CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, ülkede gelinen noktanın son derece sıkıntılı olduğunu belirterek, hükümete eleştirilerde bulundu. Erhürman, “Bu bir süreç yönetimi değil, tamamen savrulmuş bir yapıyla karşı karşıyayız” dedi.

Hükümetin içinde tartışmaların sürekli devam ettiğini savunan Erhürman, “Biz bir kriz masası kuralım diyorduk ama hükümet bizimle kriz masası kurmayı bırakın, kendi içinde sürekli kriz üretmeye devam ediyor” şeklinde konuştu. Erhürman, Pazartesi gününden itibaren olması öngörülen kısmi açılımla birlikte CTP’nin kendi kriz masasını oluşturacağını açıkladı.

Erken seçim konusunda ise Erhürman, “Bizim tercihimiz Haziran sonu veya öncesinde bu seçimin yapılabilmesidir, pandemi şartlarının müsaade etmesi koşuluyla” dedi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Covid-19 süreci, ekonomide yaşanan sorunlar, TC ile KKTC arasında imzalanan protokoller hakkında basın toplantısı düzenleyerek, değerlendirmelerde bulundu.

Basın toplantısında CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a, CTP’li milletvekilleri eşlik etti.

CTP Genel Başkanı Erhürman açıklamasına, kapalı salgın döneminde sahada olan basın mensuplarına teşekkür ederek başladı. Erhürman, özveri ile çalışan sağlık çalışanlarına, belediye çalışanlarına, polis mensuplarına ve tüm emek verenlere de teşekkürlerini sundu.

Yakıcı bir başlık ile başlamak istediğini dile getiren Erhürman, ekonomi konusuna değindi. Kapalı dönemde ekonomide çok ciddi çatlakların hızla oluştuğuna dikkat çeken Erhürman, “11 aylık sıkıntı daha da büyük bir hale geldi” dedi.

Erhürman dün akşam Çalışma Bakanlığı ile bağlantı kurduğunu, işsiz kalan insanların sayısını, ‘ödeneksiz izin’ adı altında evinde oturan, çalışmalarına ara veren işyerlerinin sayısını istediğini ancak alamadığını anlattı. Erhürman, 11 aydır veriler üzerinden konuşamadıklarını dile getirdi.

Erhürman, CTP’nin Ekonomi ve Maliye Çalışma Grubunun geçtiğimiz nisan ayında bir raporu yayınlandığını ve pandeminin 3-4 ay içerisinde bitmeyeceğini, etkilerinin birkaç yıla yayılacağını ortaya koyduğunu kaydetti.

Raporda, dış kaynak ve iç borçlanmayla sağlanacak kaynak olmaksızın özel sektörü ayakta tutmanın mümkün olmayacağının vurgulandığını belirten Erhürman, bununla birlikte özel sektör aracılığıyla toplanan vergilerin toplanmasında sıkıntı yaşanacağını da ortaya koyduklarını söyledi. Erhürman, bu durumun eninde sonunda Maliye’yi de vuracağına da dikkat çektiklerini ifade ederek, özel sektörü destekleyecek kaynağı yekün bir şekilde elde etmeleri gerektiğini söylediklerini belirtti.

Erhürman bütün bu önerilerinin yapılmadığını ve bunun sonucunda bu ay itibarı ile Maliye Bakanı’nın maliyenin 400-430 milyon TL açığı olduğunu ve 500 milyon TL civarında bir iç borçlanmaya gidilmesi gerektiğini açıkladığını söyledi.

Bakanlar Kurulu’nun da Maliye Bakanlığı’nı 500 milyon TL borçlanma konusunda yetkilendirdiğini dile getiren Erhürman, “Rakamlar konuşuyor” dedi. Erhürman, “Nisan ayında iç borçlanmayı yekün bir şekilde yapalım, bir harcama oluşturalım. Özellikle özel sektörü, hane halkını, işsizleri başta olmak üzere destekleyelim demiştik. O dönemin Başbakanı Sayın Ersin Tatar gelecekte, torunlarımızı, çocuklarımızı borçlandırmayı ben kabul etmem, borçlanmaya gerek diyerek, reddetmişti” ifadelerini kullandı.

