Başbakan Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın (KTTO) 56. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. 

KTTO Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen olağan genel kurula, Başbakan Erhürman’ın yanı sıra bazı bakan, milletvekilleri ve parti başkanları da katıldı. 

Başbakan Tufan Erhürman genel kurulda yaptığı konuşmasına KTTO’nun üyelerini ve iş inşalarını selamlayarak başladı. 
Ülkemizde bu sabah yaşanan doğal afet nedeniyle herkese geçmiş olsun dileğinde bulunan Erhürman, yaşanan afetle ilgili bilgiler paylaştı. 

YAPMAK BAŞKA SÖYLEMEK BAŞKADIR
Hükümette yer alan 4 partinin programlarında ekonomik ve sosyal kalkınmayı en ön plana koyduğunu anımsatan Başbakan Erhürman, Kıbrıs sorununda da bir an önce adil ve kalıcı çözüme ulaşmak için ellerinden geleni yaparken, diğer yandan da aynı şevkle KKTC’de sosyal ve ekonomik kalkınmasının gerçekleşmesi için çalışmak zorunda olduklarını bildirdi. 

Bunu sadece kendilerinin söylemediğini, herkesin söylediğini ifade eden Erhürman, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Ama söylemek başka bir şey, yapmak başka bir şeydir. Sayın Ersin Tatar’ın söylediği bir şey benim için çok belirleyicidir. Ara elaman konusu ile ilgili kullandığı bir tabir bence bizim genel olarak meselemizi ifade ediyor. ‘Geç bile kaldık’ dedi sayın Ersin Tatar. Evet birçok şeyde geç kaldık. Ne yapılması gerektiğini bilmiyor da değildik. Geriye doğru 10-15 yıldır devam eden konuşmaları izlediğimde aslında ne yapılması gerektiği çok net olarak ortaya çıkmıştı. Şu anda rakamlarla konuşuyoruz. Özel sektörde çalışanların sadece yüzde 50’si, KKTC vatandaşıdır. Turizm sektöründe çalışanların sadece yüzde 20’si KKTC vatandaşıdır. Burada da bizim yüzde 19-20’lere varan bir kayıtlı genç işsizliğimiz vardır. Dolayısıyla bizim burada bir şey yapmamız lazımdır. Turizm sektöründe KKTC vatandaşı çalışanların sayısını artırmak için ara eleman yetiştirmemiz lazımdır. Herkesin üniversiteye gitmesi söz konusu olmamalıdır. Biz burs tüzüklerimizi değiştirmeliyiz. İhtiyaç duyduğumuz alanlara bursları yoğunlaştırmalıyız. Gerekirse o alanlarda bursların miktarını da artırmalıyız. Ama ihtiyaç duymadığımız alanlarda burs vermekten vazgeçmeliyiz. Bunu söylemek için çok ciddi ders çalışmak falan gerekmiyor. 15-20 senedir bunlar söyleniyor. Ama söylemek başkadır. Yapmak başkadır. Yapmadığınız her an aslında bir şeyler daha kaybettiğiniz anlar olarak hanenize yazılıyor. Biz bu yıl burs tüzüğünü tekrardan gözden geçirip, değiştirdik. Çünkü şuna gelmiştik artık. Sadece lisansta ihtiyaç duyulmayan alanlarda burs vermekle yetinilmedi. Yıllarca yüksek lisans ve doktorada da ihtiyaç duyulmayan alanlara burs verildi. Bütün bunları durdurmak üzere bu sene mesela burs tüzüğünde değişiklik yaptık. Ne yaptık. Geç kaldık ara eleman konusunda, geç kaldık özel sektörün ihtiyaç duyduğu insanları yetiştirmek konusunda. Şimdi bir yerlerden yakalayıp yetiştirmeye çalışıyoruz”.
Başbakan Erhürman, Milli Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit’in gerek turizm sektörü gerekse de burs tüzüğünde bu değişiklikleri yapmak için hızla çalıştığını ifade etti.

GEREKLİ YASALAR ZAMANINDA GEÇSEYDİ TEKNOPARKLAR DEVREDE OLACAKTI
Bir başka geç kaldığımız konunun ise bilişim sektörü olduğuna vurgu yapan Erhürman, ada şartlarının bilişim sektörüne oldukça uygun olduğunu dile getirdi. 

