ise şu şekilde cevap verdi:

“1974’den sonra Kıbrıs’tan ayrılan insanlar Türkiye’deki üniversitelere girdiler. O dönemde solculuk çok kuvvetliydi. Herhalde nedenlerden biri de budur. Ben 5 vakit namaz kılsınlar demiyorum ama bilsinler ki İslam, Kıbrıs Türk halkının kültüründe vardır. İslam’ı bir şekilde benimsememiz lazımdır. Kıbrıs Türk halkı olarak 1571’de Anadolu’dan buraya geldik. İslam dinine bağlı olarak geldik. İslam’a Osmanlı Devleti de hizmet etti.

Dinde yapılan yanlış politikalar ve baskıdan dolayı insanlar bıkıp usandılar. Ama sadece bu İslam dininde bu şekilde değildir. Tüm dinlerde böyledir. Şu an Avrupa’da kiliseler bomboştur. Rum tarafında bu katılım daha çoktur çünkü onlarda Ortodoks… Almanya, Fransa ve İngiltere’de bazı kiliseler satılarak yerlerine ev yapıldı. Tüm dünyada dine karşı bir soğuma vardır. Çünkü din sistematik hale getirilmeye çalışıldı.

Din, insan il Allah arasındaki yoldur. Bu sisteme dökülüp bir güç olarak kullanılmaya başlayınca insanlar dinden soğudu”.

Dergâhta kalan müritlerin günlerini nasıl geçirdikleri ile ilgili de gazetemize konuşan Mehmet Nazım, müritlerin 5 vakit namaz kıldıklarını, akşamları yatsı namazından sonra zikre katıldıklarını söyledi.

Kimseye zorla bir şey yaptırılmadığına da dikkat çeken Nazım, “Günde 3 defa olmak üzere; sabah namazından sonra, öğlen vakti ve akşam vakti yemek verilir. İsteyen mutfakta isteyen temizlikte isteyen de bahçelerimizde hizmet eder. Ona göre kendileri nasıl günlerini doldurmak isterlerse ona göre hareket ederler” dedi.