O dönemin hükümetinin ilk borçlanmasının 29 Mayıs’ta olduğunu ve bunun TC ile 2.3 milyar TL’lik protokolün imzalanmasından önce olduğunu belirten Erhürman, borçlanmanın faizinin 9.74 ortalama üzerinden olduğunu kaydetti. Ardından 31 Aralık’ta borçlanmaya gidildiğini bunun da ortalama yüzde 20.02 üzerinden bir borçlanma olduğunu anlatan Erhürman, “Mayıs’taki borçlanmanın 2 katı faizle Aralık’ta borçlanmaya gidilmiştir” dedi. Erhürman, bugün 500 milyon TL borçlanmanın da minimum yüzde 20.02 ortalamadan olacağını kaydetti.

“ÖZEL SEKTÖR AYAKTA KALAMAZSA, MALİYE DE AYAKTA KALAMAZ”

Maliye’nin yönetiminin öngörüsüz bir şekilde gerçekleştiğini savunan Erhürman, “Hala ortada bir harcama planı yok. Çıplak gözle baktığınızda kamu ve emeklilerin maaşlarını ödemek üzere gidilecek bir borçlanma gibi görülüyor. Böyle olacaksa tepkimiz çok sert olacak. Özel sektör ayakta kalamazsa, maliye de ayakta kalamaz” dedi.

Önce özel sektörün çökmeye başladığını şimdi de maliyenin çökme noktasına geldiğini ifade eden Erhürman, ikinci kaynak olarak gösterdiklerinin TC ile imzalanacak Mali ve Ekonomik İş Birliği Anlaşmaları çerçevesinde elde edilecek kaynak olduğunu kaydetti.

“ORTADA 3 AYRI RAKAM VAR”

Ersin Tatar’ın imzaladığı protokolde 2.3 milyar TL’lik bir kaynak söz konusu olduğunu dile getiren Erhürman, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın ziyaretinde hala bu rakamların netliğe ulaşmadığını gördüklerini belirtti. Erhürman, Oktay’ın 1.8 milyar kaynağın 2020 içinde aktarıldığını söylediğini, maliyenin hesaplarında görünenin 1.615 milyar olduğunu, TC bütçesinde 2.34 milyar geldiğinin göründüğünü söyledi. Erhürman, ortada 3 ayrı rakam olduğunu ve hala net rakamların kalem kalem açıklanmadığını kaydetti.

“KÖRLEMESİNE GİTTİĞİMİZ BİR DÜZEN”

Şimdi 2.5 milyar tutarında protokol imzalanacak ise özel sektöre, altyapıya, savunmaya ne kadar geleceğini bilmeleri gerektiğini vurgulayan Erhürman, “Maliyede ve ekonomide planlama, programlama olmadığı müddetçe öngörülü biçimde geleceğinizi düzenleyebilmeniz mümkün değil. Hala rakamlar konusunda körlemesine gittiğimiz bir düzenle karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

Erhürman, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’ın gelişiyle ülkeye kaynak geleceği ve Ekonomik ve Mali Anlaşma’nın imzalanacağı beklentisi yaratıldığını ancak ziyarette 4 tane uluslararası anlaşma imzalandığını kaydetti. Erhürman, “Sanki yeni bir şeymiş gibi 2.5 milyar TL’lik hibe ve kredi toplamı olarak bir protokol imzalanacağı söylendi. Aralık ayında biz bütçeyi geçirirken zaten 2.5 milyar TL olacağını biliyorduk” dedi.