Başbakan Erhürman konuyla ilgili açıklamalarına şu şekilde devem etti:
“’Hatta ‘Bilişim Adası’ olabiliriz iddiası 15 yıldan fazla süredir dile getiriliyor. Peki 2009’dan bu yana Meclis’te bekleyen Teknoparklar Yasası, Araştırma- Geliştirmenin Teşviki Yasası niye 2009’dan 2019 yılına kadar geçmedi. Geçseydi şu anda teknoparklar devredeydi. Sadece ODTÜ’nün Kalkanlı Vadisi şu anda kesinlikle devredeydi. Biz burada yol kat etmeye başlamıştık. Ama bu olmadı. 10 yıl bunu herkes söyledi. Nihayet bu yıl bu yasaları Meclis’ten biz geçirdik. Siz ekonomide çalışan iş insanları çok iyi bilirsiniz ki bu tip hamleleri yaptığınızda hemen ertesi gün sonuç alamazsınız. Bu hamleleri yaparsanız da bir süre sonra bunun meyvelerini toplarsınız. Bunu da şimdi yaptık.” 

Kamu reformu ve Belediyeler reformu yasalarının yıllarca Meclis’in tozlu raflarında beklediğine de vurgu yapan Erhürman, Kamu reformu ile ilgili yasayı Meclis’e sevk ettiklerini hatırlattı. 

Dünyanın her yerinde bu tip değişimlerin sancılı olduğuna dikkat çeken Başbakan Erhürman, bunun sancılarını sendikalarla, iş insanlarıyla ve ilgili tüm kesimlerle diyalog ve barış içinde hep birlikte aşacaklarını kaydetti. 
Erhürman, Belediyeler Reformu’nu İçişleri Bakanı Baybars’ın çalıştığını ve o yasayı da hayata geçireceklerini dile getirdi. 

KAMU ÖZEL ORTAKLIKLARI HÜKÜMET PROGRAMINDA VARDI
Bu kadar yılın bekleyen sorunlarını artık geride bırakacağımızı işaret eden Başbakan Erhürman, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Çünkü bütün bunlar bize yapmamız gereken işleri yapmamız gereken zamanlarda yapmadığımızda, o işlerden elde edebileceğimiz verimin maalesef süre dolayısıyla aşağıya doğru indiğini gösteriyor. Bir başka nokta hala tartışıyor, hala konuşuyoruz. Bu hükümetin programında vardır. Bu hükümeti kuran partilerin de programında vardır. Gerek, Girne Limanı’nda gerek Gazimağusa Limanı’nda gerek Telekomünikasyonda kamu-özel ortaklığını gerçekleştireceğiz. Çünkü bu uzun tartışma gerektiren bir şey değildir. Mademki buralarda bizim sermayemiz ve bizim uzmanlığımız devlet eliyle bunları yapmaya yetmiyor. Ve devlet eliyle bunları yapmamız mümkün değildir. Evet biz bunları kamu-özel ortaklığında yapmalıyız ki ihtiyaç duyulan sermayeyi de ihtiyaç duyulan uzmanlığı da sağlayabilelim. Bu tartışma 100 yılın öncesinin tartışmasıdır. Bugünün tartışması değildir. Türkiye’de ‘imtiyaz usulü’ denilen daha sonra ‘yap-işlet-devret’ diye daha Türkçeleştirilen, onun modelleri olarak ‘yap-işletin” ortaya çıktığı, ‘işlet-devredin” ortaya çıktığı modellerin, ortaya çıkma sebebi herkesin malumudur. Bir devletin sermayesi ve uzmanlığı bir yatırımı yapmaya yeterli değilse ama o yatırım ekonomi için gerekli ve önemliyse bunun cevabı olarak bulunan model kamu-özel ortaklığıdır. Biz bunu hükümet programımıza da koyduk. Bununla ilgili de çalışmalarımıza Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde ve Turizm Bakanlığı bünyesinde çok önceden başladık. Dolayısıyla şimdi sanki Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü tartışmaları içerisinde bugün gündeme geliyormuş gibi bir algı oluşmaya başlıyor. Alakası dahi yoktur. Hükümet programı çıktığında ortada protokol yoktur. Hükümet programında bunlar çok açık bir biçimde vardı.”

YURT DIŞINDAKİ KIBRISLI TÜRKLERİ KKTC’YE GETİRMEK KONUSUNDA DAVETKAR OLMALIYIZ
İngiltere, Avusturalya’da, Ankara’da, İstanbul’da birçok Kıbrıslı Türk olduğuna değinen Erhürman, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin çok önemli işlere imza attıklarını ve çok önemli sermaye birikimleri oluşturduklarını aktardı. 

Başbakan Erhürman, ancak yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerle yeterince iletişim kurmadığımız gibi onların KKTC’de yatırım yapmaları için yeterince davetkar olmadığımıza vurgu yaptı. 

