Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Stratejik Ortaklar Direktörü ve GAÜ Turizm ve Konaklama Yüksekokulu Akademisyeni Doç. Dr. İsmet Esenyel, pandemi sonrası, turizm ve konaklama sektörüne yeterli sayıda elemanın nasıl bulunacağı hakkında açıklamalarda bulundu.

Esenyel; “Kendi kurulu yaşamsal düzenimiz içerisinde hep turizm sektörüne göre bir yaşam şeklimiz olmalı ama öyle değil. Toplumun büyük bir kısmı memur olduğu için bu felsefeyi halkımızın geneline yayamıyoruz. Özellikle turizm sektörüne Kıbrıs dışından bakan yabancılar bu sektörde çalışan yerli halkı göremeyince “Kıbrıs Türk’ü tembel yorumları yapılıyor.” Yabancılardan kastım, adamızı ziyaret eden daha fazla Anavatan Türkiye’den gelen misafirlerin yorumlarına göre değil bütün yabancı turistler aynı şeyi düşünüyor. Şimdi çok fazla geriye gitmeye gerek yok, bu ülkenin turizm sektörü maksimum 45 yaşında. Yani bugünlerde 60 yaş üzerindeki kişiler; isteseler de, istemeseler de, bu sektörde aktif olarak bulunamamışlar. Kaç tane Kıbrıslı Türk Oteli olduğunu 74 öncesinde yazmamıza gerek yok, hatta Türkler tarafından çalıştırılan restoran sayısı bir elin parmaklarını geçmediğini de ayrıca biliyoruz. Bizler, anne ve babalarımızdan sonra gelen nesiller olarak, özellikle turizm ve otelcilik eğitiminin bir üniversite eğitimi olarak kabulünü ve başlangıcını 80’li yılların sonunda, 90’lı yılların başına dayandırabiliriz. Hal böyle iken, çağdaş turizm eğitimi almış Kıbrıslı Türklerin yetişmesi ise 90’lı yılların ortasından sonra olmuş. Bu yüzdendir ki, sektör dinamizmine ayak uydurup, bu sektörde kariyer yapma şansını gençlerimiz çok geç yakalamış. Daha da fazlası, bu kadar küçücük bir toplumun, devlet tarafından yaklaşık yüzde kırkı kamu sektöründe istihdam edilen bir noktaya gelmiş ise, bırakın yalnız turizm sektörünü, diğer sektörlerin bile gelişmesi nerede ise imkânsızdır. Uzun lafın kısası turizm sektörümüzün bugün ki yapısına toplumumuz tarafından sahip çıkılması gerekmektedir”

Nasıl bir turizm algısı ve kültürü geliştirmeliyiz?

“Turizm sektöründe aktif sürekli çalışanların sayısı bizlere o ülke toplumunda, turizm sektörünün yarattığı iş hacmi ve dinamizmi hakkında bilgi verebilir. Hep eleştirildiğimiz ve bizlerin yüzüne vurulan bir anlayış var. “Kaç tane Kıbrıslı turizm sektöründe çalışmaktadır?” Bu soru çoğu zaman da maksatlı sorulduğunun farkında olmakla birlikte, aslında bizlere verilmek istenen mesaj, “Siz bu sektöre sahip çıkmıyorsunuz nasıl turizm sektörü sizin ülke ekonomisinin lokomotif sektörü olabilir ki?” Bu soru turizm sektörüne gönül vermiş kişileri tarifsiz, ezik duyguların eşiğine getiriyor.

90’lı yıllarda turizm eğitimi ve sektörüne karşı duyulan heyecan, zaman geçtikçe o yıllarda istihdam edilen, kariyer yapan kişilerin bir şekilde sektörden ayrılmaları; ailelerin de artık bu sektörü taç atışına göndermesine vesile oldu. Ancak turizm sektörüne dayanan ada ekonomilerinin hepsi de dış dünyadan işgücü ithal eder. Bu Malta`da, Yunanistan`da ve Rodos`ta da aynıdır. Ancak oran bizdeki gibi yüksek değildir. İster çalıştıkları özel otel, restoran, acente sonucundan olsun, ister kamu sektöründe çalışma tercihlerine dönüş olsun; toplumumuzda otelcilik sektörüne karşı bir güvensizliğin oluşmasına sebebiyet verdi. Hep bazı suçlular aradık her zaman yaptığımız gibi”

“2007-2008 yılından sonra, yine bu çark ters dönmeye başladı çünkü otelcilik sektörümüz kim ne derse desin, Türkiye’den gelen yatırımcıların yeni oteller ile daha profesyonel ve daha bilinçli bir şekilde yönetilmeye başlandı. Adeta tüm Avrupa kıtasına meydan okuyan casinolu ultra lüks beş yıldızlı oteller, adanın turizm algısına eğlence sektörü ile birlikte casino ve yıldız sanatçıların her hafta farklı otellerde sahne aldığı küçük bir Monako oluşumu yarattı. Buna ek olarak, “Gastronomi ve mutfak sanatlarının da gelişmesi ve akademide de bir bilim olarak yer bulmaya başlamasından sonra, Turizm Otelcilik ve Gastronomi eğitimlerine büyük oranda olmasa bile tekrardan Kıbrıslı Türkler tarafından sahip çıkılmaya başlandı.”