Protokollerle ilgili CTP’nin muhakkak surette TL kullanmaktan kaynaklanan ve protokol imzalandıktan sonra TL’deki değişimlerden etkilenecek olan faktörlerin yer alması gerektiğini söylediğini dile getiren Erhürman, bunlar olmazsa planlama ve programlamanın doğru yapılamayacağına dikkat çekti.

Hükümette oldukları dönemde “Biz uygulamayacağımız bir protokolü imzalamayız, imzaladığımız protokolü uygularız” dediklerine vurgu yapan Erhürman, “taahhütleri yerine getirdiğimizde TC’nin de taahhütlerini düzenli bir şekilde yerine getirmesini bekleriz. Oysa imzalanan protokollerde program çerçevesinde kaynak aktarımının gerçekleşmediğini görüyoruz” dedi.

Erhürman, “Bu ülkede kendi ayaklarımız üzerinde bir yapı yaratmak zorundayız. Bunun birinci koşulu dışardan kaynak gelecekse, gelecek kaynağın düzenli bir şekilde geleceğini bilmek ve TL’deki değer kayıplarından olumsuz yönde etkilenmeyeceğini bilmek demektir” ifadelerini kullandı.

“KIBRIS TÜRK KURUMSAL YAPISI ADETA GÖRÜNMEZ HALE GELDİ”

Basın toplantısında Kıbrıs Türk Halkı’nın ve Kıbrıs Türk kurumsal yapısının adeta görünmez hale geldiğini savunan Erhürman, “Protokolün gerçekleşmelerini dahi Sayın Başbakan değil Sayın Fuat Oktay açıklamak durumunda kaldı. Bu kabul edilecek bir şey değil” şeklinde konuştu.

Özel sektör çalışanlarının durumu ile ilgili rakamlara da dikkat çeken Erhürman, turizm emekçilerine 2020 yılında ödenecek 1500 TL’nin bu sabah ödendiğini kaydetti.

Yasa gücünde kararname işverenlere ödeme yapılmasını ve işverenlerin işçilere ödeme yapılmasını öngördüğü için ve hükümetin doğrudan işçilerin hesabına ödeme yapmak istediği için ödemenin yapılmadığının söylendiğini belirten Erhürman, bugün yasa gücünde kararnamenin değişmediğini ve yine işverene ödeme yapıldığını öğrendiklerini bildirdi. Erhürman, hükümete, “Madem böyle olacaktı neden 5 Şubat’ta söz verdiğiniz gibi ödemeyi yapmadınız” diye sordu.

“BÖYLE SAÇMA SAPAN BİR DÜZENLEME OLAMAZ”

Yeni ekonomik pakette 1500 TL ödemeye devam edilecek ama kapanmadan en fazla zarar gören işletmelerin işçilerine verilecek dendiğini dile getiren Erhürman, “Böyle saçma sapan bir düzenleme olamaz. 1500’ü işçiye veriyorsunuz, işletmeyi esas almamanız gerek. İkincisi kapanmadan zarar görmeyen işletme yok. Üçüncüsü kapanmadan zarar görenleri belirleyecekseniz bugüne kadar belirlemeniz gerekiyordu” ifadelerini kullandı.

“HAKLAR BUDANDI”

Çekler konusunda sosyal sigortalarla ilgili ödemelerin 15’inde değil 18’inde yapılacak dendiğini söyleyen ve bu açıklamanın mantığını soran Erhürman, yeni ekonomik pakette hakların budandığını savunarak, Tatar’ın döneminde geçirilen yasa gücünde kararnamede işçi sayısı ayrımı yapılmadan tüm işletmelere yüzde yüz prim desteği verileceğinin açıklandığını ifade etti.

Borçlar konusunda da değerlendirme yapan Erhürman, pandemi desteği olmaksızın borçlar için yeniden yapılandırma kararı çıktığını dile getiren Erhürman, devletin sağladığı tek kolaylığın pul parasının verilmemesi olduğunu ileri sürdü. Erhürman, yapılandırmada yüzde 24 üstünden faiz ödenmesi gerekeceğini dile getirdi.