“Dolayısıyla bu insanlarımız dünyanın başka yerlerinde yatırımlar yaparken, kendi ülkelerinde yatırım yapmak konusunda yeterli teşviki görmüyorlar” diye konuşan Erhürman şu şekilde konuşmasına devam etti:
“Bu da hep söylediğimiz bir şeydir. Bu konuda da bugüne kadar yapmamız gerekenleri yaptığımızı söyleyemeyiz. Onun içindir ki son dönemde Ankara’da, İstanbul’da sonra da iş insanlarımızın katılımıyla Londra’da da bu girişimleri yaptık. Bu girişimlere devam da edeceğiz. Çünkü bizim kendi insanımıza ait en ufacık bir sermayeyi ve ufacık bir uzmanlığı görmezden gelmek gibi lüksümüz yoktur. Bu insanların kalbi hala burada atmaktadır. Biz bu insanlara yeterli olanakları sunarsak, iş insanlarımız onlarla iş birliklerini ve ortaklıklarını geliştirirse, bu insanlarımız gelip de buralarda bu işleri yapmaya hazırdırlar. Gittiğimiz her yerde bunu çok net bir şekilde görüyoruz. Dolayısıyla bu insanlarımızı buraya getirmek konusunda daha davetkar olmak durumundayız. Turizmde insan arıyoruz buraya getirebilelim diye. Turizmde turist sayımız 1 milyonu geçti. 25 bin yatak kapasitesine ulaştık. Turizmden 960 milyon Dolar yıllık gelir elde ettik. Ama biz çok iyi biliyoruz ki 82 milyon nüfuslu Türkiye’den KKTC’ye çok ufak girişimlerle gelecek 100 binlerce insan vardır. Ama biz en yakınımız olan Türkiye’de bile hala kendi ülkemizi ve kendi insanımızı anlatabilmiş değiliz. Hala kendi ülkemize ve kendi insanımıza ilişkin oralarda bir şekilde oluşan ön yargıları kırabilmiş değiliz”.

KKTC, TÜRKİYE’NİN TÜM İLLERİNDE TANITILACAK
Türkiye’de de özellikle TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve diğer yetkili makamlarla yaptıkları görüşmelerde Pazar günü yaşanacak seçimlerin hemen ardından KKTC’nin, Kıbrıs Türk halkının ve KKTC’nin turizm olanaklarını Türkiye’ye anlatan yeni bir kampanyanın içerisine girme konusunda görüş birliğine vardıklarını belirten Erhürman, İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer illerde KKTC’nin tüm turizm olanaklarını, kültürünü, tarihini ve kültürel mirasını anlatan kampanyaları hazırlamak konusunda TC yetkili makamlarıyla gerekli girişimleri yaptıklarını açıkladı. Başbakan Erhürman, Türkiye’deki yerel seçimlerin hemen ardından bu kampanyanın Türkiye’nin tüm illerinde başlayacağını dile getirdi. 

YÜKSEK ÖĞRETİMDE TEŞVİKİ NİTELİK ÜZERİNE ÇEVİRMELİYİZ
Başbakan Erhürman genel kuruldaki açıklamalarına şöyle devam etti: 
“Bir başka nokta turizm kadar önemli olan yüksek öğretim sektörümüzdür. 10 yıllardır herkes aynı şeyi söyler. ‘Nitelik de olmazsa altın yumurtlayan tavuğu kesersiniz’. Yıllardır bunu herkes söylüyor. Ama yıllarca durmadan yeni üniversite izni vermeye ve nerede kurulacağına bakılmaksızın bu izinler verildi. 5 ilçeye üniversite kurup, örneğin İskele’ye üniversite kurmayı akıl etmemeye veya becerememeye varan sıkıntılar yaşıyoruz. Girne’yi üniversite doldururken, İskele’de üniversite olmayabiliyor. Bu dönemde DAÜ İskele’ye de bir kampus açsın diye İskele’den arazi verdik. Şimdi hep birlikte yapmamız gereken artık yüksek öğretimdeki teşviki nitelik üzerinden teşvik modeline çevirmektir. Bizim destekleyeceğimiz artık gelip de üniversite kurup öğrenci taşımasının ötesinde üniversitelerin nitelikli hale gelmesidir. Uluslararası akreditasyon kuruluşlarının yaptığı değerlendirmelerde ön plana çıkan üniversiteler daha fazla desteklenmelidir. Çünkü arkadaşlar bu kadar yıldır bu memlekette biz teşvik veriyoruz. Turizmde veriyoruz, yüksek öğretimde veriyoruz, ihracatta veriyoruz ama bu kadar yıldır bunlarla ilgili sizin iş insanları olarak çok iyi bildiğiniz doğru dürüst bir input ve output çalışmamız yoktur. Şu kadar koyduk buraya, bunun karşılığında ekonomiye bu kadar girdi sağladık şeklinde çalışmaları biz maalesef bu ülkede bu kadar yıldır yapmadık. Ya yapmaya akıl edemedik ya da yapmayı önemsemedik. Ama bunları yapmadığımız zaman turizmde nereye ne kadar teşvik vereceksiniz. Yüksek öğretimde neyi neden teşvik edeceksiniz tartışmasında da kamu kaynaklarını nasıl kullandığınızı çok net olarak ortaya çıkaramıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti ile konuştuk. Bunları da gerçekleştireceğiz. Yine yılan hikayesine dönen İstatistik Kurumu’nun kurulması da bu açıdan önemli bir katkı sağlayacaktır”. 

