CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman Yenidüzen muhabiri Ödül Aşık Ülker'le yapmış olduğu şöyleşide Maraş konusuna da değindi. İşte Maraş konusunda kendisine yöneltilen bir soru üzerine Erhürman'ın verdiği yanıt

“Maraş açılabilir mi, açılmaz mı” tartışmasında bizim baştan beri cevabımız çok net, evet Maraş açılır. Bu konuda “Ben Maraş’ı açarım” diyebilecek kadar rahat konuşuyorum. Bir kapı var, biz onu açmaktan bahsediyoruz. Kapıyı uygun anahtarla açıp içeri girmek var, bir de durmadan kapıya omuz atmaya çalışıp aslında hem kapıyı açamayıp, hem de omuzunuzu zedelemek hatta kırmak var. Şu anda seçim maksatları dolayısıyla yapılan iş kapıya omuz vurma halidir. Bu omuz vurma hali hem kapıyı açmaz, hem de boşu boşuna omuzunuzu zedeler ya da kırar yani Kıbrıs Türk halkına zarar verir. Oysa o anahtar oradadır, o anahtar BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde Maraş’ın açılması için, seçimin hemen ardından BM ile istişareyi kurmaktır. Taşınmaz Mal Komisyonu’yla ilgili yasa askeri bölgelerde iade olamayacağını açıkça söylemektedir. Bir taraftan da ilk hamle bu konudaki hazırlıkları tamamlayıp Maraş’ı askeri bölge statüsünden çıkarıp, TMK’ya yapılan başvurularda iadeyi değerlendirilebilir hale getirmektir. Şu anda Maraş için TMK’ya başvurular var ama iade talep edildiğinde bunu değerlendirmek yasasına göre mümkün değil. Dolayısıyla yapmamız gereken hukuki ön hazırlıklar var, seçimden sonra bizim yapmaktan bahsettiğimiz şey, bir an önce Maraş’ın askeri bölge olmaktan çıkarılmasıyla ilgili yetkili tüm makamlarla diyaloğu kurmak ve bu diyaloğun sonucu meyve verdiğinde TMK yasası orada durduğuna göre Maraş’ı askeri bölge olmaktan çıkarmak, dolayısıyla başvurularda iadeyi değerlendirilebilir hale getirmek, bu başvurular değerlendirilirken Evkaf’ın da orada hak iddiaları varsa bunların da TMK önünde değerlendirilmesini sağlamaktır. Bunları yaparken de BM’ye de hemen başvurup “siz Güvenlik Konseyi kararlarınızda Maraş’ın açılması için iki unsurdan bahsediyordunuz, biri eski mal sahiplerine iade ki bunun çalışmalarını başlattık, ikincisi BM yönetimine devirden bahsediyorsunuz, gelin bu davalar devam ederken biz de BM yönetimine devrin ne anlama geldiğini istişare edelim, gerekirse müzakere edelim ve sizin de şikayet ettiğiniz, bizim de şikayetçi olduğumuz, orada malı olan Rumların da şikayet ettiği Maraş’ın kapalı kalması meselesini uluslararası hukuka uygun bir biçimde çözelim” demeliyiz.

Yani sorun çözelim, varolan bir soruna kapıya omuz atarak sorun üzerine sorun eklemek gibi bir girişimde bulunmayalım. Çünkü Maraş, Kıbrıs Türk halkı açısından kapsamlı çözüme bir an önce ulaşılamadığı koşullarda, Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların ekonomik ilişkiler geliştirebileceği ve kapsamlı çözüme bir an önce ulaşılamadıysa parça parça o kapsamlı çözüme doğru yürünebileceği en önemli araçlardan bir tanesidir. Bunu doğru bir biçimde kullanalım. Metafordaki söylediğim şekliyle, kapıyı doğru anahtarla açalım.

Şu anda hükümetten yapılan açıklamalar da birbirini çok fazla tutmuyor. Hem “uluslararsı hukuka uygun açacağız” denilip, hem de “biz kimseyle istişare etmeyiz, BM Güvenlik Konseyi kararları bizi bağlamaz” ya da “onlar tavsiye niteliğindedir ama biz gene de uluslararası hukuka göre açacağız” gibi birbirini tutmayan ve belli ki ezberlenmiş bir takım cümlelerle konuşuluyor. Maraş siyasetin malzemesi haline getiriliyor ve en büyük endişem, böyle davranıldığı müddetçe ileride Maraş’la ilgili doğru anahtarı kullanarak yapacağımız açma hamlesine de daha şimdiden bu konuşulanlarla zarar veriliyor. Benim cevabım nettir, evet, biz Maraş’ı açarız, hem de soruna sorun ekleyerek değil, sorunu çözerek, çözüm vizyonu çerçevesinde hareket ederek Maraş’ı açarız.