CTP Genel Başkanı Erhürman, pandemi sürecinde Merkez Bankası kaynaklarından yüzde 3 faiz desteği öngörüldüğünü, özel sektörün 400 milyon TL borçlandığını hatırlatarak, “Şimdi bu insanlara borçlanmıştınız ya borçlarınızı ödeyemediniz düşük faizden şimdi gelin yüksek faizden borçlanıp borcunuzu yeniden yapılandıralım diyorsunuz” şeklinde konuştu.

Bu mantıkla özel sektörün ayakta kalmasının mümkün olmayacağını ve bunun maliyeyi de vuracağını dile getiren Erhürman, “Herkes sıfırı tüketmiş durumda” dedi.

Servet vergisi ile ilgili de konuşan Erhürman, devletin, Gelir ve Kurumlar Vergisi’nde beyan edilen vergilerin yarısını topladığını, beyan edilmemiş için de yasal düzenleme olduğunu ancak bunların uygulanmadığını savundu. Erhürman, kurumsal düzenlemeye ihtiyaç var ise katkı koymaya hazır olduklarını bildirdi.

SAĞLIK…

11 aydır pandemi sürecinin yaşandığına dikkat çeken Erhürman, hazırlıkların hala yapılmamış olmasının kabul edilebilir olmadığını kaydetti. Hemşire eksiğinin, yatak eksiğinin hala konuşulduğunu belirten Erhürman, “Bu 11 ayın ağustos böceği edasıyla geçirildiğini gösteriyor” dedi.

Erhürman, Mart ayında mutant virüsün peak yapmasının beklendiğinin açıkladığını dile getirerek, “Hazırlıkları hızlandırın, yasal değişiklik yapalım kadrolu olarak hemşire istihdam edilsin” dedi.

“AB’DEN YÜZDE 25 ORANINDA AŞI GELMESİ GEREKİRDİ”

CTP olarak geçen hafta AB yetkilileriyle görüşme yaptıklarını hellim ve aşı konusunu gündeme getirdiklerini ifade eden Erhürman, AB’ye güneye gelen aşıların yüzde 25 oranında kuzeye gelmesi gerekliliğini hatırlattıklarını bildirdi. Erhürman, “57 bin 195 aşının güneye geldiği ancak bunun içinden bize sadece 4 bin aşının aktarıldığı bilgisini almış bulunuyoruz. Oranlarsak bu yüzde 10’un bile altında oysaki yüzde 25’inin gelmesi gerekirdi. AB ile ısrarlı irtibatın kurulmadığı bu rakamlardan belli oluyor. Bunun Cumhurbaşkanlığı üzerinden koordine edilip çok daha ısrarcı bir şekilde dile getirilmesi gerekiyor” dedi.

Pazartesi günü için kademeli açılmanın gündeme geleceğini belirten Erhürman, istişarelerin tam yapılması, verilerin doğru değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı; küçük esnafta çok insanla muhatap olmayacak sektörlerin açılmasının düşünülebileceğini, inşaatlarda gerekli önlemler tam alınarak kademeli açılmaya gidilebileceğini de ifade etti.

“KRİZ YÖNETİMİNDE SİVİL İTAATSİZLİK EN BÜYÜK TEHLİKEDİR”

“Sivil itaatsizlik” kavramının telaffuz edilmesinin doğru yöntemlerle doğru karar alındığına olan inancın yitirilmesiyle ilgili olduğunu belirten Erhürman, “Kriz yönetiminde sivil itaatsizlik karşılaşılabilecek en büyük tehlikedir” dedi.