SEÇİMDEN SONRA TÜRKİYE İLE YOĞUN İLİŞKİ MODELİ BAŞLAYACAK
Türkiye ile imzalanacak Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü konusunda bir takım spekülasyonlar yapmayı tercih edecek olanlar olabileceğini söyleyen Erhürman, bu polemiklere girmeyeceğini, protokolle ilgili çalışmaları neden arzu edilen dönemde ve şuanda hala tamamlanmamış olduğunun bilindiği gibi, çalışmaların hangi rayda yürüdüğünün de bilindiğini kaydetti. 
Başbakan Erhürman, Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü ile ilgili devam eden süreçle ilgili şu ifadelerde bulundu:

“Biliyorsunuz Türkiye’de bir sistem değişikliği yaşandı. Temmuz’dan itibaren çok ciddi bir ekonomik krizi Türkiye ile birlikte yaşadık. Biliyorsunuz teknik heyet buraya geldi. Biz hep şunu söyledik. ‘Bu protokol sadece teknik bir iş değildir. Siyasi düzeyde her aşamada hem Türkiye Cumhuriyeti siyasi makamlarının hem de bizim dahil olmamız gerekir’. Dolayısıyla çeşitli kerelerde biz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’la bu konularda karşılıklı görüştük. Sonuncusunu da geçen gün Türkiye’de gerçekleştirdik. Artık son noktaya doğru hızla ilerliyoruz. Seçimin bitmesinden itibaren de artık Nisan ayı sonu, Mayıs ayı başı bunun tamamlanacağını çok net olarak görmeye başladık. Bunun dışında Türkiye ile ilişkililerde seçimden sonra çok daha yoğun bir ilişki modeli başlayacak”. 

YÜRÜRKEN SAKIZ ÇİĞNEYEBİLECEK POTANSİYELE SAHİBİZ
Ankara ziyaretinde Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç’la da baya uzun bir görüşme yaptığını ifade eden Erhürman, birlikte tabloyu ele aldıklarını ve bu konuda iş birliklerinin çok sıkı bir şekilde devam ettiğini ve devam etmeye de devam edeceğinin altını çizdi. 

Toplum olarak yürürken sakız çiğneyebilecek potansiyele sahip olduğumuza vurgu yapan Başbakan Erhürman, Kıbrıs sorununun bir an önce çözülmesi için elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğimizi, ancak diğer taraftan da artık beklemeye tahammülümüzün olmadığı noktalarında netleştiğini dile getirdi. 
Bu yaşadığımız sel felaketlerinde dahi yapmamız gerekenleri zamanında yapmış olsaydık bunları yaşamayacak olduğumuzun herkesin malumu olduğunu belirten Erhürman, döviz krizleri karşısında yapmamız gerekenleri zamanında yapmış olsaydık, bu düzeyde sorunlara maruz kalmayacağımızın herkesin malumu olduğunu bildirdi. 

“Bu nedenle kaybedecek zamanımız yoktur. Birbirimizi didiklemekle boşa harcayacak zamanımız yoktur” diye konuşan Başbakan Erhürman, kamu hizmeti alanlarında eğitimde de sağlıkta da ekonomide de daha yapmamız gereken çok iş olduğunu belirtti.

EL BİRLİĞİYLE BU ÜLKEYİ HAK ETTİĞİ SEVİYEYE TAŞIYACAĞIZ 
Herkesin ne yapması gerektiğini bugün öğrenmediğini, çok uzun zamandan bu yana bunu bildiğini söyleyen Erhürman, “dolayısıyla bunları madem ki biliyoruz, cesaretle el birliğiyle bunların üzerine yürüyeceğiz” dedi. 
Başbakan Erhürman, hükümet olarak Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile ilişkilerinin son derece sıcak olduğunu, çok sık görüşme yaptıklarını ve fikir alışverişlerinde bulunduklarını söyledi. Bundan sonra da Ticaret Odasıyla iş birliklerine devam edeceklerini ifade eden Erhürman, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz’e ve yönetim kuruluna teşekkür etti. 

Başbakan Erhürman konuşmasını şu sözlerle noktaladı: 
“İş birliği içinde olalım. El birliğiyle bu ülkeyi hak ettiği sosyal ve ekonomik kalkınma seviyesine ulaştıralım”.