“Servis Sektörü En Zor Sektördür, Çünkü İnsan İle Uğraşmak En Zor İştir”

“Gençlerimiz kat hizmetlerinde, resepsiyonda, barda, restoranda hatta bu sektörlerde çalışmaya başlamışlardı ki gelin görün ki Covid-19 çirkin yüzünü gösterdi. Şimdi bu satırları okuyan kişilerin aklına yine şu soru gelebilir; “Bu yeni açılan otellerde ne kadar Kıbrıslı Türk gencimize istihdam olanağı sağlanıyor? 2007 yılında Malpas Oteli açtığımız zaman yüzde otuz beşi aşan bir oran vardı. Üç yıl içinde bu rakam yüzde on beşe indi. Çoğu da işi bırakıp memuriyeti tercih etti. Memur olma sevdası ile yanıp tutuşan mahalle baskısından çekinen ailelerimiz tekrardan çocuklarını kamuya, memuriyete itmeye başladılar.

Özel sektörün pandemi sürecinde çok belirgin bir şekilde finansal açılımda bulunamaması ödenecek denilen devlet garantilerinin yerine getirilmemesi bu sonuçları doğurdu. Turizm sektörü, otelcilik eğitimi denklemi Doğrudur, Kıbrıslı gençlerimiz biraz daha duygusal, tez canlı, hemen yönetici olmayı isteyen bir yapıya sahip ama bütün yanlış bu gençler de mi?

 Otelcilerimizin yıllardır dile getirdikleri söylem; çalıştırmak üzere Kıbrıslı gençleri bulamamaktan şikâyetçi oldukları şeklinde. Çok doğrudur çünkü turizm liseleri ara eleman, üniversiteler ise mezun insan kaynağı bakımından yeterli işgücünü karşılayacak konumda değil. Bu vesile ile kendi işletme anlayışları çerçevesinde, sezonluk, Türkiye`den “stajyer” adı altında turizm liselerinde veya üniversitelerinde okuyan öğrencileri getirmek zorunda kalıyorlar. Yapacak bir şey yok çünkü çark bir şekilde dönmek zorunda. Genelde otellerimiz ister Kıbrıslı yatırımcılarımız, ister Türkiye menşeli otellerimiz olsun aynı yola başvuruyorlar.

 Burada 3 bacaklı bir üçgen var. Oteller ayağını konuştuk; şimdi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Turizm Bakanlığını konuşalım adına da devlet bacağı diyelim. Devlet yapılanması ve istihdamına etkileri Burada çözüm; suçu birilerinin üzerine atmak yerine artık bütün dünyanın yaptığı gibi ilgili alanlardan kendisini yetiştirmiş kişilerin diploma, sertifika, ustalık belgesi gibi evrakların bir standart hale dönüştürülmesidir”

“Turizm Otelcilik Okuyan Bir Öğrenci Bütün Departmanları Öğrenmeli”

“Eğitim Bakanlığı; Turizm Bakanlığı ile müşterek, ara eleman kadrolarının eğitimini bir standart hale dönüştürüp, ülkemize kalıcı, kalifiye istihdamların yaratılması için çareler aramalı. Pandemi süreci bizlere öyle bir darbe vurdu ki herkesin aklı başına geldi. Turizm Fakültelerimiz ve devlet ile yapılan görüşmeler neticesinde müfredatlar özellikle ilk iki yıl (ara eleman) otellerde departmental cross training yetiştirmek üzere programlanmalıdır. Turizm otelcilik okuyan bir öğrenci bütün departmanları öğrenmeli, otellerde çalışan departman müdürleri veya supervisorler tarafından gözlemlenmelidir. Bu süreç içerisine teorik aldığı derslerin yanına o dersten on the job training (alan uygulaması) programları da dahil edilmelidir. İvedi olarak bu çalışmalar hayata geçirilmelidir. Devlet, her turizm ve konaklama ayrıca gastronomi mezunu öğrencilerimize koşulsuz iş bulma garantisi vermeli; özel sektör ile bu konuda mutabakata varılmalıdır. Bu vesile ile aile ve toplumumuz turizm sektörüne olan güvenini artırarak; çocuklarını sektöre karşı daha yumuşak ve sıcak bir algı geliştirmeye başlayacaktır. En son bacak üniversitelerdir. Turizm Fakülteleri ve Kıbrıs toplumuna karşı sorumluluklarımız belki de adamızın bütünsel ekonomisini, ülke imajını, servis kalite ve algısını direk olarak etkileyecek olan en önemli faktör turizm ve konaklama sektörü eğitimidir. Nedeni ise, yetiştirdiğimiz her gencimizin iki dudağı arasından çıkacak olan her kelime, doğrudan potansiyel turist ve misafirlerin algısına etki etmektedir. Kıbrıs geleneksel kültürü ve sevgi ile hizmet etme felsefesini yaşam tarzı olarak belirleyen her turizm elemanı, aslında ülkemizin en önemli insan kaynaklarıdır.

Oteller, restoranlar, cafeler, kendi başlarına göre hizmet edemeyeceklerine göre, bu otellerde çalışan servis elemanları en önemli unsurlardır. Eğitimlerimizi dünya standartlarına çekmeli, en az iki dil bilen, misafire hizmet ederken aşkla hizmet edip, turizm sektöründe kariyer planlaması yaparak emekli olmayı kafalarına koymaları gerekir. O zaman ülke turizm algımız ve dolayısı ile misafirlerin bizim toplumumuza ve çalışanlarımıza yönelik önyargıları da değişecektir. Bu anlamda eksikler çok, daha yolun başındayız. 2017 yılında Marriott Montreal Kanada`da bana sabah kahvaltısında servis yapan eleman elli altı yaşında ve 1993 yılından beri bu otelde çalıştığını söylemişti. Başarı ve kalite burada gizli. Turizm Hayattır”