İlk ve orta eğitimde öğretmenlerin, idari personelin ve toplu taşımacıların aşılanmasından önce eğitim sürecinin başlamaması yönündeki kararın doğru bir karar olduğunu vurgulayan Erhürman, kararın aşılama programa çerçevesinde gereğinin yerine getirilmesi gerektiğini belirtti. Merkezi sınavların, mezuniyet konusunun da ele alınması gereken konular olduğunu söyleyen Erhürman, yoksul çocukların online eğitime erişimde fırsat eşitliği şansından mahrum olmaya devam etmesini de eleştirdi.

Yükseköğretimin çok önemli olduğunu vurgulayan Erhürman, ekonominin yanı sıra prestije de vurgu yaptı. Erhürman, CTP olarak öğrencilerin tüm karantina ücretlerinin devlet tarafından ödenmesini desteklediklerini ifade ederek, organizasyona şimdiden başlamanın önemini vurguladı. Yükseköğretim konusunda alınan kararlarda belirsizliklerin devam ettiğini dile getiren Erhürman, yüz yüze eğitim için aşılanmanın öne alınması gerekliliğinin altını çizdi.

TC’den gelecek öğrencilerde YÖK kararlarının esas alınacağının söylendiğini aktaran Erhürman, bunun netleştirilmesi gerektiğini belirtti.

“BU BİR SÜREÇ YÖNETİMİ DEĞİL, SAVRULMUŞ BİR YAPI”

Gelinen noktanın son derece sıkıntılı olduğunu belirterek, hükümete eleştirilerde bulunan Erhürman, “Bu bir süreç yönetimi değil, tamamen savrulmuş bir yapıyla karşı karşıyayız” dedi.

Hükümetin içinde tartışmaların sürekli devam ettiğini savunan Erhürman, “Biz bir kriz masası kuralım diyorduk ama hükümet bizimle kriz masası kurmayı bırakın, kendi içinde sürekli kriz üretmeye devam ediyor” şeklinde konuştu.

Erhürman, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’ın gelişinde dillendirilen istikrarlı yapıya ihtiyaç var saptamasına dikkat çekerek, “Biz bunu sürekli dile getirdik ama istikrar kendi için sürekli kriz üreten hükümetin istikrarı falan değildir. İstikrar Meclis Başkanı’nı seçemeyen Başbakan’ın meclis kürsüsünden çıkıp, tarihi belirleyin erken seçime gidelim dediği, kendi hükümetine güvenmediği, bunu sürdüremeyeceği bir yapının göreve devam etmesi değildir. İstikrar bir an önce Kıbrıs Türk Halkı’nın iradesinin net bir biçimde müdahale olmayan bir seçimde ortaya çıkması ve bunun arkasından doğru bir yönetim tarzını ortaya koymasıdır” dedi.

“CTP KENDİ KRİZ MASASINI OLUŞTURACAK”

Erhürman kabul görmeyen kriz masası önerilerine işaret ederek, Pazartesi gününden itibaren olması öngörülen kısmi açılımla birlikte CTP’nin kendi kriz masasını oluşturacağını da açıkladı. Erhürman, STÖ, sendika, ekonomik örgütleriyle bir araya geleceklerini kaydetti.

Erhürman, koronavirüs önlemleri kapsamında toplanmayan Meclis Genel Kurulu’nun Perşembe günü çalışmaya başlaması konusunda da ısrarcı olduklarını Başbakan ve Meclis Başkanı’na da ilettiklerini bildirdi.

Erhürman, TC’den gelen aşı nedeniyle TC yetkililerine teşekkürlerini de sundu.

