İki toplumlu “Kıbrıslıların Sesi” Grubu, Covid-19 pandemisi nedeniyle geçişlerde alınan önlemlerin kaldırılmasının  ardından ilk kez fiziksel olarak bir araya gelerek, Kıbrıs konusunda yaşanan son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Nisan ayındaki Cenevre Konferansı, iki ayrı devlet inadı gibi çözümün önündeki temel engeller, her iki toplumdaki seçimler ve siyasi gelişmeler ve yurttaşların barış sürecine katılımı konularının” ele alındığı ifade edilen toplantının ardından, grubun temsilcileri Ali Erel ve Alecos Tringides tarafından basın bildirisi yayımlandı.

Bildiride, “Nisan 2021’de uluslararası konferansta umutların çökmesinin ardından” müzakerelerin tarihteki en kötü aşamasına geldiği ileri sürülerek, çözüm yanlısı Kıbrıslıların bir araya gelmesinin, çözüm karşıtlarına karşı harekete geçilmesinin ve federasyon için yurttaşlığı aktif olarak öne çıkarılmasının zamanı geldiği belirtildi.

Yeşil Hat’ın her iki tarafındaki “çarpık düzenin temizlenmesi istenci” ile sokağa çıkan Güney’de “Os Dame” ve Kuzey’de “Bu Memleket Bizim” grupları gibi oluşumları destekledikleri aktarılan bildiride, iki toplumlu platformları daha düzenli şekilde bir araya getirecek iki toplumlu yurttaşlar meclisi kurulması için çalışmalara devam edecekleri kaydedildi.

“Türkiye tarafından Kuzey Kıbrıs’a fütursuzca müdahale edildiği ve Kıbrıs Türk toplumunun vatandaşlıklar dağıtarak, rüşvet ve tehditlerle, camiye giden gençlere bisiklet dağıtarak kontrol etmeye çalışıldığı” öne sürülen bildiride, Güney’deki parlamenter seçimler de analiz edilerek, siyasi liderliğin halkla bağının koptuğu gözlemlendiği kaydedildi.

Ülkedeki yolsuzluk sorunundan duyulan endişenin de altının çizildiği bildiride, Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye’ye bağımlılığından kaynaklı günden güne küçüldüğü ileri sürülerek, güçlü ve bağımsız bir Kıbrıs Türk toplumu için atılabilecek adımlar önerildi.

Bildiride son olarak, ileri süreç için “Barış mücadelesine katkı yapacak, sivil toplumun barış sürecine katılımı, iki toplumlu bir sivil toplumun teşviki, gençlik hareketinin desteklenmesi, çözüm odaklı literatürün/uygulamaların teşvik edilmesi ve özellikle Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin liderliğinde barış sürecinin bir parçası olarak düzenlenebilecek resmi ve gayrı resmi konferanslar, seminerler ve sosyal faaliyetlerin teşvik edilmesi yoluyla insanların fiziksel olarak bir araya getirilmesi gibi her olumlu yol kullanılmalıdır” ifadeleri kullanıldı.