İNCİRLİ: “AŞILAMA EN ÖNEMLİSİ”

Sağlık konusunda CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli de söz aldı. İncirli, salgının süresini kısaltacak uygulamalardan en önemlisinin aşılama olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Aşılamanın programı, hangi düzende hangi önceliklerle yapıldığı belirsizdir. Aşı sayısı yetersiz, tedarik süreci bilinmezdir. Başta kronik hastalar ve elzem olan görevleri sürdürenler olmak üzere aşılanması gereken birçok insanımız vardır. Sağlık Bakanlığı aşılamayı daha hızlı, yaygın ve şeffaf şekilde sürdürmek zorundadır. Kapanma sürecinde aşılamanın hız kesmemesi, doğru program çerçevesinde yurttaşların aşılama merkezlerine yönlendirilmesi gerekmektedir. Aşılama ülke genelinde, Sağlık Bakanlığı ile yerel yönetimlerin sıkı işbirliği içinde olmaya devam etmelidir.”

İncirli, salgınla mücadelede temaslı takip ekibinin önemine de dikkat çekerek, “Son haftalarda salgının hızlanmasındaki en önemli nedenlerden biri artan temaslı sayısı sonucunda takipte zorluklar yaşanmış olunmasıdır.  Temaslı takip ekibi güçlendirilmeli, virüsü taşıyanlara erken tanı konup izole edilmeli, tedaviye erken başlanmalıdır. Aksi durumda hasta sayımız artacak, erken tedavi şansı elde demeyen yurttaşlarımızın hastalık seyirleri ağırlaşacak, sağlık sistemimizin gücü yetmeyecek ve kayıplarımız artacaktır” ifadelerini kullandı.

İncirli, Acil Durum Hastanesi’nin hekim, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarındaki eksikliklerin yanı sıra alt yapıdaki aksaklıkların devam etmesinin kabul edilemez olduğunu kaydetti.

Yerel bulaşın durdurulmasında en önemli araçlardan birinin kitlesel test yapılması olduğunu söyleyen İncirli, PCR testlerinin yanı sıra hızlı antijen testleri ile kitlesel tarama yapılması gerektiğini vurguladı.

İncirli, ülkeyi, yeniden kapanma/yeniden açılma döngüsünden çıkarabilmek için bilimsel veriler eşliğinde, kanıta dayalı, gerekçeli kararlarla kapanma ve açılma süreçlerinin yönetilmesi gerektiğini kaydetti.

SORULAR….

Erhürman basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Sağlık Bakanı Pilli’nin güneyden KKTC’ye 10 vaka geldiğini söylediğini ancak bugün yayınlanan raporda güneyden sadece 1 vakanın tespit edildiğinin açıklandığını, bu durumda Sağlık Bakanı’nın yalan mı söylediği sorulan Erhürman,  şu cevabı verdi:

“Biz aylardır bu virüsün geliş kaynağını güneyden midir ? Yoksa 3 günlük karantinasız giriş midir kaynak? bunu açıklayın diyorduk. Nihayet rapor bugün elimize ulaştı. Ancak daha ayrıntılı incelemeden bu konuda bir şey söylemeyi tercih etmedik. Eğer böyleyse bugüne kadar açıklamalarda tam tersinin söylendiği ortaya çıkacak. Güneyde çalışan işçilere çok büyük bir haksızlık edilmiş olduğu da ortaya çıkacak. Raporu ayrıntılı inceledikten sonra değerlendirmelerimizi paylaşacağız. Metine sadece göz atma imkanı bulduğumuz için böyle bir iddiayı dile getirmeyi doğru bulmam.”

Erhürman, “öngördüğünüz bir seçim tarihi var mı” sorusuna ise, “CTP, Başbakan’ın çağrısından sonra Nisan ayını hedef olarak koyan partidir. Pandemi dolayısıyla sıkıntılar var. Pandemiyle ilgili gelişmelerin müsaade ettiği en erken zamanda… Bizim tercihimiz Haziran sonu veya öncesinde bu seçimin yapılabilmesidir pandemi şartlarının müsaade etmesi koşuluyla. Sayın Başbakan’ın da sözünün arkasında durmasını sonuna kadar bekleyeceğiz. Söz ağızdan çıkmıştır” yanıtını verdi.

Haber: Afet İlban   Fotoğraf: Hüseyin Sayıl